B. Düşme Kararı Verilemeyeceğine ilişkin Temyiz Sebebi ile Sair Hususlar Yönünden
Sanığın savunmasında, mağduru tehdit edip etmediğini hatırlamadığını belirtmesine ve sanığın abisi olan ...'nin soruşturmada, sanık tarafından tehdit içeren bir söz söylenmediğine dair anlatımda bulunmasına karşın, mağdurun kovuşturma aşamasında "Sanık, evini, adresini biliyorum, çalıştığın yeri biliyorum dedi. İddianamede geçtiği şekilde seni ailenin yanından alırım, yakarım demedi, karakol beyanımda da öyle bir şey söylemedim." şeklindeki beyanı, tanık ...'nun, mağdurun yanında olduğu sırada telefonun sesini açması üzerine telefondaki erkek şahsın "Evini biliyorum, sizi evinizden alacağım, a..koyacağım, seni g...sinkaf edeceğim." dediğine ilişkin anlatımı karşısında, öncelikle ...'nin tanık sıfatıyla dinlenilmesi ve sonucuna göre tüm beyanlar arasında oluşan çelişkinin giderilmesi, giderilemediği takdirde hangi beyana hangi nedenle itibar edildiği de açıklanıp tartışılarak hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden ve “Seni ailenin yanından alırım, yakarım.” biçimindeki sözlerin, takibi şikayete bağlı olmayan 5237 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen tehdit suçu kapsamında kaldığı dikkate alınmaksızın, hatalı değerlendirme ve eksik incelemeyle düşme kararı verilmesi,
Nedeniyle bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/27560
Karar Numarası: 2023/636
Karar Tarihi: 25.01.2023
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun'un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun'un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
... Asliye Ceza Mahkemesinin 11.02.2013 tarih, 2015/613 Esas, 2016/165 sayılı kararı ile sanık hakkında tehdit suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrası ile 131 inci maddesi ve 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca düşme kararı verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteğinin; iddia edilen sözlerin 5237 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında takibi şikayete bağlı olmayan tehdit niteliğinde olması nedeniyle düşme kararı verilemeyeceğine ve olayın tek delili niteliğinde olan ...'nun mutlaka tanık sıfatıyla dinlenmesi gerektiğine, vesaire ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
Somut olay öncesinde sanığın ağabeyinin kullanmış olduğu motorsiklet ile mağdurun kullandığı vinçin çarpışması sonucu kaza meydana geldiği, olay günü sanığın, mağdura telefon edip "Mahkemede ifadeni değiştireceksin, değiştirmezsen evini biliyorum gelip seni ailenin yanından alıp yakarım." dediğinden bahisle 5237 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca cezalandırılması istemiyle tehdit suçundan açılan kamu davasına ilişkin, Mahkemece "Seni ailenin yanından alırım, yakarım." şeklindeki ifadenin, sair tehdit kabul edilmesi sonucunda mağdurun şikayetten vazgeçmesine dayanılarak düşme hükmü kurulduğu anlaşılmıştır.
GEREKÇE
A. ...'nun Duruşmada Tanık Sıfatıyla Dinlenilmemesi Yönünden
Soruşturma aşamasında, bilgi sahibi olarak beyanı alınan ...'nun anlatımı dışında, sanığın abisi olan ...'nin de somut olay yönünden beyanda bulunduğu anlaşılmakla, ...'nun beyanın olayın tek delili niteliğinde olmadığı, tanık sıfatıyla dinlenmesi amacıyla davetiye çıkarıldığı ve mağdurun duruşmada, tanık ...'nun yurtdışında çalışması nedeniyle gelme ihtimali olmadığını belirtmesi üzerine Mahkemece, bu tanığın dinlenmesinden vazgeçilerek soruşturma aşamasındaki beyanı ile yetinilmesine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Düşme Kararı Verilemeyeceğine ilişkin Temyiz Sebebi ile Sair Hususlar Yönünden
Sanığın savunmasında, mağduru tehdit edip etmediğini hatırlamadığını belirtmesine ve sanığın abisi olan ...'nin soruşturmada, sanık tarafından tehdit içeren bir söz söylenmediğine dair anlatımda bulunmasına karşın, mağdurun kovuşturma aşamasında "Sanık, evini, adresini biliyorum, çalıştığın yeri biliyorum dedi. İddianamede geçtiği şekilde seni ailenin yanından alırım, yakarım demedi, karakol beyanımda da öyle bir şey söylemedim." şeklindeki beyanı, tanık ...'nun, mağdurun yanında olduğu sırada telefonun sesini açması üzerine telefondaki erkek şahsın "Evini biliyorum, sizi evinizden alacağım, a..koyacağım, seni g...sinkaf edeceğim." dediğine ilişkin anlatımı karşısında, öncelikle ...'nin tanık sıfatıyla dinlenilmesi ve sonucuna göre tüm beyanlar arasında oluşan çelişkinin giderilmesi, giderilemediği takdirde hangi beyana hangi nedenle itibar edildiği de açıklanıp tartışılarak hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden ve “Seni ailenin yanından alırım, yakarım.” biçimindeki sözlerin, takibi şikayete bağlı olmayan 5237 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen tehdit suçu kapsamında kaldığı dikkate alınmaksızın, hatalı değerlendirme ve eksik incelemeyle düşme kararı verilmesi,
Nedeniyle bozmayı gerektirmiştir.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenle Mahkemenin kararına yönelik O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
25.01.2023 tarihinde karar verildi.