YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Eser Sözleşmesinin Hukuki Yönden İncelenmesi (AV. GÜLDEN YETİM)

Özeti

   Av. Gülden YETİM       

                                                     Adres:Reşit Galip Caddesi No:15/7  Çankaya/Ankara                                                                                                                          av.guldenyetim@gmail.com        

 

 1. Giriş

 

6098 sayılı, Türk Borçlar Kanunu genel hükümlerinden sonra yer alan ikinci kısmında özel borç ilişkileri düzenlenmiştir. Bizde makalemizde, Kanunun sistematiğinde ikinci kısmın 7. bölümünde yer alan, madde 470 ve devamında düzenlenmiş olan eser sözleşmesinin genel mahiyetini inceleyeceğiz.

 

2. Eser Sözleşmesinin Tanımı

 

Eser sözleşmesinin tanımı Türk Borçlar Kanunu madde 470'te yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre eser sözleşmesi; “yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği” sözleşmedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere eser sözleşmesinde, yüklenici göreceği işte bir sonuç yaratmayı iş sahibine karşı borçlanmakta, iş sahibi ise  bedel ödemektedir.

 

3. Eser Sözleşmesinin Unsurları

 

Eser sözleşmesinin unsurları madde metninden de anlaşılacağı üzere 3 tanedir. Bunlardan birincisi yüklenicinin bir eser meydana getirme borcudur. Eser terimi ile kastedilen, yüklenicinin iş sahibi adına ortaya çıkarmayı üstlendiği sonuçtur. Ortaya çıkarılan sonuç emek harcanarak, değiştirerek, bakımı yapılarak veyahut nesnel bir varlık oluşturarak ya da olan bir varlığı ortadan kaldırmak şeklinde olabilir. Konuyu örnekle açıklamak gerekir ise, apartman yapımı, yıkımı veya apartmanda meydana gelmiş olan tahribatın giderilmesi, eser sözleşmesinin konusunu oluşturabilir. Diğer taraftan, eser sözleşmesi kapsamına sadece nesnel varlıklar girmez. Bir konserin verilmesi, film gösterisi veya bir internet sitesi hazırlamak,  Kanun kapsamında eser sayılabilir.

 

Bunlara ek olarak, bir plastik cerrahinin estetik ameliyat yapması, tedavi veya dış görünümü güzelleştirmek için yapılan tıbbi müdahaleler, Yargıtay Kararları ve doktrinde eser sözleşmesi olarak kabul edilebilmektedir.[1]

 

Eser sözleşmesinin ikinci unsuru ise ücrettir. Madde ve metninden de anlaşılacağı üzere eser sözleşmesi bir bedel karşılığında yapılmalıdır. Çünkü yüklenicinin meydana getirdiği eseri iş sahibine teslim etme borcu olduğu gibi bunun karşılığında iş sahibinin de yükleniciye ücret ödeme borcu doğmaktadır. Bu yönü ile, eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde ücreti taraflar kesin veya yaklaşık bedel olarak kararlaştırılabilirler. Kesin olarak kararlaştırılan bedele götürü bedel denir. Yaklaşık bedelin belirlendiği veya bedenin belirlenmediği durumlarda ise bedel eserin yapıldığı yer ve zamanki değerine ve yüklenicinin yaptığı masrafa göre belirlenir.

 

Eser sözleşmesinin olmazsa olmazı üçüncü unsuru ise anlaşmadır. Zira eser sözleşmesinde yüklenicinin iş sahibinin ödeyeceği bir bedel karşılığında bir eser yaratıp bunu teslim edeceği hususunda iş sahibi ile anlaşmış olması gerekmektedir. Sonuç olarak, eser sözleşmesi rızai bir sözleşmedir. Kanunda özel olarak düzenlenmediği için eser sözleşmesinin kural olarak hiçbir şekle tabi olmadığını söylememiz yerinde olacaktır. 

 

4- Eser Sözleşmesinin Hizmet ve Vekalet Sözleşmelerinden Farkları

 

-Eser sözleşmesi, hizmet sözleşmesinde olduğu gibi bir iş görme sözleşmesidir. Ancak hizmet sözleşmesinde işçi ile işveren arasında sıkı bir bağlılık varken eser sözleşmesinde yüklenici işini bağımsız bir şekilde yerine getirir.

