YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Dolandırıcılık ve Hırsızlık Suçlarının Hukuki Yönden Ayrımı. (AV. GÜLDEN YETİM)

Özeti

      Av. Gülden YETİM       

                                                                   Adres:Reşit Galip Caddesi No:15/7  Çankaya/Ankara                                                                                                Email: av.guldenyetim@gmail.com

 

 


                                                                                               

 

 

 

                                                                                                                                                                           

1- GİRİŞ:

 

Temel şekli TCK’nın 141. Maddesinde hükme bağlanan hırsızlık suçu ile temel şekli TCK’nın 157. Maddesinde hükme bağlanan dolandırıcılık suçu uygulamada sıklıkta karıştırılmaktadır. Bizde, bu değerlendirmemizde bu iki suç tipiyle alakalı kısa bilgiler verilip, Yargıtay kararı çerçevesinde bu suçlar arasındaki ayrım ele almaya çalışacağız.

 

2- HIRSIZLIK SUÇU

 

TCK’nın 141. Maddesinde yer alan düzenlemeye göre “zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak” hırsızlık suçuna vücut vermektedir.

 

Bu suçun konusunu başkasına ait taşınır bir mal oluşturmaktadır. Sonuç olarak bir taşınmaz mal zilyedinin rızası olmadan alınamayacağı gibi kişinin kendisinin taşınır malını da bu suç bağlamında alması mümkün değildir.

 

Bu suçun faili herkes olabilir. Bu suçun mağduru ise taşınır malı rızası olmadan alınan kişidir. Bu suçun fiil unsurunu taşınabilir bir malı bulunduğu yerden “almak” oluşturur[1]. Malın alınmasıyla birlikte suç tamamlanacağından hırsızlık suçu sırf hareket suçudur. Bu suç aynı zamanda bir zarar suçudur.

 

Hırsızlık suçu TCK’da taksirle işlenebileceği öngörülmediğinden ancak kasten işlenebilir. Bu suçta korunan hukuki değer zilyetliktir.

 

3- DOLANDIRICILIK SUÇU

 

TCK’nın 157. Maddesinde yer alan düzenlemeye göre “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak” dolandırıcılık suçuna vücut vermektedir.

 

Bu suçta korunan hukuki değer malvarlığıdır. Bu suçun faili herkes olabilir. Dolayısıyla özgü bir suç değildir. Bu suçta mağdur ise her gerçek kişi olabilmektedir.

 

Dolandırıcılık suçunun oluşumu için madde metninde sayılan fiillerin tümünün gerçekleşmesi gerekmektedir. Dolayısı ile, bu fiillerden herhangi birinin yokluğu durumunda dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır. Bu fiiller şu şekildedir;

 

a- Hileli Davranışların Gerçekleştirilmesi

 

b- Karşı Tarafın Aldatılmış Olması

 

c- Aldatılan Kişinin Malvarlığı Üzerinde Belli Bir Yönde Tasarrufta Bulunmuş Olması

 

d- Bir Zararın Meydana Gelmesi ve Buna Karşılık Olarak Bir Yararın Sağlanmış Olması

 

Yukarıda sayılan fiillerin tümünün sağlanması durumunda suçun tipikliği oluşmaktadır. Bu suçun manevi unsuru kasttır. Bu suç doğrudan kast ile işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilmektedir.

 

4- KARŞILAŞTIRMA VE SONUÇ

 

Karşılaştırmaya tabi tuttuğumuz bu iki suç malvarlığına karşı suçlar bölümünde yer almaktadır. Hırsızlık suçunda korunan hukuki değer zilyetlik iken dolandırıcılık suçunda korunan hukuki değer ise malvarlığıdır.

 

 

Hırsızlık suçunun ve dolandırıcılık suçunun manevi unsuru kasttır. Hırsızlık suçunda suçun konusunu başkasına ait taşınır bir mal oluştururken dolandırıcılık suçunda böyle bir ayrıma gidilmeyerek taşınır veya taşınmaz malların dolandırıcılık suçunun konusunu oluşturabileceği kabul edilmektedir.

 

Hırsızlık suçunun fiil unsurunu “almak” fiili oluşturur. Dolandırıcılık suçunda ise “hileli davranışların gerçekleştirilmesi, karşı tarafın aldatılmış olması, aldatılan kişinin malvarlığı üzerinde belli bir yönde tasarrufta bulunmuş olması ve bir zararın meydana gelmesi ve buna karşılık olarak bir yararın sağlanmış olması” bu suçun fiil unsurunu oluşturmakla birlikte, yukarıda da belirtildiği üzere bu unsurların tümünün gerçekleşmesi suçun oluşumu açısından zorunludur[2].

 

KAYNAKÇA

 

Koca, Mahmut/Üzülmez, İlhan, Ceza Hukuku Özel Hükümler,7.Baskı, Ankara, Ekim 2020.

 

[1] Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 30.12.2021 tarih ve 2021-4807 E. , 2021-20725 K. sayılı kararında almak fiili;

 

“5237 sayılı TCK'nın 141. maddesinde, hırsızlık suçunun maddi unsurlarından olan fiil, ... başkasına ait taşınır bir malı bulunduğu yerden almaktır.Bu durum madde gerekçesinde; “... Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kalkınca suç da tamamlanır.” şeklinde tanımlanmıştır.

 

Bağlantı[2] Konuya örnek teşkil eden ve karşı oy içeren 07.10.2021 tarihi ve 11. Ceza Dairesi  2021/22864 E.  ,  2021/8075 K. sayılı Yargıtay kararında;

 

“Sanığın, katılanın iş yerine gelerek satış elemanı olduğunu, melamin mutfak eşyası alıp müşterisine götüreceğini söyleyip 9.000 TL bedelli eşya aldığı ve aracına yüklettiği, katılanın, araç ile eşyanın gideceği yere kadar beraber gidip malı teslim ederek parasını alacağına dair sanıkla anlaştığı, katılan, eşyanın faturasını düzenlemek için iş yerine girdiğinde sanığın araca binerek kaçtığı, bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda; Ceza Genel Kurulu'nun 12.06.2012 tarih ve 2011/15-440 Esas ve 2012/229 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almanın hırsızlık suçunun temel şeklini oluşturduğu, genel kastla işlenebilen bu suçun oluşabilmesi için aranacak genel kast; failin başkasına ait olduğunu ve malın alınmasına zilyedin rızasının bulunmadığına ve malın bulunduğu yerden alınmasına yönelik olması gerektiği, zilyetliğin devredilmediği durumda eylemin hırsızlık suçunu oluşturacağı, somut olayda katılan eşyayı sanığın aracına yükletmiş ise de, gideceği yere kadar birlikte giderek teslim edip parasını almak üzere yaptığı anlaşma gereği eşyanın teslimine dair hukuksal anlamda bir zilyetliğin devrinden söz edilemeyeceği, zilyetliğin devredilmediği dikkate alındığında sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nin 141/1. maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Üye ...'ın eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğu ve hükmün onaması gerektiğine ilişkin karşı oyu ile, 07.10.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi…”

 

KARŞI OY

 

Sanık gerçek ismini vermeden olaydan bir gün önce katılanın iş yerine gidip satın alma niyeti olmadan, gerçekten satın alacak havası vererek numune aldığı, bunu olay günü katılana söylediği, katılanın da bu hususu personeli vasıtasıyla teyit ettiği, sanığın mal tesliminde ücretini ödeyeceğini söylediği, katılanın kabul ettiği ve istenen malları kolileyip hazırlattığı, sonra sanığın, İstaşa gidip 1 saat sonra geleceğini söyleyip ayrıldığı, 1 saat geçtikten sonra katılanın sanığın numarasını verdiği telefonda aradığında kendisini ... olarak tanıtıp yarım saat sonra gelip alacağını söylediği, ancak 2-5 dakika sonra personelin sanığın malları almak için geldiğini söylediği, katılanın da personele dikkatli olmalarını isteyip kendisinin de iş yerine geleceğini söylediği, iş yerine vardığında mallarının yüklemesinin devam ettiğini gördüğü, sonra sanık ile görüşüp birlikte malları teslim etmek ve parasını almak için anlaştıklarını, katılanın fatura kesmek için içeri girdiğinde sanığın malları götürdüğü şeklindeki eylemi TCK’nin 157. maddesinde öngörülen dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır. Somut olayda sanık, gerçek kimlik bilgilerini vermeden hatta telefonla görüşmesinde ismini yanlış olarak ... olarak tanıtması, olaydan bir gün öncesi aynı iş yerine gidip gerçek alıcı gibi numune alması, olay günüde iş yerinin kalabalık ve yoğun olması nedeniyle katılanı mal alacakmış gibi kandırıp malları büyük kısmını arabasına yüklediği, yükleme esnasında işi olduğunu söyleyerek iş yerinden ayrıldığı, yüklediği suça konu malları götürerek atılı dolandırıcılık suçunu işlemiştir.

 

 

Bu itibarla; çoğunluğun hırsızlık suçu olacağına ilişkin görüşüne katılmayıp eylemin, TCK’nin 157. maddesine uygun dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kanaatindeyim. 07.10.2021” denilmiştir. Söz konusu kararda, sanığın satın alma niyeti olmadığı malı, mal sahibini aldatarak arabasına yükletip sonrada kaçma eyleminin, zilyetlik devir olmadığı gerekçesi ile hırsızlık suçu olarak değerlendirilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 


 

                                                                                             

 

 

 

 


Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor