YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Suç sayılmayan ancak hukuka aykırı olan fiilleri işlemek amacıyla gerçekleştirilen bir örgütlenmenin suç işlemek için örgüt kurma kapsamında değerlendirilemeyeceği hk.

Karar Özeti

Örgütün amaç suçları işlemek konusunda elverişli araç ve donanıma sahip olması bu suçun oluşumunda esaslı unsurlardan biridir. Bu unsuru taşımayan bir yapı, diğer unsurları barındırsa bile suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından söz edilemeyecektir. Yine bu suçtan sorumlu tutulan örgüt üyelerinin aynı amacı kabul etmiş ve bu amaç doğrultusunda örgütte yer almış olmaları gerekir. Yine, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından bahsedebilmek için, örgütün hangi suçları işlemek amacıyla kurulduğu tespit edilmelidir. Suç sayılmayan ancak hukuka aykırı olan fiilleri işlemek amacıyla gerçekleştirilen bir örgütlenme suç işlemek için örgüt kurma kapsamında değerlendirilemez.

Karar

YARGITAY

 

3. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2022/33763

 

Karar Numarası: 2022/10072

 

Karar Tarihi: 28.12.2022

 

İNCELENEN KARARIN;

 

İlk Derece Mahkemesi : Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.07.2020 tarih ve 2014/113 -

2020/254 sayılı kararı

 

Sanık ... hakkında; TCK'nın 314/2, 3713sayılı Kanunun 3-5/1, TCK'nın 62/1, 53/1, 58/9, 63maddeleri uyarınca 2 kez mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi.

 

Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında; TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3-5/1, TCK'nın 62/1, 53/1, 58/9, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi.

 

Sanık ... hakkında; TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3-5/1, TCK'nın 221/4-2.cümle, 62/1, 53/1, 58/9, 221/5, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi.

 

Sanık ... hakkında; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan CMK’nın 223/2-a,e maddesi gereğince beraat kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi.

 

Temyiz edenler : Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... müdafileri, ... müdafii, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... müdafileri, sanık ... müdafileri, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii

 

Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;

 

Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;

 

Hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından bir kısım sanıklar müdafilerinin ve sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, ilk derece mahkemesinde, silahların eşitliği ve çekişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK'nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,

 

Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;

 

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede;

 

I-Sanık ... hakkında kurulan beraat hükmünün temyiz incelemesinde;

 

Sanık müdafinin kamu davasından beraatine karar verilmesine yönelik olarak değerlendirilen temyiz talebinde hukuki menfaat bulunmadığından bu sanık yönünden temyiz talebinin REDDİNE,

 

II- Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesinde;

 

2018 yılında Suriye'de yakalanarak ülkemize getirilen ve ... silahlı terör örgütü üyesi olduğu anlaşılan sanığın yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,

 

III- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde;

 

A1-Duruşmadan bağışık tutulma talebi olmayan sanık ..., hüküm tarihinde başka suçtan Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olmasına rağmen, duruşmaya getirtilmeden ya da SEGBİS sistemi aracılığıyla duruşmada hazır edilmeksizin hakkında mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Ludi/İsviçre, B. No: 12433/86, 15/06/1992 P. 49/50; Artico/İtalya, B. No: 6694/74, 13/5/1980 P. 33; Sejdovic/İtalya, B. No: 56581/00, 1/3/2006 P. 81) kararlarında belirtildiği üzere savunma hakkı kısıtlanarak Avrupa İnsan Hakları

 

Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 196. maddesine muhalefet edilmesi,

 

A2-Öncelikle örgütlü suçluluk, terör örgütleri, örgüt kurma, yönetme ve üyelik suçlarının kriterleri Dairemizin kararları ışığında değerlendirilecektir;

 

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220. maddesinde düzenlenmiştir. Aynı kanunun 314. maddesinde de silahlı terör örgütü suçu tanımlanmıştır.