 

-Yine vekalet sözleşmesi de eser sözleşmesi gibi bir iş görme sözleşmesi olmasına rağmen, vekalet sözleşmesinde güven ilişkisi eser sözleşmesinden daha yoğundur. Eser sözleşmesinde yüklenici bir sonucu borçlanır iken vekalet sözleşmesinde vekil yapacağı bir davranışı özenle yerine getirmeyi borçlanır. Keza vekalet sözleşmesinde işin görülmesinden doğan giderler müvekkile, eser sözleşmesinde ise yükleniciye ait olması düzenlenmiştir.

 

5. Yüklenicinin Borçları

 

Kanunun 471-478 maddeleri arasında yüklenicinin borçları düzenlenmiştir. 471. Maddesinde; “yüklenici üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.” hükmüne yer verilmiştir. İşbu madde ve diğer ilgili maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yüklenicinin temel  borçları, eseri meydana getirme ve tamamlanan eseri iş sahibine teslim etmektir. Yine 471. Maddenin 4. fıkrasında yer alan düzenlemeye göre “aksine adet veya anlaşma olmadıkça yüklenici eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.”. Madde metninden de anlaşılacağı üzere bunun aksi anlaşmayla kararlaştırılabilir.

 

Yüklenici işin bir kısmını veya tamamını başkasına yaptırması durumunda ise alt yüklenicilik söz konusu olmaktadır. Kanunun , 471. maddenin 3 fıkrasında; “…eğer eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa.” demek sureti ile eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem arz ediyorsa, yüklenicinin bu işi bizzat yapması gerektiğini vurgulamıştır.

 

Kanunun 472. maddesinde ise malzeme bakımından eser sözleşmesinin özellikleri düzenlenmiş, ancak, malzemenin kimin tarafından sağlanacağı hakkında açık bir düzenleme yapılmamıştır. Dolayısı ile, anlaşmazlık halinde, işin gereklerine göre bir çözüme kavuşulacağı söylenebilir. Öte yandan,  malzemeyi sağlama borcu yüklenici tarafından üstlenilmiş ise yüklenici iyi cins malzeme temin etme borcu altındadır.

 

Yüklenicinin bir diğer borcu ise özen ve sadakat borcudur. Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Burada özen borcunun belirlenmesindeki ölçüt önem arz etmektedir. Kullanılacak ölçütün ise, yüklenicinin benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken teknik ve mesleki kurallara uygun davranışı dikkate alınarak belirlemesi yerinde olacaktır.

 

Burada yükleniciler dikkat etmesi gereken önemli noktalardan bir diğeri ise, eserin meydana getirilmesi tehlike arz ediyorsa, yüklenicinin, özen borcu gereği, iş sahibine  bildirim yükümlülüğüdür. Özen yükümlülüğünün ihlal edilmesinden dolayı iş sahibi bir zarara uğradığı takdirde yüklenici Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesine göre sorumlu olmaktadır[2]. Ek olarak, yüklenicinin işi devrettiği bir alt yüklenici varsa ve bu alt yüklenicinin davranışından ve zararlarından da yine yüklenici aynı kanunun 116 maddesine göre sorumlu olmaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki malzemenin yüklenici tarafından karşılanması durumunda, yüklenici ayıplı malzemeden satıcı gibi sorumlu tutulabilecektir.

 

Yüklenicinin bir diğer borcu işi süresinde tamamlamaktır. Türk Borçlar Kanunu madde 473 fıkra 1’e göre “..yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da iş sahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa iş sahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilir.” denilmek sureti ile, yüklenicinin işi anlaşılan takvime uygun olarak yürütmesi ve süresi içinde iş sahibine teslim etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, iş sahibi geçmişe etkili olarak sözleşemeden dönebilecektir.

 

Burada üzerinde durulması gereken bir diğer nokta ise teslimdir. Yüklenici eseri meydana getirdikten sonra eserin teslim borcu doğmaktadır. Buradan anlaşılacağı üzere yüklenicinin sadece eseri meydana getirmesi borcunu tam olarak ifa ettiği anlamına gelmez, [3] yüklenicinin eseri meydana getirdikten sonra eseri de teslim etmesi gerekmektedir. Öte taraftan,  yüklenicinin eseri teslim etme borcu karşısında iş sahibinin de eseri teslim alma borcu doğmaktadır. Eğer ki iş sahibi eseri teslim alma hususunda temerrüde düşerse yüklenicinin sorumluluğu söz konusu olmaz. Eser'in teslim edilmesiyle birlikte artık yüklenicinin ücret alacağı da muaccel olmaktadır[4].

 

5.a- Yüklenicinin Ayıptan Doğan Sorumluluğunun Meydana Gelebilmesinin Şartları

 

Türk borçları Kanunu madde 474-478 arasında yüklenicinin ayıptan bazı sorumluluğu özel olarak düzenlenmiştir

 

Yüklenicinin ayıptan doğan sorumluluğunun meydana gelebilmesi için dört tane şartın gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlardan birincisi ayıplı bir eser teslim edilmeli, ikincisi ayıp iş sahibine yüklenmemeli, üçüncüsü iş sahibi ayıplı eseri kabul etmemeli ve dördüncü olarak ise iş sahibi gözden geçirme ve bildirim külfetini yerine getirmelidir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, yüklenicinin ayıptan doğan sorumluluğun gündem gelmesi için bu dört şartın birlikte gerçekleşmesi gerekliliğidir.

 

Bu şartları kısaca irdelersek; İlk olarak yüklenici ayıplı bir eseri iş sahibine teslim etmelidir. İkinci olarak eserdeki ayıbın iş sahibinin talimatından ya da başka bir sebeple iş sahibine yükletilememesi gerekmektedir. Üçüncü şartımıza göre, iş sahibi kendisine teslim edilmiş olan ayıplı eseri açıkça veya örtülü olarak kabul etmemelidir. Eğer ki iş sahibi açık veya örtülü bir şekilde eseri kabul eder ise yüklenici ayıptan doğan sorumluluktan kurtulur. Dördüncü şartımız olan iş sahibinin gözden geçirme ve bildirim külfetinin yerine getirmesi şartına göre iş sahibi bu külfeti yerine getirmelidir. Aksi takdirde eseri örtülü olarak kabul etmiş sayılır ve yüklenicinin ayıptan doğan sorumluluğu söz konusu olmaz.

 

5.b- İş Sahibinin Ayıptan Doğan Hakları

 

İş sahibinin ayıptan doğan hakları ise sözleşmeden dönme, bedelin indirilmesi, ve eserin onarımı haklarıdır. İş sahibi bu seçimlik haklardan istediğini kullanabilmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki ayıbı takip eden zararlar da seçimlik haklardan ayrı olarak kullanılabileceği gibi onlarla birlikte de kullanılabilmektedir.

 

Sözleşmeden Dönme: Meydana getirilmiş olan eser iş sahibinin kullanamayacağı ya da hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ise ya da sözleşme hükümlerine aykırı ise iş sahibi sözleşmeden dönebilir.

 

Bedelde İndirim: Eğer ki eserdeki ayıp sözleşmeden dönme hakkını kullanacak kadar önemli değil ise iş sahibi bedelde indirim talep edebilir.

 

Eserin Bedelsiz Onarım Hakkı: Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde iş sahibi bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere ayıplı eserin onarılmasını talep edebilmektedir. Ancak onarımın talep edilebilmesi için onarımın objektif olarak hem mümkün olması hem de aşırı masraf gerektirmemesi lazımdır.

 

Tazminat: Tazminat üç tane seçimlik hakkın yerine kullanılması gereken bir hak değildir, özellikle onlarla beraber kullanılabilen bir haktır.

Ayıptan doğan haklardan doğan zaman aşımı süresi taşınırlarda 2 yıl taşınmazlarda ise 5 yıldır. Eğer taşınmazdaki ayıbın ortaya çıkmasında yüklenicinin ağır kusuru varsa zaman aşımı 20 yıldır.

 

6. İş Sahibinin Borçları

 

Yüklenicinin eseri teslim etme borcunu yerine getirmesinden sonra artık iş sahibinin de bedel ödeme borcu ortaya çıkmaktadır. Kural olarak tarafların anlaşması ile bedel belirlenir. Ancak taraftar bedeli kararlaştırmadıkları durumda bedel işin değerine ve yüklenicinin yaptığı masrafa göre belirlenmektedir.

 

7. Eser Sözleşmesinin Sona Ermesi

 

Eser sözleşmesinin sona ermesi işin anlaşmaya uygun tamamlanması dışında üç farklı nedenle son bulur.

 

Yaklaşık Bedelin Aşılması: Eğer ki eserin teslim tarihinde iş sahibinin bedel borcu yaklaşık bedelin aşırı derecede üstündeyse ve bu duruma iş sahibi neden olmadıysa iş sahibi geriye etkili olarak sözleşmeden dönebilir.

 

Haksız Fesih: İş sahibi eserin tamamlanmasından önce yapılmış olan kısmın karşılığını ve yüklenicinin bütün zararını ödemesi şartıyla sözleşmeyi feshedebilir.

 

Eserin Yok Olması: Teslimden önce eser kimseye yüklenemeyen beklenmedik bir olay sonucunda yok olursa yüklenici hem yaptığı işin bedelini hem de giderlerin ödenmesini isteyemez. Ancak iş sahibi eseri teslim almakta temerrüde düşmüşse yüklenici yaptığı işin bedelini isteyebilir. Eğer eserin tamamlanması iş sahibi ile ilgili beklenmedik bir olaydan dolayı imkansızlaşırsa yüklenici yapmış olduğu işin değerini ve bu değere girmeyen giderleri yüklenici, iş sahibinden isteyebilir.

 

Yüklenicinin Önemi veya Yeteneğini Kaybetmesi: Yüklenicinin şahsi özellikleri göz önünde bulundurularak yapılmış olan bir sözleşmede yüklenicinin ölümü veya kusursuz olarak yeteneğini kaybetmesi durumunda sözleşme kendiliğinden sona ermektedir. Bu durumda görüldüğü üzere sözleşme ileriye etkili olarak sona ermektedir.

 

KAYNAKÇA

 

ERGÜN, Ömer: Borçlar Hukuku Özel Hükümler Ders Notları, Seçkin Yayınları.

 

 


[1] Konuya ilişkin  15. Hukuk Dairesinin 2020/1808 E.  ,  2020/2925 K sayılı Kararında.;

 

Eser sözleşmesini düzenleyen TBK'nın 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Davacı, göğüs küçültme ve dikleştirme (toparlama) ve karın gerdirme gayesiyle yani estetik amaçla davalıya başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanması ve sürecin sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesi hususlarının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.” denilmek sureti ile estetik ameliyatlarının da eser sözleşmesi kapsamında olduğu vurgulanmıştır.

 

[2]  Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2012 tarihinde vermiş olduğu bir kararında şu tespitte bulunmuştur, "Konu olayda davacı yüklenici taraflar arasındaki sözleşmenin feshinin iptali ile tahsil edilen teminat mektubu bedeli 50.000,00 TL'nin iadesini istemiştir. Davacı yüklenici ile davalı arasında düzenlenen 04.09.2006 tarihli sözleşme ile davacı su deposu yapımı işini üstlenmiş olup işin devamı sırasında davalı tarafından 18.07.2007 tarihli yazı ile deponun yapılacağı sahanın orman sahasında kalması nedeniyle tahsis işlemleri yapılacağından, bu işlemlerin yapılmasına kadar inşaatın durdurulduğu bilgisi kararda yer almıştır. Kararda, dosya kapsamında inşaatın davalı tarafından durdurulmasından sonra tahsis işleminin tamamlandığı ve buna göre inşaata devam edilebileceği konusunda davacı yükleniciye bildirimde bulunulduğuna dair herhangi bir yazışmanın mevcut olmadığı tespit edilmektedir. Bu durumda Yargıtay’a göre, davacı yükleniciden inşaata devam etmesinin beklenmesi mümkün olmadığından davalı idarenin feshi haklı kabul edilemez. Y. 15. HD. 11.06.2012 T. ve 2012/3353 E. ve 2012/4323 K

 

[3] Yargıtay örnek olayda ilke olarak, yüklenicinin eseri sözleşmeye uygun olarak meydana getirmekle sorumluluktan kurtulacağına; ancak, yüklenici sözleşmede teknik bilgi sahibi olan tarafı teşkil ettiğinden iş sahibine yardımcı olmak ve amaca aykırı talimat ve istekleri karşısında kendisini uyarmak, bu talimat ve isteklerinin uygunsuzluğunu belirtmekle de yükümlü olduğunu vurgulamıştır. Kararın devamında yüklenicinin bu uyarma görevini, zımnen ya da sadece bir tenkit olarak değil, açıkça ifade ederek istenilen tarzda eser meydana getirmenin zararlarını açık olarak ortaya koyması gerektiğine; aksi halde BK m.361 gereğince yüklenicinin sorumlu tutulabileceğine karar vermiştir." Y. 15. HD. 13. 04. 1978 T. 1977/822 E., 1978/778 K

 

[4] Aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça, iş sahibi eserin  bir kısmını kabul etmek zorunda değildir.


                                                                                                                             

                                                                                                                                                                                                                             

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor