Görgüye dayalı tarafsız tanık ve olay yerini yakından gören bir kamera kaydı bulunmayan olayda, sanık hakkında düzenlenen doktor raporlarında, sol el bileğinde 4 cm'lik kesi, kafa oksipital bölgede 2 cm'lik kesi, dudakta abrazyon şeklindeki yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğuna dair görüş bildirilmesine, olay yeri inceleme raporunda da belirtildiği şekilde birden fazla bıçağın ele geçirilmesine ve tüm dosya kapsamına göre, "taraf anlatımları itibariyle ilk haksız hareketin kimden ileri geldiği tespit edilemediğinden bu durum katılan sanık ... lehine tahrik nedeni kabul edildiği" ne ilişkin mahkeme gerekçesinin, somut olaya ve toplanan delillere uygun düşmesi nedeniyle, uygulanan haksız tahrik indiriminde bir isabetsizlik görülmediğinden ve sanık hakkında ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespit edilemediği hallerde meşru savunma söz konusu olmayacağı anlaşılmakla hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/7975
Karar Numarası: 2023/229
Karar Tarihi: 01.02.2023
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.09.2021 tarihli ve 2021/82 Esas, 2021/377 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, mükerrirlere özgü infaz rejimine karar verilmiştir.
2. ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 08.02.2022 tarihli ve 2022/218 Esas, 2022/235 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan vekili ve sanık müdafinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık müdafiinin temyiz sebepleri
1. Gerekçesiz şekilde istinaf isteminin esastan reddedildiğine,
2. Olay örgüsünün mevcut delil durumu ile uyuşmadığına, deliller toplanmadan hüküm kurulduğuna ve yeterli incelemenin yapılmadığından adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine,
3. Sanığın yüklenen suça yönelik kastı bulunmadığından eylemin kasten öldürme olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğuna,
4. Haksız tahrik hükümlerinin üst hadden uygulanması gerektiğine,
5. Sanığın meşru savunma kapsamında hareket ettiğinden beraatine, aksi halde meşru savunmada sınırın aşılması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına, meşru savunma şartlarının yeterli şekilde tartışılmadığına,
6. Eylemin ağırlaşmış yaralama olduğuna,
İlişkindir.
B. Katılan vekilinin temyiz sebepleri
1. Sanık hakkında gerekçesiz şekilde haksız tahrik indirimi uygulandığına ve haksız tahrik indirimi uygulanmasının hukuka aykırı olduğuna,
2. Sanık hakkında takdiri indirim maddesinin uygulanmaması gerektiğine,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Olay tarihinde maktul ... ile temyiz dışı sanık ...'ın, ...'a ait ikamette bulundukları esnada, sanık ...'ın gelerek, maktul ... ve temyiz dışı sanık ...'a ev sahibinin haberi olduğunu söyleyerek evi boşaltmalarını istediği, maktul ...'in kendisinin de misafirinin geleceğini söyleyerek evden çıkmak istemediği, aralarında çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, temyiz dışı sanık ...'ın sanık ...'ın kafasına ele geçirilemeyen ancak etkisi itibariyle silahtan sayılan sert bir cisim ile vurarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaraladığı, sanık ...'ın ise bıçak ile maktul ...'in sol göğsüne darbe vurduğu, bu darbenin yapılan otopside belirtildiği üzere öldürücü nitelikte olduğu, ayrıca sanık ...'ın eyleminin devamında maktul ...'i ayrıca sol el bileğinin iç kısmından da iki kez öldürücü olmayacak mahiyette yaraladığı, maktul ...'in yaralanmasının akabinde dışarı çıktığı, bu esnada temyiz dışı sanık ...'ın olay yerinden kaçtığı, maktul ...'in sokağa giderek yaralandım diye bağırdığı, sanık ...'ın bıçak ile sokakta olan maktul ...'i yaralamak amacıyla yanına gittiği esnada tanık Metin'in polisi arıyorum diye bağırması üzerine sanık ...'ın kaçarak olay yerinden uzaklaştığı anlaşılmıştır.
Sanık ... ve inceleme dışı sanık ...'ın karşılıklı beyanları değerlendirildiğinde, olay yerini gösteren herhangi bir video kaydının bulunmaması, olayı gören başkaca bir tanığın bulunmaması karşısında, meşru müdafaa savunmalarına itibar edilmeyerek taraf anlatımları itibariyle ilk haksız hareketin kimden ileri geldiği tespit edilemediğinden 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesi gereğince bu durum sanık lehine haksız tahrik nedeni kabul edilmiştir.
Sanık, üzerine atılı suçlamayı tevil yoluyla ikrar etmiştir.
Tanık M.İ.'nin beyanları dava dosyasında mevcuttur.
Maktul hakkında düzenlenen ölü muayene ve otopsi tutanağında ve Kocaeli Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporunda, yaralardan biri göğüs solda, diğer ikisi ise sol el bileği iç yüzünde olduğu, göğüs solda olan yaranın ölüme sebebiyet verdiği, ölüm sebebinin kesici delici alet yaralanmasına bağlı sol akciğer laserasyonu ve buna bağlı gelişen kanama ve komplikasyonlar olduğu belirlenmiştir.
Sanık hakkında Kocaeli Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından tanzim olunan 04.02.2021 tarihli;
"1-) Olay tarihli adli raporda tarif edilen kafa arka (oksipital bölge) kısımda kesiye (öyküde tarif edildiği üzere künt kafa travması ile gerçekleşmesi mümkün) bağlı yaralanmasının;
- Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olmadığı,
- Basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu,
2-) Olay tarihli adli raporda tarif edilen dudakta sıyrık, şişliğe (künt travma ile gerçekleşmesi mümkün) bağlı yaralanmasının;
- Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olmadığı,
- Basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu,
3-) Olay tarihli adli raporda tarif edilen sol el bileğinde kesiye (öyküde tarif edildiği üzere kesici alet ile gerçekleşmesi mümkün) bağlı yaralanması herhangi bir kas-tendon yaralanması tarif edilmediğinden;
- Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olmadığı,
- Basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu"
Görüşünü içerir adli muayene raporu dava dosyasında mevcuttur.
Kolluk güçleri tarafından düzenlenen 01.02.2021 tarihli, bıçağı alarak kendisini korumak amaçlı şahıslara saldırdığını, şahıslardan Fatih'in belden yukarı gelecek şekilde bıçakladığını, karnının yan tarafından bıçakladığına dair beyanını içeren tutanak dava dosyasında mevcuttur.
Olay yeri inceleme raporu ile krokiler, görüntü inceleme tutanağı ve suç tarihli kolluk tutanağı Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü Kimlik Tespit Büro Amirliğinin 02.02.2021 ve 16.02.2021 tarihli uzmanlık raporları dava dosyasında mevcuttur.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Sanık Müdafiinin ve Katılan Vekilinin Gerekçeye Yönelen Temyiz Sebepleri
Gerekçeli karar hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6 ncı maddesinde açıkça zikredilmemiş ise de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından içtihadî olarak geliştirilerek varlık kazanmış bir hak olup "adil yargılanma hakkı"nın en önemli unsurlarından biri olarak belirtilmiştir. Buna göre AİHM, mahkemelerin her türlü kararlarında gerekçeye yer verilmesi yükümlülüğüne değinerek aksi durumun, adil yargılanma hakkının ihlâli ile neticeleneceğine işaret etmiştir. (Dulaurans/Fransa, B. No. 34553/97, 21.03.2000; Georgiadis/Yunanistan, B. No. 21522/93, 29.05.1997 §§ 40-43; Ruiz Torija/İspanya, B. No. 18390/91, 09.12.1994; Ferreira/Portekiz, [BD], B. No: 19867/12, 28.07.2017, § 84)
Gerekçeli karar hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Anayasa) tarafından ise alenî bir şekilde güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer verilen; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” şeklindeki düzenleme ile gerekçe, ilgilisi için bir hak olmanın yanı sıra bütün mahkemeler için de anayasal bir yükümlülük olarak öngörülmüştür. Ayrıca Anayasa’nın, Temel Haklar ve Ödevler kısmında yer alan “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36 ncı maddesine, 03.10.2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesiyle eklenen “adil yargılanma hakkı”nın da bir unsuru olarak kabul edilmekte (... Ataş, B. No: 2013/1235, 13.06.2013.) ve Anayasa Mahkemesi tarafından incelenen bireysel başvurulara konu edilebilmektedir. Gerekçeli karar hakkı, Türk hukuk sisteminde anayasal düzenlemeye ek olarak kanunî olarak da güvence altına alınmıştır. 5271 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi; “Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır." şeklinde emredici hüküm içermektedir.
Temel bir insan hakkı olan gerekçeli karar hakkı, gerek uluslararası gerek ulusal hukukî metinlerle güvence altına alınmış olup mahkeme kararlarında gerekçeye yer verilmemesi ya da yetersiz gerekçeye yer verilmesi durumlarında gerekçeli karar hakkının ihlâli gündeme gelecek ise de AİHM tarafından ifade edildiği üzere (... Kück/Almanya, B. No: 35968/97, 12.06.2003, §§ 46,47; Khamidov/Rusya, B. No: 72118/01, 15.11.2007, § 170.) yargılama bir bütündür ve olağan kanun yolları, yargılama sürecinin bir parçasıdır ve adil yargılanma hakkı, yargılamayı bir bütün olarak kapsar. Bu nedenle gerekçeli karar hakkının ihlâl edilip edilmediği, gerekçesizlik ya da kanunî gerekçeden yoksunluğun, bir bütün olarak yargılamayı adil olmaktan çıkarıp çıkarmadığına göre belirlenir. O hâlde, sonuca etki edecek mahiyetteki bir iddianın, derece mahkemeleri tarafından gerekçede tartışılmamış olması ya da bu konuda kanunî bir gerekçeye yer verilmemiş olması durumunda söz konusu usûlî eksikliğin Yargıtay tarafından temyiz incelemesi sırasında giderilmesi mümkündür. Zira gerekçe, bağımsız ve tarafsız bir yargılamanın zorunlu bir unsuru olup gerekçede temel hak ve hürriyetler, hukuksal bir metin düzleminde değerlendirilir.
Bu açıklamalar ışığında, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararında ayrıntılı bir gerekçeye yer verilmemiş ise de Gerekçe bölümünde yer alan paragraflarda, ilgili temyiz sebeplerine yönelik gerekçeli değerlendirme yapılarak söz konusu eksiklik Yargıtay tarafından giderilmiş olduğundan, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Sanık Müdafiinin Eksik İncelemeye, Sanığın Kasten Hareket Etmediğine ve Suç Vasfına Yönelen Temyiz İstemi
Sanığın Kocaeli 3. Sulh Ceza Hakimliğindeki sorgusunda, "bıçağı kendimi korumak amacıyla üzerime doğru gelen Fatih'e doğru salladım", Fatih Göğsünden yaralanmış olabilir" şeklindeki ikrar içeren savunması, kolluk tarafından düzenlenen 01.02.2021 tutanakta, sanığın maktulü belden yukarı gelecek şekilde, karnının yan tarafından bıçakladığına dair beyanı, temyiz dışı sanık ...'ın aşamalardaki beyanları, maktul hakkında düzenlenen ölü muayene ve otopsi tutanağında, göğüs solda bir adet, sol el bileği iç yüzde 2 adet birbirine paralel seyreden 3 cm'lik kesici delici alet yaralanmalarından, sol göğüsteki yaralanmanın ölüme sebebiyet verdiğine dair görüşü, sanığın yaralanmasının niteliğine ilişkin görüş içeren doktor raporları, görüntü inceleme tutanağı ve tanık Metin'in beyanları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, soruşturma ve kovuşturma aşamasında toplanan ve incelenen delillerin dosya içeriğini aydınlatabilecek yeterlilikte olması ve sanığın maktulu birden fazla kez bıçakla yaralaması suretiyle atılı kasten öldürme suçunu işlediğinin anlaşılması nedeniyle hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
C. Sanık Müdafiinin ve Katılan Vekilinin Haksız Tahrike ve Sanık Müdafiinin Meşru Savunmaya Yönelen Temyiz İstemleri
Görgüye dayalı tarafsız tanık ve olay yerini yakından gören bir kamera kaydı bulunmayan olayda, sanık hakkında düzenlenen doktor raporlarında, sol el bileğinde 4 cm'lik kesi, kafa oksipital bölgede 2 cm'lik kesi, dudakta abrazyon şeklindeki yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğuna dair görüş bildirilmesine, olay yeri inceleme raporunda da belirtildiği şekilde birden fazla bıçağın ele geçirilmesine ve tüm dosya kapsamına göre, "taraf anlatımları itibariyle ilk haksız hareketin kimden ileri geldiği tespit edilemediğinden bu durum katılan sanık ... lehine tahrik nedeni kabul edildiği" ne ilişkin mahkeme gerekçesinin, somut olaya ve toplanan delillere uygun düşmesi nedeniyle, uygulanan haksız tahrik indiriminde bir isabetsizlik görülmediğinden ve sanık hakkında ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespit edilemediği hallerde meşru savunma söz konusu olmayacağı anlaşılmakla hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
D. Katılan Vekilinin Takdiri İndirime Yönelen Temyiz İstemi
Mahkemece sanık hakkında kurulan hükümde, "...cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkiler de göz önüne alınarak..." şeklindeki gerekçeyle 5237 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdirî indirim nedeni uygulanmasına karar verildiği, Mahkemenin takdir yetkisinin cezanın bireysel caydırıcılığı fonksiyonu dikkate alınarak yerinde, yeterli ve kanunî bir gerekçeye dayandığı anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
E. Katılan Vekilinin Vekalet Ücretine Yönelen Temyiz İstemi
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14/1. maddesinin "Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısmın ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir." şeklindeki hükmü karşısında, kendisini vekille temsil ettiren katılan ... lehine, sanık aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen vekalet ücreti dışında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde (e) paragrafında açıklanan nedenle katılan vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 08.02.2022 tarihli ve 2022/218 Esas, 2022/235 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereği hüküm fıkrasına; “Katılan kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesince verilen hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre 10.250,00 TL maktu avukatlık ücretinin sanıktan alınarak katılan ...'ye ödenmesine,” ibaresinin eklenmesi suretiyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçirilen süre dikkate alınarak sanığın tahliye talebinin REDDİNE,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
01.02.2023 tarihinde karar verildi.