 

Kanunun 314. maddesi örgütün amacını gerçekleştirmede silahlı olmasını zorunlu bir unsur olarak göstermiştir. Bu maddede tanımlanan suç; devletin güvenliğine, toprak bütünlüğüne, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin kurucularını, yöneticilerini ve üyelerini cezalandırmaya yönelik hazırlık hareketlerini suç sayan ve yaptırıma bağlayan özel bir suç tipidir.

 

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK'nın 220. maddesi şöyledir:

 

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma

 

Madde 220- (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.

 

(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

(3) Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.

 

(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.

 

(5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.

 

(6) (Değişik: 2.7.2012 – 6352/85 md.) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.(Ek cümle: 11.4.2013-6459/11 md.) Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.

 

(7) (Değişik: 2.7.2012 – 6352/85 md.) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.

 

(8) Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

 

Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da yer aldığı üzere;

 

"Suç işlemek için örgüt kurmak” suçunun ve örgütün varlığı için:

 

1) Üye sayısının en az üç kişi olması,

 

2) Üyeler arasında hiyerarşik bir ilişkinin bulunması,

 

3)Henüz suç işlenmemiş olsa bile yada henüz hangi suçların işleneceği kararlaştırılmamış olsa bile, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birlikteliğin oluşması,

 

4) Örgütsel bağlılık ve faaliyetlerin niteliği itibariyle devamlılık göstermesi zorunludur.

 

5) Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması,

 

Örgütün amaç suçları işlemek konusunda elverişli araç ve donanıma sahip olması bu suçun oluşumunda esaslı unsurlardan biridir. Bu unsuru taşımayan bir yapı, diğer unsurları barındırsa bile suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından söz edilemeyecektir. Yine bu suçtan sorumlu tutulan örgüt üyelerinin aynı amacı kabul etmiş ve bu amaç doğrultusunda örgütte yer almış olmaları gerekir. Yine, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından bahsedebilmek için, örgütün hangi suçları işlemek amacıyla kurulduğu tespit edilmelidir. Suç sayılmayan ancak hukuka aykırı olan fiilleri işlemek amacıyla gerçekleştirilen bir örgütlenme suç işlemek için örgüt kurma kapsamında değerlendirilemez.

 

Silahlı örgüt suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK'nın 314. maddesi ise şöyledir;

 

[1] Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

[2] Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.

 

[3] Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.

 

Bir suçun terör suçu kabul edilebilmesi başka bir deyişle ise silahlı terör örgütünün varlığının kabulü için ise aranan şartlar;

 

1.Örgütsel boyut (örgüt unsuru)

 

2.İdeolojik boyut (amaç unsuru)

 

3.Yöntem boyutu (suçun işleniş şekli) unsurlarını taşıması gerekir.

 

1- Örgütsel Boyut (örgüt unsuru)

 

a-Hiyerarşik ilişki (gevşek bir nitelik taşıyabilir)

 

b-Sahip olunan üye sayısı ve araç bakımından amaç suçu işlemeye elverişlilik

 

c-Üye sayısı (en az 3 kişi)

 

2- İdeolojik boyut (amaç unsuru)

 

Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak (bunlardan bir ya da birkaçını gerçekleştirmek amaçlanmalıdır)

 

3- Yöntem boyutu (suçun işleniş şekli)

 

Suçun cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle işlenmesi gerekir.

 

TCK'nın 220. maddesinde yer alan suç işlemek amacıyla örgüt kurma ile TCK'nın 314.maddesinde yer alan silahlı örgüt suçu arasındaki temel farklar öncelikle işlenmesi amaçlanan suçların TCK'nın 220. maddesinde suç içeren her türlü eylemin olması, TCK'nın 314. maddesinde ise kanunda yazılı olan suçların tahdidi olarak sayılmasıdır. Bunun dışında temel fark TCK'nın 220. maddesinde "Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetmek, üye olmaktan" bahsedilirken, TCK'nın 314. maddesinde ise amaç siyasi yani ideolojiktir. Bunun dışında TCK'nın 220. maddesi manasında bir suç örgütünün varlığında "silah" ağırlaştırıcı neden olarak sayılırken TCK'nın 314. maddesi manasındaki terör örgütünde ise "silah" bir unsur olarak düzenlenmiştir.

 

Ancak her iki örgüt tipinde de temel esas alınan unsur örgüttür. Örgüt her iki suç tipi açısından araç niteliğindedir. Gerek TCK'nın 220. maddesi gerek TCK'nın 314. maddesi manasında amaçlar farklı olsa da araç olarak kullanılan yegane unsur örgüttür. Örgütün bu tehlikeliliği nedeniyle kanun koyucu tarafından hazırlık hareketi diğer suç tiplerinden farklı olarak yaptırıma bağlanmıştır.

 

Kanun koyucu genel olarak, herhangi bir suçun işlenmesi amacıyla örgüt kurulmasının, hukuki düzene ve topluma zarar verme tehlikesini barındırması nedeniyle, (220. maddede) müstakil bir suç olarak kabul etmiştir. Buna karşın, Devletin güvenliğine ve Anayasal düzene karşı suç işlenmesi amacıyla kurulan örgütlerin neden olacağı tehlikenin ağırlığı karşısında, konunun ayrıca düzenlenmesine gerek duyulmuştur. 314. madde ile 220. maddedeki suçlar arasındaki temel fark, yukarıda bahsedildiği üzere işlenmesi amaçlanan suçların niteliği ve ayrıca örgütün silahlı olmasıdır. 220. maddedeki suçta silah örgütün öğesi olmayıp, nitelikli hal olarak kabul edilmişken, 314.maddede silahın varlığı, örgüt oluşturma bakımından gerekli görülmüştür.

 

Silah, TCK 6. maddede tanımlanan silah kavramı çerçevesinde açıklanamaz. Anılan tanımda, çeşitli suç tipleri bakımından genel olarak saldırı ve savunmada kullanılabilmeleri nedeniyle, gerçekte silah olarak üretilmemiş olan kimi cisim ve araçlar da silah olarak kabul edilmiştir. Buna karşın Devlete ve Anayasal düzene karşı suçların işlenmesi amacıyla kurulan örgüte ait silahların gerçek anlamda silahlardan olması ve ayrıca sayı ve vahamet bakımından amaç suçları işlemeye elverişli bulunması gerekir. Örgütün silahlı örgüt olarak kabul edilebilmesi için, üyelerinin silahlı olması zorunlu değildir.

 

Suçun tamamlanması için, örgütün herhangi bir eylemde bulunması ve bir zarara veya somut bir tehlikeye neden olması aranmamıştır. Amaçlanan suçları işlemek üzere silahlı örgütün kurulmuş olmasının, korunan değerler bakımından normatif olarak tehlike yarattığı kabul edilmiştir. Bu bakımdan 314. madde, tehlike suçu olarak düzenlenmiştir.

 

TCK'nın Dördüncü Kısmın (Millet ve Devlete Karşı Suçlar) Dördüncü (Devlet Güvenliğine Karşı Suçlar) ve Beşinci (Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar) bölümlerindeki suçlar amaç suç niteliğinde olup, silahlı örgüt oluşturularak Devlete ve Anayasal Düzene karşı ağır-yakın bir tehlike olabilecek hazırlık hareketleri oluşturulduğundan, TCK'nın 314. maddesindeki suç aynı zamanda araç suç niteliğindedir.

 

3713 sayılı TMK'nın 3. maddesi uyarınca, TCK 314. madde, terör suçu niteliğindedir. Silahlı örgüt kurma, yönetme ve örgüte üye olma suçları, herhangi bir kimse tarafından işlenebilir. Failin belirli bir sıfat veya görevdeki kişilerden olması öngörülmediğinden, özgü suç olarak düzenlenmemiştir. Failin vatandaş veya yabancı olması olanaklıdır.

 

Silahlı örgütü kurmak suçu temadi eden bir suç değil, ani bir suçtur. Yani örgütün kurulmasıyla eylem tamamlanır. Silahlı örgütü yönetmek suçu mütemadi suç niteliğindedir. Bu nedenle suç tarihi temadinin kesildiği yani sanığın yakalanması, teslim olması veya örgütten çekilmesi tarihidir.

