YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Nafakanın Hukuki Yönden Değerlendirilmesi (STJ. AV. ECEM COŞKUN)

Özeti

                            

 

 

1- Giriş

 

Aile hukuku içerisinde önemli bir yer işgal eden nafaka müessesi, TDK’ da; “Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık ” olarak ifade edilmiştir. Medeni hukukta ise nafakanın dört çeşidinden bahsedilmektedir. Bunlar;  Tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, yardım nafakasıdır. Bizler de bu değerlendirmemizde, nafaka çeşitlerini  Yargıtay kararları çerçevesinde  incelemeye çalışacağız.

 

2- Tedbir Nafakası  (Eşlerin Bakım ve Geçimi)

 

Türk Medeni Kanunu madde 169’a göre,  boşanma veya ayrılık davası açılınca “hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin  barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen  alır”. İşbu madde ile tarafların boşanma sürecinde ekonomik açıdan zorda kalmaları önlenmek istenmektedir. Bu nedenle, tedbir nafakası boşanma veya ayrılık  davasının açıldığı tarihten başlayıp  boşanma  hükmünün kesinleştiği güne kadar devam eder. [1] İşbu dava türüne düzenleme getiren TMK.m.197/2’nci maddesinde; “birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.” denilmek suretiyle ayrılık sürecinde de, talep halinde tedbir nafakası verileceği belirtilmiştir.

 

Diğer taraftan, lehine  tedbir nafakası hükmedilen tarafın  kusursuz olması gibi bir şart bulunmayıp, kusurlu olunması durumunda dahi hakim tedbir  nafakasına  karar vermekle yükümlüdür.[2] Tedbir nafakasının miktarı hakimin takdir yetkisi içerisindedir. Son olarak, tedbir nafakasının miktarı, tarafların maddi gelirleri, ihtiyaçları, ortak konutu kullanma durumu vs. gibi  kalemleri değerlendirerek, hakim tarafından belirlenecektir.

 

3- İştirak Nafakası (Çocukların Bakımı ve Korunması)

 

İştirak nafakası  genel anlamda  iki çeşittir:

 

Geçici önlem olarak iştirak nafakası (Uygulamada tedbir nafakası  içerisinde değerlendirilebilmektedir.)

 

TMK.m.169‘a göre hakim çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır. Dolayısıyla, boşanma veya ayrılık davası açıldıktan sonra boşanma davası kesinleşinceye kadar  çocukların bakımına ilişkin iştirak  nafakasına hükmedilir. Bu esnada çocukların hangi tarafın yanında kalacağına hakim karar verecek olup, bu durum diğer tarafın  velayet hakkını ortadan kaldırmaz. Elbette ki velayeti kaldıran durumlar  buna dahil değildir[3].

 

Boşanmayla birlikte çocukların  bakımı için iştirak nafakası ödenmesi[4]

 

TMK. 182/2’ye göre boşanma halinde, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

 

İştirak nafakasını belli durumlarda eş dışındaki kişilerden de talep edebilir.  TMK.m.329/2 ‘ye göre, ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hâllerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Ayrıca aynı hükme göre ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açma hakkına sahiptir.

 

Bu nafakanın süresi genel olarak çocuk ergin olana dek devam eder. Ancak,  TMK.m.328/2’ye göre, durum ve koşullara göre, ergin olan çocuğun eğitimi sona erinceye kadar iştirak  nafakası devam edebilecektir.

 

İştirak Nafakası Bedelinin Hesabı

 

İştirak nafakası hesaplanırken, hakim bazı ölçütleri göz önünde bulundurarak, miktarı serbestçe belirler. Bu ölçütlerden bazıları, çocuğun barınma, yemek, okul, sağlık, harçlık giderleridir . Öte yandan iştirak nafakası  hesaplanırken  nafaka ödeyecek tarafın mali gücü de dikkate alınmalıdır. Ancak,  çocuğun  velayeti kendisine bırakılmayan tarafın çocuğa  ilişkin  harcamaları, iştirak nafakasından indirilebilir.

 

4- Yoksulluk Nafakası:

 

TMK. m. 175  uyarınca, boşanma yüzünden  yoksulluğa düşecek taraf  kusuru daha ağır olmamak şartıyla  geçimi için  karşı taraftan yoksulluk nafakası talep edebilir. Yoksulluk nafakası süresiz olarak talep edilebilir. Ayrıca bunun için nafaka yükümlüsünün kusuru da aranmamaktadır. Dolayısıyla kusursuz eş dahi nafaka ödemekle  yükümlüdür.

 

Yoksulluk Nafakası Ödeme Şartları:

 

 

Taraflardan  birinin istemde bulunması:Hakimin taraf  lehine yoksulluk nafakasına hükmedebilmesi tarafın talebine bağlıdır. Dolayısıyla yoksulluğa düşecek olan taraf tarafından yoksulluk nafakası talep edilebilecektir.

 

Talepte bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması[5] Nafaka yükümlüsünün kusurlu olması aranmaz. Dolayısıyla tazminat  ile nafakayı ayıran nokta da kusurdur. Tazminat ödenebilmesi için kusur aranmaktadır. Örneğin akıl hastalarından tazminat istenemediği halde şartları varsa yoksulluk nafakası ödemesi istenebilmektedir.

 

Talepte bulunan tarafın boşanma sonrasında yoksulluğa düşme tehlikesi: Normal ve vasat seviyedeki bir yoksulluk tehlikesi yoksulluk nafakası için yeterlidir. Şayet yoksulluk nafakası  boşanma  davasının kesinleşmesinden sonra açılmışsa bu halde boşanma davasının kesinleştiği tarihten itibaren konun değerlendirilmesi gerekmektedir.

 

Yoksulluk nafakasının tarafın ekonomik gücüne göre olması: Yoksulluk nafakası belirlenirken, talepte bulunan tarafın  geçimine yetecek; yoksulluk nafakasını ödeyecek tarafın  da mali gücüne orantılı şekilde olmalıdır. Eklemek gerekir ki eski Medeni Kanunumuzda yer alan “ Erkeğin nafaka talebinde bulunabilmesini kadının refah içinde bulunmasına bağlayan şart” yeni kanunumuzda kaldırılmıştır. Bu şartın kaldırılması evlilikteki kadın erkek eşitliğinin sağlanması açısından da önem arz etmektedir.

 

Yoksulluk Nafakasının  Süresi:

 

TMK.m.175’e göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilmektedir. Dolayısıyla boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası da geçerli olacaktır. Önceki dönemlerde farklı görüşler var olsa da, yoksulluk nafakası boşanma davasından sonra da istenebilecektir.  Keza TMK.m.177 bunu düzenlemektedir ve Yargıtay  da yeni bir kararında  bunu teyit etmiştir. Ancak belirtmek gerekir ki bu dava  TMK.m.178’e göre  boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içerisinde açılmalıdır. Aksi takdirde  dava hakkı zamanaşımına uğrayacaktır.[6]

 

5- Yardım Nafakası:

 

Yardım nafakası TMK.m.364 uyarınca , yardım edilmediği  takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve  altsoyu ile kardeşlere verilen nafaka türüdür. Ancak kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.TMK.m.365 hükmü uyarınca, Yardım nafakasında da hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda  tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilmektedir.  Yardım nafakasında da Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.

 

6- Nafaka Davasında Yetki:

 

TMK.m.177’e göre boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, Medeni Usuldeki genel yetki kuralının istisnası olarak,  nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

 

7- Nafakanın Ödenme Şekli:

 

Tazminatın ve nafakanın ödenme şekli TMK.m.176’ya göre maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Ancak Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez. İrat şeklinde  ödenmesi kararlaştırılan nafaka  veya maddi tazminat  kendiliğinden veya mahkeme kararıyla kalkabilecektir. Alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde nafaka kendiliğinden kalkarken; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde, ancak mahkeme kararıyla nafaka kalkabilecektir. Nafaka miktarı bunlardan bağımsız olarak tarafların mali durumlarına veya hakkaniyete göre de değiştirilebilmektedir. Ayrıca hakime TMK.m.176/5 uyarınca gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, ne miktarda  nafaka ödeneceğini karara bağlama yetkisi verilmiştir.

 

8- Zamanaşımı:

 

TMK.m.178 uyarınca  evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma  hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğramaktadır.

