TCK'nın 212. maddesindeki hüküm nedeniyle aynı Kanun'un 247. maddesinin 2. fıkrasında bileşik suç olarak düzenlenen nitelikli zimmet suçunun işlenmesi sırasında sahte evrak düzenlenmiş olması halinde ayrıca bu suçtan hüküm kurulması gerektiği, bileşik suç hükümlerinin uygulanabileceği bu hale dair sahtecilik suçuna ilişkin olarak özel gerçek içtima kuralına yer verildiği, bu suç dışında gerçek içtima hükümlerinin uygulanmasının olanaklı olmadığı gibi ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/11/2017 tarihli, 2017/866 Esas ve 2017/466 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; 5237 sayılı TCK'nın 205. maddesindeki "resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek" suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılamaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerektiği, bununla birlikte belgenin başkaca aslı veya suretinin bulunduğu hallerde de, hak sahibinin o belgeden yararlanma olanağının ortadan kaldırıldığından söz edilemeyeceği için TCK’nın 205. maddesinde tanımlanan suçun unsurlarının da oluşmayacağı, dava konusu somut olayda ise sanığın dosyaları saklama amacının gereği için mahalline göndermediği dosyalardaki bu eksikliğin farkedilmesini ve işlemiş olduğu suçun ortaya çıkarılmasını engellemek olduğu ve UYAP kayıtlarından bahse konu dosyaların görülebileceği de nazara alındığında sanık hakkında TCK'nın 205. maddesinde düzenlenen resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın bu suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2018/4752
Karar Numarası: 2022/11099
Karar Tarihi: 27.09.2022
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Katılan ... ve suçtan zarar görenler ile katılanlar ... ve ...'nin sanıklara isnat edilen zimmet, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ve resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçlarından, katılan Hazinenin ise kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ile resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçlarından doğrudan zarar görmedikleri ve usulsüz olarak verilen katılma kararlarının da hükümleri temyiz yetkisi vermeyeceği, bu itibarla bahse konu suçlardan verilen hükümleri temyiz etme haklarının bulunmadığı gözetilerek, bu hükümlere yönelik vekillerinin temyiz istemlerinin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, incelemenin katılan ... vekilinin sanıklar hakkında kurulan beraat hükümlerine ve müdafin sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık ... hakkında resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek, sanık ... hakkında ise kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık ... hakkında zincirleme basit zimmet ve resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre zimmet suçu yönünden yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihlerinde Sinanpaşa Adliyesi Hukuk Mahkemeleri mübaşiri olarak görev yapan sanığın, yaklaşık 3 yıllık dönem içerisinde Sinanpaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin derdest 21 adet dava dosyasında bilirkişi, tercüme, tebligat ve sair işlemler için mahkeme yazı işleri müdürünce reddiyat makbuzu ile çıkışları yapılarak zabıt katibi ...'a teslim edilen ve ... tarafından da PTT aracılığı ile mahalline gönderilmek üzere sanığa verilen dosyaları tebligat masraflarını zimmetine geçirmek maksadıyla göndermediği, bu durumun fark edilmemesi için de dosyaları adliye içerisinde ve kendi evinde belirli yerlere sakladığı, bu suretle de toplamda 6.341,50 TL'yi uhdesinde tutarak zincirleme biçimde zimmet ve resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçlarını işlediği iddia ve kabul edilen somut olayda; Mübaşirlerin parasal konulara ilişkin hukuki statülerini düzenleyen ve suç tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 16/1. maddesindeki "Tutanak yazıcıları, mübaşirler bir muamelenin yapılması için ödenmesi gerekli harç ve masrafları iş sahiplerinden alamazlar", 17. maddesindeki "Harç ve yargılama masraflarının tahsili işi kendisine verilmiş olan kalem şefi (yazı işleri müdürü) veya muavini vazife sebebiyle yerlerinden ayrıldıkları zaman iş sahiplerinin beklememesi için tedbir alırlar, bu tedbirleri reis veya hakimin tasvibine arz ederler" ve 33. maddesindeki "Keşif ve tatbikat mahallinde şahit dinleme gibi mahkeme dışında yapılacak muameleler için iş sahibi tarafından evvelce yatırılmış olan ücret, zabıt katibi tarafından vaktinde vezneden veya Kalem Şefi veya Muavininden avans olarak alınır ve muamelenin yapılması sonunda hakimin izni ile müstehliklerine verilir. Parayı alanları imzaları, taalluk ettiği evrak altına alınır. Avans olarak alınan paranın mahsubu yapıldıktan sonra geriye bir miktar para kalırsa o parayı zabıt katibi vezneye yatırır; vezne bulunmayan yerlerde Kalem Şefi veya Muavinine verir. Bu memurlar artan veya kendilerine verilen parayı sahiplerine reddiyat makbuzu mukabilinde geri verirler. Bu işlerin yapılmamasından veya geciktirilmesinden zabıt katibi ve Kalem Şefi ve Muavini mesuldür" biçimindeki düzenlemelerle, daha sonra yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği ile Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelikte yer alan hükümler dikkate alındığında, Sinanpaşa Adliyesinde Hukuk Mahkemeleri mübaşiri olarak görev yapan sanığın, tebligat, bilirkişi, tercüme ve sair yargılama masrafları olarak yazı işleri müdürü ve zabıt katibi tarafından PTT kanalı ile ilgili yerlere göndermesi için kendisine verilen paraların posta idaresine teslimi hususunda görevlendirilmesinin yasal olarak mümkün olmaması karşısında, suça konu paraların kendisine görevi nedeniyle tevdi edilmiş sayılamayacağı ve bu nedenle sabit görülen eylemlerinde zimmet suçunun yasal unsurlarının oluşmayıp, hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma suçu niteliğinde olduğu gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu sanık hakkında zincirleme basit zimmet suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
TCK'nın 212. maddesindeki hüküm nedeniyle aynı Kanun'un 247. maddesinin 2. fıkrasında bileşik suç olarak düzenlenen nitelikli zimmet suçunun işlenmesi sırasında sahte evrak düzenlenmiş olması halinde ayrıca bu suçtan hüküm kurulması gerektiği, bileşik suç hükümlerinin uygulanabileceği bu hale dair sahtecilik suçuna ilişkin olarak özel gerçek içtima kuralına yer verildiği, bu suç dışında gerçek içtima hükümlerinin uygulanmasının olanaklı olmadığı gibi ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/11/2017 tarihli, 2017/866 Esas ve 2017/466 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; 5237 sayılı TCK'nın 205. maddesindeki "resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek" suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılamaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerektiği, bununla birlikte belgenin başkaca aslı veya suretinin bulunduğu hallerde de, hak sahibinin o belgeden yararlanma olanağının ortadan kaldırıldığından söz edilemeyeceği için TCK’nın 205. maddesinde tanımlanan suçun unsurlarının da oluşmayacağı, dava konusu somut olayda ise sanığın dosyaları saklama amacının gereği için mahalline göndermediği dosyalardaki bu eksikliğin farkedilmesini ve işlemiş olduğu suçun ortaya çıkarılmasını engellemek olduğu ve UYAP kayıtlarından bahse konu dosyaların görülebileceği de nazara alındığında sanık hakkında TCK'nın 205. maddesinde düzenlenen resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın bu suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
TCK'nın 247/1, 43/1-2, 248/2 ve 62. maddelerinin bu sıra dahilinde uygulanması gerektiği nazara alınmadan yazılı şekilde uygulama yapılarak TCK'nın 61. maddesine aykırı davranılması,
Zimmet miktarının sanık tarafından mal edinilen 6.341,50 TL olduğu, faizin zimmet tutarına ilave edilemeyeceği, Dairemiz uygulamalarına ve günün ekonomik koşullarına göre bu miktarın değer azlığı sınırında kaldığı halde zimmete konu miktara faiz eklemek suretiyle 7.050 TL'nin zimmete geçirildiği kabul edilerek sanık hakkında TCK'nın 249. maddesinin uygulanmaması suretiyle fazla ceza tayini,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının Resmi Gazete'nin 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nın 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 27/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.