Sanık hakkında icbar suretiyle irtikap suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Dairemizin 03/03/2014 tarihli ve 2012/15098 Esas, 2014/2200 Karar sayılı ilamında sair temyiz itirazları reddedilmiş ise de; Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de kabul gören 24/01/1983 tarihli ve 8-486/6 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, bozma ilamına konu hüküm ya da hükümlerle ilgili olarak açıkça onama kararı verilmedikçe sair temyiz itirazlarının reddedilmesinin kesin ve mutlak bir bağlayıcılığının bulunmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarihli ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmamasının gerektiği, katılanın aşamalardaki beyanları ve olayın oluş şekline göre somut olayda sanığın öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere yasanın öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan bir davranışının bulunmadığı, diğer yandan sanık hakkında alınan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla izleme kararlarının "rüşvet" suçundan verildiği ancak icbar suretiyle irtikap suçundan mahkumiyet hükmü tesis edildiği anlaşılmakla, verilen mahkeme kararlarına istinaden gerçekleştirilen iletişim tespitlerinin ve teknik araçlarla izleme kayıtlarının delil olarak değerlendirilemeyeceği, hukuka aykırı nitelikteki bu deliller dışlanmak suretiyle dosya kapsamındaki diğer delillerin nazara alınması gerektiği de gözetilerek, sanığın gerçekleştirdiği kabul edilen eylemlere ilişkin delillerin nelerden ibaret olduğu denetime imkan verecek şekilde karar yerinde tartışılıp değerlendirilerek suç vasfının ve hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yetersiz gerekçe ve yanılgılı değerlendirmeler sonucu yazılı şekilde uygulama yapılması,
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/1791
Karar Numarası: 2022/11704
Karar Tarihi: 05.10.2022
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında verilen düşürülme hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Kamu davasının zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca düşmesi yerine düşürülmesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu cihet yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan "düşürülmesine" ibaresinin "düşmesine" şeklinde değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Sanık hakkında icbar suretiyle irtikap suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Dairemizin 03/03/2014 tarihli ve 2012/15098 Esas, 2014/2200 Karar sayılı ilamında sair temyiz itirazları reddedilmiş ise de; Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de kabul gören 24/01/1983 tarihli ve 8-486/6 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, bozma ilamına konu hüküm ya da hükümlerle ilgili olarak açıkça onama kararı verilmedikçe sair temyiz itirazlarının reddedilmesinin kesin ve mutlak bir bağlayıcılığının bulunmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarihli ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmamasının gerektiği, katılanın aşamalardaki beyanları ve olayın oluş şekline göre somut olayda sanığın öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere yasanın öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan bir davranışının bulunmadığı, diğer yandan sanık hakkında alınan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla izleme kararlarının "rüşvet" suçundan verildiği ancak icbar suretiyle irtikap suçundan mahkumiyet hükmü tesis edildiği anlaşılmakla, verilen mahkeme kararlarına istinaden gerçekleştirilen iletişim tespitlerinin ve teknik araçlarla izleme kayıtlarının delil olarak değerlendirilemeyeceği, hukuka aykırı nitelikteki bu deliller dışlanmak suretiyle dosya kapsamındaki diğer delillerin nazara alınması gerektiği de gözetilerek, sanığın gerçekleştirdiği kabul edilen eylemlere ilişkin delillerin nelerden ibaret olduğu denetime imkan verecek şekilde karar yerinde tartışılıp değerlendirilerek suç vasfının ve hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yetersiz gerekçe ve yanılgılı değerlendirmeler sonucu yazılı şekilde uygulama yapılması,
Kanuna aykırı, katılan ... vekili ile sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 05/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi