Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin objektif koşulların gerçekleşmiş olmasına karşın bu koşulların oluşmadığından bahisle bu kurumun uygulanmamasına ilişkin hukuka aykırılıkların, hâkimin takdir hakkına taalluk eden bir husus olmaması nedeniyle bu hususların kanun yararına bozma konusu yapılabileceği yönünde de bir kuşku bulunmamaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında hakaret suçundan adli para cezası verildiği, sanığın adli sicil kaydının bulunmayıp hakaret suçunun da somut zarar suçu olmadığı, sanığın 16.04.2021 tarihli duruşmadaki beyanında; hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını kabul etmediğini belirttiği ancak sanık müdafisinin 18.05.2021 tarihli beyan dilekçesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kabul ettilerini belirtmesi ve vekalette bu hususta açıkça yetkisinin bulunduğunun anlaşılması karşısında; mahkemece subjektif şart da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uygulanmasını kabul etmediğinden bahisle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2023/66
Karar Numarası: 2023/11961
Karar Tarihi: 21.02.2023
Sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret suçundan sanık ... hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 129 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 223 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince ceza verilmesine yer olmadığına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 06.11.2018 tarihli ve 2018/80 Esas, 2018/749 Karar sayılı kararına karşı katılan tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 10.11.2020 tarihli ve 2020/714 Esas, 2020/1726 Karar sayılı kararı ile anılan kararın bozulmasını müteakip, yeniden yapılan yargılama neticesinde sanığın anılan suçtan 5237 sayılı Kanun'un 125 inci maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle aynı maddenin birinci ve dördüncü fıkraları, 62 nci maddesi ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 1.740,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... Asliye Ceza Mahkemesinin 18.05.2021 tarihli ve 2020/545 Esas, 2021/282 Karar sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.12.2022 gün ve 2022/139814 sayılı Tebliğname'si ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin;
"Dosya kapsamına göre, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 18/05/2021 tarihli kararı ile her ne kadar sanık hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5 inci maddesinin uygulanmasını istemediğinden 231 inci maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de, sanık müdafii tarafından 18/05/2021 tarihinde UYAP üzerinden müvekkilinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunu kabul ettiğini beyan ettiği hâlde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun diğer şartları tartışılmaksızın sanığın kabul etmediğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
-Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
-Suçun 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin ondördüncü fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
-Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
-Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,
-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.02.2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin objektif koşulların gerçekleşmiş olmasına karşın bu koşulların oluşmadığından bahisle bu kurumun uygulanmamasına ilişkin hukuka aykırılıkların, hâkimin takdir hakkına taalluk eden bir husus olmaması nedeniyle bu hususların kanun yararına bozma konusu yapılabileceği yönünde de bir kuşku bulunmamaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında hakaret suçundan adli para cezası verildiği, sanığın adli sicil kaydının bulunmayıp hakaret suçunun da somut zarar suçu olmadığı, sanığın 16.04.2021 tarihli duruşmadaki beyanında; hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını kabul etmediğini belirttiği ancak sanık müdafisinin 18.05.2021 tarihli beyan dilekçesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kabul ettilerini belirtmesi ve vekalette bu hususta açıkça yetkisinin bulunduğunun anlaşılması karşısında; mahkemece subjektif şart da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uygulanmasını kabul etmediğinden bahisle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2.... Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.05.2021 tarihli ve 2020/545 Esas, 2021/282 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dava dosyasının Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.02.2023 tarihinde karar verildi.