 

Örgüt üyeliği suçu temadi eder. Örgüt üyeliği suçunun temadi eden suçlardan olması karşısında örgüt üyeliği suçunda suç tarihi yakalanma tarihidir.

 

Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).

 

Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır (... özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).

 

Açıklanan ilkeler doğrultusunda, iddia, savunma, delil niteliğinde kabul edilen diğer bilgi ve belgeler, mahkemenin kabulü ve tüm dosya kapsamından somut olay değerlendirildiğinde;

 

Radikal dini düşünceye sahip oldukları anlaşılan sanıkların oluşturduğu yapılanmanın, El Kaide silahlı terör örgütü ile organik ve hiyerarşik bağlantısını

 

gösteren delillerin ve örgütsel faaliyetlerinin neler olduğu açıkça gösterilerek her sanık yönünden silahlı terör örgütü üyeliği delillerinin ayrı ayrı tartışılması, şayet müstakil silahlı terör örgütü kabul edildiği takdirde iletişimin tespitine yönelik TAPE kayıtları, e-mail adresleriyle ilgili iletişimin tespiti, teknik izleme, ses ve görüntü kaydı alınması kararlarının uygulandığı, sanıkların adreslerinde yapılan aramalarda ele geçen dokümanlar, yurt dışına çıkış kayıtları gibi dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin 3713 sayılı TMK’nın 1.maddesinde öngörülen, cebir ve şiddet kullanarak, baskı, korkutma ve tehdit yöntemleriyle Anayasal düzeni değiştirmeyi, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı, Devlet otoritesini zayıflatarak ele geçirmeyi amaçlayan ağır-yakın bir tehlike olabilecek vahamet arz eden eylem ve faaliyetlerinin nelerden ibaret olduğunun, bu amaçlara ulaşmak için işlenecek suçları gerçekleştirmeye elverişli silah, araç ve gereçlere sahip olup olmadıklarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde; sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet savcısını ve herkesi inandıracak şekilde olması, Yargıtayın tutarlılık denetimini yapabilmesi için kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler ile mahkeme tarafından ulaşılan sonuçların; iddia, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması, bu suretle sanıklara isnat edilen suçların oluşup oluşmadığı konusundaki mahkeme kabulünün duraksamaya yol açmayacak biçimde karar yerinde gösterilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında anılan ilkelere uyulmayarak sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hangi eylemlerinin silahlı terör örgütü yöneticisi ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarına esas alındığının ayrıntılı bir şekilde açıklanmadan, soyut bir kabul ile Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 6/1, T.C. Anayasasının 141/2, CMK'nın 34/1 ve 230/1-c maddelerine aykırılık oluşturacak şekilde gerekçesiz hüküm kurulması,

 

A3-Yapılan UYAP sorgulamasında, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Cumhuriyet Başsavcılıklarında ve ilk derece mahkemelerinde derdest olan dosyaların getirtilip incelenerek aynı eylem ve faaliyetlerden dava açılıp açılmadığı ve hukuki kesinti oluşup oluşmadığı değerlendirilip; sanık ... hakkında ise Dairemizin 2022/33763 esas sayılı dosyasında Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/113 esas 2020/254 karar sayılı kararı ve Dairemizin 2021/6523 esas sayılı dosyasında Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/27-123 esas karar sayılı kararı ile silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçundan mahkumiyet kararı verildiğinin anlaşılması karşısında; silahlı terör örgütü kurma ve yönetme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarının temadi eden suçlardan olması nazara alınarak; sanık ... yönünden anılan dava dosyalarının iddianame tarihi en eski olan Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesinde birleştirilmesi ile aynı eylem ve faaliyetlerden dava açılıp açılmadığı ve hukuki kesinti oluşup oluşmadığı da tespit edilip tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,

 

Kanuna aykırı, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5271 sayılı CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 164 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor