2. Sair Yönlerden
Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunduğu halde tekerrür hükümlerinin uygulanmaması hukuka aykırı bulunulmuş ise de aleyhe temyiz olmadığından bu husus bozma sebebi kabul edilmeyerek yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak
a. Görevi yaptırmamak için direnme suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini, dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 5237 sayılı Kanun'un 265 inci maddesinde düzenlenen ve seçimlik hareketli bir suç olan görevi yaptırmamak için direnme suçunda, kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit niteliğindeki davranışların yanı sıra engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında, "Olay ve Olgular" başlıklı bölümde açıklandığı üzere sanığın tehdit eyleminin katılan ...'in görevini yapmasını engellemek amacını taşıdığı ve 5237 sayılı Kanun'un 265 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen yargı görevini yapan kişilere karşı görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden tehdit suçundan hüküm kurulması,
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/30609
Karar Numarası: 2023/3794
Karar Tarihi: 15.02.2023
Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu karar ile sanık hakkında
A. Katılan ...'e karşı tehdit suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
B. Katılan ...'a karşı görevi yaptırmamak için direnme suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 265 inci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
Kararları verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; hükümlerin sübut yönünden, haksız tahrik hükümlerinin ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmaması nedeniyle bozulmasına, vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Katılan ...'un icra katibi, katılan ...'in alacaklı vekili olarak görev yaptığı, suç tarihinde haciz işlemi yapıldığı sırada borçlunun eşi olan sanığın borç meblağının yüksek olmasına sinirlenerek "Çevrem geniş ya ben öleceğim ya da avukat ölecek." diyerek katılan ...'i gıyabında tehdit ettiği, icra haciz işlemi yapan katılan ...'un da cep telefonu ile resimlerini çekerek "Senin resmini çektim, seninle sonra görüşeceğiz." diyerek tehdit ettiği iddia edilerek olayda;
1. Sanık suçlamaları reddetmektedir.
2. İddia edilen eylemler 05.10.2015 tarihli haciz tutanağı içeriğinde belirtilmiştir.
3. Tutanak tanıkları ..., ..., ... hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında dinlenilmiş ve iddia edilen eylemler tanık beyanları ile doğrulanmıştır.
4. Yerel Mahkemece, '... sanığın katılan ...'e 'çevrem geniş, ya ben öleceğim, ya da avukat ölecek.' şeklinde söz söylemek suretiyle bu katılana karşı hayat bütünlüğüne yönelik saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehditte bulunduğu, haciz işlemi sırasında telefonla haciz mahallinin ve hacizde görevli bulunan katılan ...' un görüntülerini almaya başladığı, katılan ...'a 'Vali yardımcısı tanıdığım var, seninle sonra görüşeceğiz.' şeklinde söz söylemek suretiyle sair tehdit yoluyla görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği, her ne kadar sanık savunmasında suçlamayı kabul etmemiş ise de katılanlar beyanı, katılanlar beyanını doğrular 05.10.2015 tarihli haciz tutanağı, tanıklar ..., ..., ...' nın yeminli anlatımı ve tüm dosya kapsamı itibarıyla sübuta erdiği...." şeklindeki gerekçeyle sanık hakkında tehdit ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
A. Sanık Hakkında Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
5237 sayılı Kanun'un 265 inci maddesinde "görevi yaptırmamak için direnme" başlığıyla "seçenekli hareketli" ve "amaçlı bir fiil" olarak düzenlenen ve görevin yapılmasını önleme maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesi eylemleri cezalandırılan suç tipinde; hareketin "cebir veya tehdit" şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü ve belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiillerinin bu suçu oluşturmayacağı göz önüne alınmalıdır.
Somut olayda; tutanakta imzası olan tanık ... ve ..., sanığın katılan ...'a "Sizin resminizi çektim sizinle sonra görüşeceğim sizi BİMER'e vereceğim, haksız yere benden para tahsil etmeye çalışıyorsunuz." dediğini, katılanın ve tanık ...'nın da sanığın "Vali yardımcısı tanıdığım var, seninle sonra görüşeceğiz." şeklinde sözler söylediğini beyan etmeleri ve Mahkemenin de sanığın katılana ''Vali yardımcısı tanıdığım var, seninle sonra görüşeceği.'' dediğini kabul etmesi karşısında, anılan sözlerin tartışmanın bütünü ve söylendiği bağlam içinde değerlendirildiğinde, tehdit niteliğinde olmadığı, şikayet hakkı kapsamında kaldığı ve görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturmadığı gözetilmeden atılı suçtan mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
B. Sanık Hakkında Tehdit Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Sanığın Temyiz Sebepleri
a. Sübuta İlişkin
Katılan ...'in beyanı, 05.10.2015 tarihli haciz tutanağı içeriği ve tutanak tanıklarının aşamalardaki benzer beyanları karşısında; Yerel Mahkemenin sanığın üzerine atılı suçu işlediği yönündeki kabulünde hukuka aykırılık görülmemiştir.
b. Haksız Tahrik Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin
Sanık aşamalardaki savunması, katılanın ve tutanak tanıkların beyanları, dosya arasında yer alan diğer bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; katılandan kaynaklanan ve sanık lehine haksız tahrik teşkil edebilecek herhangi bir söz veya davranışın bulunmadığı anlaşıldığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
c. Lehe Kanun Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin
5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinde; “Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması.” hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tatbiki yönünden aranan kanunî bir koşuldur.
Somut olayda, sanığın adli sicil kaydında 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin uygulanmasına engel teşkil eden kasıtlı suçtan sabıkasının bulunması karşısında, Mahkemece, takdiren değil, kanunen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına engel bulunduğu, bu durumun Mahkemece de değerlendirilerek "Sanığın daha önceden kasıtlı suçtan mahkumiyetinin bulunduğu ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunduğu, sanığın yeniden kasıtlı suç işlediği, suç işleme hususundaki ısrarı, samimi ve inandırıcı pişmanlığınn bulunmayışı itibariyle yeniden suç işlemekten çekineceğine dair olumlu kanaat gelmediğinden." şeklindeki gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, bu nedenle hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunulmamıştır.
2. Sair Yönlerden
Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunduğu halde tekerrür hükümlerinin uygulanmaması hukuka aykırı bulunulmuş ise de aleyhe temyiz olmadığından bu husus bozma sebebi kabul edilmeyerek yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak
a. Görevi yaptırmamak için direnme suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini, dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 5237 sayılı Kanun'un 265 inci maddesinde düzenlenen ve seçimlik hareketli bir suç olan görevi yaptırmamak için direnme suçunda, kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit niteliğindeki davranışların yanı sıra engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında, "Olay ve Olgular" başlıklı bölümde açıklandığı üzere sanığın tehdit eyleminin katılan ...'in görevini yapmasını engellemek amacını taşıdığı ve 5237 sayılı Kanun'un 265 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen yargı görevini yapan kişilere karşı görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden tehdit suçundan hüküm kurulması,
b. Kabule göre; 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 253 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 5237 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması ve yine hükümden sonra yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun'un 253 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesine “aynı mağdura karşı” ibaresinin eklenmiş olması dolayısıyla uzlaşma kapsamında kalan tehdit suçu yönünden, 5237 sayılı Kanun'un 2 ve 7 nci maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde yer alan (A) ve (B-2) bentlerinde açıklanan nedenlerle sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca sanık hakkında cezayı aleyhe değiştirme yasağının dikkate alınmasına,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
15.02.2023 tarihinde karar verildi.