 

9- Nafakanın Ödenmemesi Durumu :

 

İcra İflas Kanunu  madde 344 uyarınca nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilmektedir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse,  nafaka borçlusu  tahliye edilir. Ayrıca borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilmektedir.[7][8]

 

KAYNAKÇA:

 

AKINTÜRK, Turgut/Ateş, Derya ,Aile  Hukuku,23.Bası, Ankara, Şubat  2021.

 

 

 

 

 


[1] Yargıtay 2. Hukuk Dairesi   2021/6195 E.  ,  2021/7910 K. sayılı kararında;  

 

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK.m.186/1), geçimine (TMK.m..185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.m..185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK.m.169). O halde; tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek davacı-karşı davalı erkeğin açtığı boşanma dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” denilmek sureti ile, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorunda olduğu belirtilmiştir.

 

[2] Konuya ilişkin örnek teşkil eden  2. Hukuk Daires’inin  2021/7085 E.  ,  2021/8599 K. Sayılı kararında ; “İlk derece mahkemesince davacı-davalı erkeğin TMK’nun 161. maddesine göre açılan zina hukuksal sebebine dayalı boşanma davası ile davalı-davacı kadın tarafından açılan TMK’nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davasının reddi ile erkeğin 166/1. maddesine göre açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına tedbir nafakası ile erkek yararına tazminata hükmedilmiş,…..”

 

[3] 12. Hukuk Dairesi 2021/10935 E.  ,  2021/11691 K. Sayılı kararında; “Müşteki tarafından boşanma davasının kesinleşmesiyle tedbir nafakasının iştirak nafakasına çevrilmesine yönelik 26/12/2019 tarihli talepte bulunduğu, iştirak nafakasına ilişkin verilen karara dair açılmış bir icra takibi bulunmadığı, yeni bir talep açılmayarak buna ilişkin icra emrinin sanığa gönderilmediği anlaşılmakla, sanığa isnat edilen suçun oluşmadığı nazara alınmadan, beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;”  boşanma ile birlikte tedbir nafakasının iştirak nafakasına dönüşeceği hk.

 

[4]Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2021/6408 E., 2021/7747 K. sayılı kararında; “Hüküm altına alınan iştirak nafakasına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren hükmedilmesi gerekirken, velâyete ilişkin kararın kesinleştiğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” denilmek sureti ile iştirak nafakasıın boşanmaya ilişkin hükmün kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı belirtilmiştir.

 

[5] Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği hakkında Yargıtayın2. Hukuk Dairesinin 2021/6893 E.  ,  2021/8328 K. Sayılı örnek Kararında; “Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı-karşı davacı kadın ağır kusurludur. Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası (TMK m. 175) hükmedilemez. O halde kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.

 

[6]    Yargıtay  3. Hukuk Dairesi  2016/15074 E.  ,  2017/3735 K. Sayılı kararında;

 

“TMK'nun 175/1 maddesinde " boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir" hükmü, aynı yasanın 178. maddesinde de "evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesi üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar hükmü getirilmiştir.

 

Somut olayda tarafların Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/239 Esas ve 2013/71 Karar sayılı ve 11.02.2013 tarihli kararı ile boşandıkları, boşanma kararının 11.02.2014 tarihinde kesinleştiği, işbu yoksulluk nafakası davasının ise 02.01.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.”

 

Yoksulluk nafakası için bağımsız olarak dava açılabilmesinin ön koşulu; taraflar arasındaki boşanma davasının kesinleşmiş olmasıdır. Dava bağımsız açılmış yoksulluk nafakası istemi olduğuna ve taraflar arasındaki boşanma davası kesinleşmeden işbu dava açıldığına göre istemine kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.” denilmiştir.

 

[7] Konuya ilişkin belirtilmesi gereken bir diğer önemli hususta, nafaka alacakları için kişinin emekli maaşına dahi haciz konulabileceğidir.

 

[8] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi  2021/10923 E.  ,  2021/11693 K. sayılı kararında;  “Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19/04/2005 tarihli ve 2005/17-7 esas, 2005/37 sayılı kararında belirtildiği üzere, 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikâyete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerektiği,” denilmek sureti nafakanın borcunun  hangi şartlarda ödenmediği kabul edilip idari yaptırım uygulanacağı belirtilmiştir.

 

 


         

 

 

 

 


Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor