Her ne kadar sanık temyiz isteğinde, tehdit ve kasten yaralama suçlarının tek suç olarak değerlendirilip tek ceza verilmesi gerektiğini beyan etmiş ise de, eylemlerin ve bu eylemlerin yöneldiği mağdurların farklı olması nedeniyle, mahkemenin tehdit ve kasten yaralama suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurmasında da isabetsizlik görülmemiştir.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/29601
Karar Numarası: 2023/21
Karar Tarihi: 09.01.2023
Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
... Asliye Ceza Mahkemesinin 30.03.2016 tarihli ve 2015/549 Esas, 2016/173 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında tehdit suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi ile 29, 62 ve 51 inci maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın ertelenmesine,
Kasten yaralama suçundan ise, 5237 sayılı Kanunu’nun 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası ve üçüncü fıkrasının (e) bendi ile 35, 29, 62 ve 51 inci maddeleri uyarınca 2 ay 24 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın ertelenmesine, karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz istemi; atılı eylemler tarafından işlenmemiş olmasına rağmen mahkemece eksik kovuşturma neticesinde mahkumiyete karar verildiğine, tek suç olması nedeniyle tek ceza verilmesi gerekirken ayrı ayrı ceza verilmesinin hatalı olduğuna, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmediğine ve dosya kapsamında atılı suçları işlediğine dair somut delil bulunmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "dosyada toplanan deliller ışığında müşteki sanık savunmaları, müşteki ve tanık beyanları, adli raporlar, kolluk fezlekesi, uzmanlık raporu, kolluk tutanakları, olay yeri inceleme raporu, adli emanet ve nüfus kayıt örneği, adli sicil kaydı ile tüm dosya kapsamından; Müşteki sanık ...'in hakkında müşteki sanık ...'e karşı sabit olan 'kasten yaralamaya teşebbüs' ve 'silahla tehdit' suçlarını işlediği" kabul edilerek mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
A. Sanık Hakkında Tehdit Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Sanığın savunmasında mağdurları korkutmak amacıyla ateş açtığını ikrar etmesi, Jandarma ... Kriminal Daire Başkanlığı'nın 04.08.2015 tarihli uzmanlık raporuna göre sanığın sağ el, sol el ve yüz bölgesinden alınan svaplarda atış artığına rastlandığının belirtilmesi ve tanıkların da sanığın ateş ettiğini beyan etmesi karşısında, sanığın üzerine atılı tehdit suçunu işlediğinin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.
Her ne kadar sanık temyiz isteğinde, tehdit ve kasten yaralama suçlarının tek suç olarak değerlendirilip tek ceza verilmesi gerektiğini beyan etmiş ise de, eylemlerin ve bu eylemlerin yöneldiği mağdurların farklı olması nedeniyle, mahkemenin tehdit ve kasten yaralama suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurmasında da isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın adli sicil kaydının incelenmesinde, 19.07.2012 kesinleşme tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilamının bulunması karşısında, Mahkemece sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Ancak, mahkum olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmemesinin, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
B. Sanık Hakkında Kasten Yaralama Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Sanığın aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmemesi, tanık ...'un sanığın küreği mağdura doğru salladığını beyan etmesine rağmen diğer tanıklar ..., ... ve ...'ün ise sanığın elinde kürekle mağdur ...'un üzerine doğru gittiğini ancak sallamadığını beyan etmesi karşısında, bu tanıkların anlatımlarına neden itibar edilmediği açıklanıp tartışılmadan ve hangi anlatımın hangi nedenle üstün tutulduğu yöntemince açıklanmadan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
C. Sair Temyiz Sebepleri Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
A. Sanık Hakkında Tehdit Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle ... Asliye Ceza Mahkemesinin 30.03.2016 tarihli ve 2015/549 Esas, 2016/173 Karar sayılı kararında sanık ...'ın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasına; “5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B. Sanık Hakkında Kasten Yaralama Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle ... Asliye Ceza Mahkemesinin 30.03.2016 tarihli ve 2015/549 Esas, 2016/173 Karar sayılı kararına yönelik sanık ...'ın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
09.01.2023 tarihinde karar verildi.