Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 7.11.2006-227/228 sayılı kararında açıklandığı üzere; yargılama yöntemine veya cezalandırmaya ilişkin hükmün belirli biçimde takdir edilmesinden kaynaklanan değerlendirme hataları "hukuki yanılgı" oluşturmakta iken; isim, yaş ve hesap hataları, yargı kararlarında "maddi yanılgı" veya ''yazım hatası" diye isimlendirilen beşeri hatalardır. Hukuki yanılgılar, ancak başka bir mercii tarafından ve yasa yolu başvurusuyla açılan bir tali muhakeme ile giderilebilir. Yargı kararlarındaki maddi yanılgıların düzeltilmesi ise herhangi bir yöntem ve zamanla sınırlı değildir. Bu yanılgılar, bizzat bu hatayı yapan mercii tarafından, kendiliğinden veya bir yasa yolu başvurusu üzerine verilen bir karardaki uyarı üzerine düzeltilebilir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/15684
Karar Numarası: 2022/26448
Karar Tarihi: 29.12.2022
KARAR
Tehdit suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1.cümle ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ...Sulh Ceza Mahkemesinin 09/05/2012 tarihli ve 2011/96 esas, 2012/145 sayılı kararının 13/06/2012 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 08/01/2015 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1.cümle ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ...Asliye Ceza Mahkemesinin 29/06/2021 tarihli ve 2021/92 esas, 2021/255 sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 09/11/2022 gün ve 2022/126490 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanık hakkında, olay tarihinde müştekiye karşı kasten yaralama ve tehdit eylemlerinde bulunduğundan bahisle, ...Cumhuriyet Başsavcılığının 31/03/2011 tarihli iddianamesi ile kamu davası açılmasını müteakip, mahkemesince yapılan yargılama sonunda, sanığın her iki suçtan mahkumiyetine karar verilmiş ise de;
Benzer bir olay sebebiyle, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 19/04/2016 tarihli ve 2014/1943 esas, 2016/7638 karar sayılı ilamında da, "...Sanığın, mağdur olan eşinin kendisini aldatması nedeniyle eve gelmesini istemediği, buna rağmen mağdurun eve gelmesi üzerine tartıştıkları, mağdur eşinin, kendisine tokat attığı ve sinkaflı sözler ile hakaret ettiği, sanığın da mağdurun koluna elindeki odunla vurarak yaraladığı, ardından mutfağa giderek emanette kayıtlı olan bıçağı alıp, yaralamak amacıyla savurması üzerine mağdurun karın bölgesinin çizildiği, yaralama kastını ortaya koymaya yönelik olarak sanığın mağdura söylediği "seni öldürürüm" şeklindeki sözlerin tehdit suçunu oluşturmadığının anlaşılması karşısında, silahla yaralama suçundan cezalandırılması ile yetinilmesi yerine silahla tehdit suçundan da mahkumiyetine karar verilmesi,...BOZULMASINA..." şeklinde belirtildiği üzere, somut olayda, sanığın olay tarihinde eşi olan müşteki ile aralarında çıkan tartışma esnasında, müştekinin saçını tutması üzerine, müştekinin elektrik süpürgesinin metal kısmıyla sanığa vurduğu, ayrıca müştekiye yönelik, "senin sülaleni kazırım, öldürürüm" şeklinde sarf ettiği sözlerin, yaralama kastını ortaya koymaya yönelik olması dolayısıyla, sanığın ayrıca tehdit suçundan da cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 7.11.2006-227/228 sayılı kararında açıklandığı üzere; yargılama yöntemine veya cezalandırmaya ilişkin hükmün belirli biçimde takdir edilmesinden kaynaklanan değerlendirme hataları "hukuki yanılgı" oluşturmakta iken; isim, yaş ve hesap hataları, yargı kararlarında "maddi yanılgı" veya ''yazım hatası" diye isimlendirilen beşeri hatalardır. Hukuki yanılgılar, ancak başka bir mercii tarafından ve yasa yolu başvurusuyla açılan bir tali muhakeme ile giderilebilir. Yargı kararlarındaki maddi yanılgıların düzeltilmesi ise herhangi bir yöntem ve zamanla sınırlı değildir. Bu yanılgılar, bizzat bu hatayı yapan mercii tarafından, kendiliğinden veya bir yasa yolu başvurusu üzerine verilen bir karardaki uyarı üzerine düzeltilebilir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; Sanığın mağduru tehdit ettiği iddiasıyla açılan davada, mahkemece yapılan yargılama sonucunda tüm deliller toplanıp, mağdurun iddiası ve sanık savunması bir bütün halinde değerlendirilip delil tartışması yapılarak sanığın mağdura "senin sülaleni kazırım,seni öldürürüm" diyerek tehdit ettiğinin sübut bulduğu gerekçesiyle mahkumiyet kararı verildiği; delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kanun yararına bozma isteminin delil takdirine ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 29/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.