YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Sanığın kolluğun kimlik ibrazı istemesinin üzerine kendisini başkası olarak tanıttığı ancak sonrasında kendi kimliğini beyan ettiği olayda "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatinin oluşacağı hk.

Karar Özeti

Somut olayda, ihbar üzerine durdurulan araçtaki sanığa kimlik belgesi sorulduğu, sanığın kendisini ... ... olarak tanıttığı ve bir kimlik belgesi ibraz ettiği, ancak sonrasında sanığın ... kimliğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı kanunun 268 ... maddesinde düzenlenen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunun unsurları oluşmadığı gibi kolluk görevlilerine beyan edilen kimlik bilgilerine göre bir belgenin düzenlenmemesi nedeniyle 5237 sayılı kanunun 206 ıncı maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun da oluşmadığı, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğu, bunun da aynı maddeye göre idari yaptırımı gerektirdiği, ancak anılan Yasanın 20 ... maddesinin ikinci fıkrasının c bendi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, kabahat tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşılmıştır.

Karar

YARGITAY

 

8. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2020/18996

 

Karar Numarası: 2023/972

 

Karar Tarihi: 01.03.2023

 

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 ... maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 ... maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

 

I. HUKUKÎ SÜREÇ

 

1. Sanık hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 02.03.2016 tarihli iddianamesi ile iftira suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 268 ... maddesinin birinci maddesi atfı ile 267 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 ... maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile dava açılmıştır.

 

2. İzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.05.2016 tarihli kararı ile iftira suçundan sanık hakkında, 5237 sayılı Kanun'un 268 ... maddesinin atfı ile 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 ... maddesi ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve hapis cezasının 58 ... maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.

 

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

 

Sanığın temyiz istemi bir nedene dayanmamaktadır.

 

III. OLAY VE OLGULAR

 

1. Dosya içinde bulunan 07.08.2015 tarihli yakalama, üst arama ve muhafaza alma tutanağı içeriğine göre, hakkında üç ayrı yakalama kararı olan ...'ın bulunduğu yer ve eşgali bildirilerek yakalanması hususunun anons edilmesi üzerine, kolluk güçlerinin ilgili yere gittikleri ve iş yerinde bulunan şahsa kimlik soruldukları, kendilerine, ... ... adına düzenlenmiş bir kimlik ibraz ettiği, belge üzerindeki resim ile benzememesi nedeniyle tekrar sorulduğunda, şahsın kaçmaya başladığı ve takiple yakalandığı, akabinde ismini ... olarak bildirdiği anlaşılmıştır.

 

2. ... savunmasında, hakkında yakalama kararları olduğu için ... kimliğini polise bildirmediğini belirtmiştir.

 

3. Sanık olayla ilgili hazırlanan resmi tutanakları ... adıyla ... olarak imzalamıştır.

 

IV. GEREKÇE

 

5237 sayılı TCK'nın 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde 5237 sayılı kanunun 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, bir resmi belge düzenlenmemiş olması halinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati oluşur.

 

Somut olayda, ihbar üzerine durdurulan araçtaki sanığa kimlik belgesi sorulduğu, sanığın kendisini ... ... olarak tanıttığı ve bir kimlik belgesi ibraz ettiği, ancak sonrasında sanığın ... kimliğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı kanunun 268 ... maddesinde düzenlenen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunun unsurları oluşmadığı gibi kolluk görevlilerine beyan edilen kimlik bilgilerine göre bir belgenin düzenlenmemesi nedeniyle 5237 sayılı kanunun 206 ıncı maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun da oluşmadığı, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğu, bunun da aynı maddeye göre idari yaptırımı gerektirdiği, ancak anılan Yasanın 20 ... maddesinin ikinci fıkrasının c bendi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, kabahat tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşılmıştır.

 

V. KARAR

 

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin,11.05.2015 tarihli ve 2016/206 Esas, 2016/424 Karar sayılı kararına kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 ... maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında 5326 sayılı Kanunun 20 ... maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi ve aynı Kanunun 20 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

 

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.03.2023 tarihinde karar verildi.


Bu sayfa 116 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor