Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.12.2018 tarihli, 2016/20-1453 esas ve 2018/604 sayılı kararında da belirtildiği üzere; 2559 sayılı PVSK’nın 4/A maddesinde polise, kişileri ve araçları tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması hâlinde durdurma ve yoklama biçiminde üstlerinde kontrol yapma yetkileri tanındığı, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 27. maddesinde bu yetkinin kullanılması için "umma" derecesinde makul şüphe arandığı, kolluk görevlisinin tecrübesine dayanarak, izlediği davranışlarından, o kişinin bir suç işleyeceği veya işlediği hususunda kanaat elde etmesi veya kişinin silâhlı olduğu ve hâlen tehlike yarattığı kanaatine varması durumunda kişiyi durdurup yoklama biçiminde kontrol yapabileceği belirtildiğinden, somut olayımızda şüphe üzerine durdurulan sanığın, elle kabaca icra edilen yoklama biçiminde kontrol olarak kaba üst aramasının yapılması için ayrıca bir arama kararı ya da yazılı arama emri alınmasına gerek bulunmadığı, dolayısıyla suçun konusunu oluşturan bıçağın ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşılmakla, sanığın, yasal unsurları itibariyle oluşan suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/4257
Karar Numarası: 2023/702
Karar Tarihi: 22.02.2023
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 ... maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 ... maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, 2015/13006 Esas sayılı iddianamesi ile sanığın, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un (6136 sayılı Kanun) 15 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması talep olunmuştur.
2. Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.03.2016 tarihli, 2015/778 E. 2016/231 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5271 sayılı Kanunun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi gereğince beraat kararı verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Cumhuriyet Savcısının Temyiz talebi
Arama kararı olmaksızın, şüphe üzerine durdurulan sanığın kaba üst aramasının yapılması hukuka uygun olduğundan, eylemi sabit olan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanığın üzerinde 6136 sayılı kanun kapsamında taşınması yasak olan bıçak bulundurmak suretiyle atılı suçu işlediği iddiasına ilişkindir.
2. Şüphe üzerine durdurulan sanığın yapılan kaba üst araması sonucu bel kısmında kabarıklık olduğu fark edilip sorulduğunda, suça konu bıçağı rızası ile teslim ettiğine dair yakalama tutanağı dosyada mevcuttur
3. Adli emanette kayıtlı suça konu 1 adet siyah renkli metal sap kısmı 11.5 cm açma kapama pimli namlu kısmı 9 cm olan bıçağın, sustalı çakı niteliğinde olup, 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak nitelikte olduğuna dair rapor
4.Sanık savunmasında, "Fırında çalıştığı için gece yolda yürürken bir şey olursa diye tedbir amaçlı yanına bıçak aldığını, olay günü parkta kimlik sorgusu yapan polisler üzerinde bir şey var mı diye sorduklarını, kendisinin de bıçağı çıkarıp rızasıyla teslim ettiğini " beyan etmiştir
IV. GEREKÇE
1. Oluşa ve dosya kapsamına göre, olay günü şüphe üzerine durdurulan sanığın yapılan kaba üst araması üzerine belinde kabarıklık olduğunun fark edildiği ve kendisine üzerinde suç unsuru bulunup bulunmadığı sorulduğunda, uzmanlık raporu ile 6136 sayılı Kanun kapsamında taşınması yasak nitelikte olduğu belirlenen sustalı çakıyı rızası ile teslim ettiği ve suça konu bıçağın bu şekilde muhafaza altına alındığı olayda,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.12.2018 tarihli, 2016/20-1453 esas ve 2018/604 sayılı kararında da belirtildiği üzere; 2559 sayılı PVSK’nın 4/A maddesinde polise, kişileri ve araçları tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması hâlinde durdurma ve yoklama biçiminde üstlerinde kontrol yapma yetkileri tanındığı, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 27. maddesinde bu yetkinin kullanılması için "umma" derecesinde makul şüphe arandığı, kolluk görevlisinin tecrübesine dayanarak, izlediği davranışlarından, o kişinin bir suç işleyeceği veya işlediği hususunda kanaat elde etmesi veya kişinin silâhlı olduğu ve hâlen tehlike yarattığı kanaatine varması durumunda kişiyi durdurup yoklama biçiminde kontrol yapabileceği belirtildiğinden, somut olayımızda şüphe üzerine durudurlan sanığın, elle kabaca icra edilen yoklama biçiminde kontrol olarak kaba üst aramasının yapılması için ayrıca bir arama kararı ya da yazılı arama emri alınmasına gerek bulunmadığı, dolayısıyla suçun konusunu oluşturan bıçağın ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşılmakla, sanığın, yasal unsurları itibariyle olaşan suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.
2. Anayasa Mahkemesi’nin, 02.08.2022 ... ve 31911 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 21.04.2022 ... ve 2020/87 esas, 2022/44 sayılı kararı ile; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer ... “”...kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış…” ibaresinin “...seri muhakeme usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması ve yargılama konusu suçun seri yargılama usulüne tabi olması karşısında; sanık hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesinde düzenlenen Seri Yargılama Usulünün uygulanabilmesi için yerel mahkemece dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdii edilmesinde zorunluluk bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.03.2016 tarihli, 2015/778 E. 2016/231 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısısnın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 ... maddesi gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.02.2023 tarihinde karar verildi.