YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İftira suçunun oluşabilmesi için failin, hukuka aykırı fiil isnat ettiği kişinin bu fiili işlemediğini bilmesi gerektiği hk.

Karar Özeti

Öte yandan iftira suçunun oluşabilmesi için, iftira suçu failin, hukuka aykırı fiil isnat ettiği kişinin bu fiili işlemediğini bilmesi gerekmektedir. Bu açıdan, iftira suçu ancak doğrudan kastla işlenebilir. Ancak bu suçun oluşabilmesi için, doğrudan kast ... başına yeterli olmayıp; ayrıca failin hukuka aykırı fiil isnat ettiği kimse hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir müeyyideye maruz kalmasını sağlamak amacıyla hareket etmesi gerekir. Bu nedenle, iftira suçu açısından failin kastın ötesinde belirtilen amacın varlığı, bir başka deyişle ... kastının bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla; failin, belirli olay veya olgulardan yola çıkarak, isnat ettiği fiilin mağdur tarafından işlendiği inancı ve şüphesi ile ihbarda bulunması halinde iftira suçunun unsurları oluşmayacaktır.

Karar

YARGITAY

 

8. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2020/18306

 

Karar Numarası: 2023/235

 

Karar Tarihi: 26.01.2023

 

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 ... maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 ... maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

 

I. HUKUKÎ SÜREÇ

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 19.05.2015 tarihli iddianamesiyle iftira suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 267 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle dava açılmıştır.

 

Ankara 32. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2016 tarihli kararı ile sanık hakkında iftira suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 267 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 62 ... maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

 

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

 

Sanık müdafiinin temyiz isteği, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğuna ve beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.

 

III. OLAY VE OLGULAR

 

1. Dava konusu olay, sanığın eski eşi olan katılan hakkında kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek ve yaymak suçundan yaptığı suç duyurusuna istinaden açılan ve beraat kararı verilen olay ile ilgili ... deliller elde ettiği iddiasıyla katılan hakkında yeniden, e-devlet hesabına kendisinin bilgisi dışında farklı tarihlerde girdiği iddiasıyla, işlemediğini bildiği bir eylem ile ilgili ikinci kez suç duyurusunda bulunup, bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme ve orada kalma suçundan soruşturma açılmasını sağlayarak, iftira suçunu işlediği iddiasına ilişkindir.

 

2. Sanığın, katılan ... hakkında ilk şikayeti neticesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 12.11.2013 tarihli iddianamesiyle kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak suçundan Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin (e) bendi uyarınca dosyamız katılanı hakkında beraat kararı verildiği, beraat kararının Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin 2014/18630 Esas, 2015/2125 Karar sayılı ilamı ile onanarak 09.02.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

 

3. Sanığın katılan hakkında ikinci kez yaptığı şikayeti sonrası Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, itiraz üzerine kararın kaldırıldığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden 19.11.2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği ve bu karara karşı yapılan itirazın Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği'nin 2015/389 D.İş sayılı kararı ile reddi sonrası kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

 

IV. GEREKÇE

 

1.Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2016/16-193 Esas, 2019/351 Karar, 30.04.2019 tarihli kararında da belirtildiği üzere; iftira suçu, failin, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesidir. İftira suçunun konusu hukuka aykırı fiil oluşturur. Bu fiilin suç oluşturması şart değildir. Disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan fiiller de iftira suçunun konusunu oluşturabilir. Hukuka aykırı bir eylemin gerçekleştirildiğine yönelik isnat yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle yapılabileceği gibi basın ve yayın aracılığıyla da yapılabilir.

 

Öte yandan iftira suçunun oluşabilmesi için, iftira suçu failin, hukuka aykırı fiil isnat ettiği kişinin bu fiili işlemediğini bilmesi gerekmektedir. Bu açıdan, iftira suçu ancak doğrudan kastla işlenebilir. Ancak bu suçun oluşabilmesi için, doğrudan kast ... başına yeterli olmayıp; ayrıca failin hukuka aykırı fiil isnat ettiği kimse hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir müeyyideye maruz kalmasını sağlamak amacıyla hareket etmesi gerekir. Bu nedenle, iftira suçu açısından failin kastın ötesinde belirtilen amacın varlığı, bir başka deyişle ... kastının bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla; failin, belirli olay veya olgulardan yola çıkarak, isnat ettiği fiilin mağdur tarafından işlendiği inancı ve şüphesi ile ihbarda bulunması halinde iftira suçunun unsurları oluşmayacaktır.

 

Bu açıklamalar ışığında; sanık ...'nin, katılan ... hakkında ilk başvurusunda katılanın aralarında Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2013/175 Esas, 2014/40 Karar sayılı davasında devam eden kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit davasına ilişkin davaya, katılanın bilgisinin olmadığını düşündüğü, kendisi hakkında zimmet suçundan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/457 Esas, 2011/656 Karar sayılı davasındaki bilgileri sunması nedeniyle, katılan ...'nun bu bilgileri e-devlet hesabına girmek suretiyle ele geçirdiği zannıyla suç duyurusunda bulunduğu, suç duyurusu neticesinde ...'nun suçu işlediğinin sabit olmadığına dayanılarak 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verildiği, bu karar henüz Yargıtay ilamı ile onanmadan, sanığın somut tarihler belirtmek suretiyle, katılan ... hakkında e-devlet hesabına girdiği iddiasıyla şikayetçi olduğu anlaşılan olayda, sanığın katılanın işlemediğini bildiği bir fiil veya idari bir yaptırım uygulanmasını sağladığına dair hukuka aykırılık öğesinin bulunmadığı, aşamalarda alınan ve aksine delil bulunmayan savunmalarında da iftira atma gibi bir düşüncesi olmadığını beyan ettiği, iftira ... kastıyla hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil de bulunmadığı da gözetildiğinden sanığın üzerine atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

 

2. Mahkemece 5237 sayılı Kanun'un 267 nci maddesinin ikinci fıkrasının uygulanmasına ilişkin yapılan incelemede; 5237 sayılı Kanun'un 267 nci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen maddi ... ve delil uydurmak suretiyle iftira suçunun oluşabilmesi için fail, soyut olarak bir suç ya da idari yaptırım gerektiren fiil isnadında bulunmamakta, bu isnadın inandırıcı olabilmesi için maddi ... ve delil de hazırlamaktadır. Daha önceden var olan maddi ... ve delil sunulması ya da iftira eyleminden sonra isnadın ispatı amacıyla sonradan uydurulması halinde suçun nitelikli şekli gerçekleşmez. Maddi ... ve delilin şikayet dilekçesi veya ihbarla birlikte uydurularak bildirilmesi halinde bu fıkrada tanımlanan nitelikli suç oluşur.

 

Dava konusu olayda, 5237 sayılı Kanun'un 267 nci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında sanığın hangi maddi ... ve delilleri uydurarak iftira suçunu işlediği, denetime olanak verecek biçimde gösterilip tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle ilgili madde gereğince sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesi,

 

3. Suç tarihinin sanığın mağdur hakkında yaptığı ikinci suç duyurusunun tarihi olan 02.06.2014 tarihi yerine 2015 yılı olarak yazılması nedenleriyle sanık hakkında kurulan hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.

 

V. KARAR

 

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara 32. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.04.2016 tarihli ve 2016/75 Esas, 2016/318 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 ... maddesi gereği, Tebliğnameye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

 

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.01.2023 tarihinde karar verildi.


Bu sayfa 133 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor