YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Yıllardır silah kullandığı tespit edilen sanığın, silahını temizlediği esnada eşini vurmasının, bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçunu oluşturacağı hk.

Karar Özeti

Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olay irdelendiğinde; silahın etki alanı, atış mesafesi, yaranın vücuttaki konumu, olayın gelişimi hususları birlikte gözetildiğinde olay günü kendisine yakın mesafede eşinin bulunduğu sırada, tanık ifadelerine göre sürekli silah taşıdığı bilinen ve suç tarihinden önce kendisi adına bulundurma ruhsatının olduğu silahla kasten yaralama suçundan kesinleşmiş mahkumiyet kararı olan dolayısıyla silah kullanmayı biliyor olduğu anlaşılan sanığın, öldürme kabiliyeti olan silahın temizlenmesi esnasında şarjörü boş dahi olsa namluda mermi kalabileceğini, kalan mermi sebebiyle de kontrolsüz bir patlamanın gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen gerekli özeni göstermeyerek neticeye sebebiyet verdiği, bir başka deyişle bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek suçunu işlediği anlaşılmıştır.

Karar

YARGITAY

 

12. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2019/10790

 

Karar Numarası: 2022/5041

 

Karar Tarihi: 23.06.2022

 

6136 sayılı Kanunun 13/3 maddesi ile TCK'nın 62, 53/1-2-3, 63, 52/2, 54 maddeleri gereği mahkumiyet (6136 sayılı Kanuna muhalefet suçu yönünden)

 

Taksirle öldürme ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

 

I)Taksirle öldürme suçu yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;

 

Aksi ispatlanamayan sanığın tüm aşamalardaki beyanına göre olayın, sanık ile ölenin evlerinin terasında baş başa bulundukları esnada, ölenin, sanığa yaklaşık 2,5 metre mesafede çaprazında yerde kilimde oturarak, çarşıdan aldıkları tavuğun tüylerini yolduğu, sanığın çekyatın üzerinde oturur pozisyonda adli emanetin 2013/4876 sırasında kayıtlı 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğine sahip 245PX24809 seri numaralı, 1935 model, Belçika Browning marka, 9x19 mm çapında yarı otomatik tabancayı temizlerken tabancanın şarjörünün boş olduğunu gördükten sonra yerine taktığı, kendisinin namluya mermi sürmediğini ancak öncesinde namluda bulunduğunu bilmediğini beyan ettiği merminin elinin tetiğe değmesiyle patlayan silahtan çıkarak eşinin beyninin sol temporoparietal bölgesinden girdiği, sağ frontoparietal bölgesinden çıkması şeklinde gerçekleştiği, olay neticesinde ölen ...'in 02/05/2013 tarihli İzmir Morg İhtisas Dairesi Otopsi Raporuna göre kişinin vücudunda tek atışla oluşmuş ateşli silah yaralamasının müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, giriş deliği cilt, cilt altı bulgularına göre, atışın bitişik atış mesafesi dışından yapılmış olduğu ancak kişi olaydan sonra yaklaşık 1 gün hastanede tedavi görmüş olup giriş deliği müdahale gördüğünden ve saçları çok kısa tıraşlanmış olduğundan yakın atış-uzak atış ayrımı yapılamadığının ve kişinin ölümünün ateşli silah yaralanmasına bağlı kafatası kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtildiği,

 

02/09/2013 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı uzmanlık raporunda, sanığın sol el üstü svap alma bandında atış artığına rastlandığının ve ölenin tülbentinin çok yoğun kan birikintisi sebebiyle atış mesafesi yönünden incelenemediğinin belirtildiği, 11/03/2013 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı uzmanlık raporunda, sanığın temizlerken çıkan kurşunun isabet etmesi neticesi ...'in ölümüne sebep olan 245PX24809 seri numaralı tabancanın 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliğini haiz ancak vahim nitelikte olmayan ateşli silah olduğunun ve atışa mani herhangi bir arızasının bulunmadığının ve olay yeri incelemesi sırasında bulunan bir adet mermi çekirdeğinin anılan tabancadan çıktığının, 08/04/2014 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şubesi raporunda, incelenen tülbentte bulunan delikleri meydana getiren atışın. bitişik, bitişiğe yakın ya da yakın atış (kısa namlulu silahlar için 40 cm dahilinden uzun namlulu silahlar için 100 cm dahilinden) mesafesinden yapılmamış olduğunu ancak mevcut bulgulara göre gerçek atış mesafesi tayinine olanak bulunmadığının, keşif üzerine alınan 25/07/2014 tarihli bilirkişi raporunda ise maktulenin kafasının sol tarafından girip kafatasını kırarak çıkan fayansa çarpan mermi çekirdeğinin kemik dokuya rastladığında çok kuvvetli bir ihtimalle yön değiştireceğinden mermi çekirdeği sekme izine bakarak merminin geniş açısı ve geniş yüksekliği hakkında kesin bir yargıya varılamadığının bildirildiği olayda;

 

Sanık hakkında hüküm tesis edilirken olası kast, taksir ve bilinçli taksir gibi ceza hukuku kavramlarının incelenmesi ve somut olaya tatbik edilmesi gerekmektedir.

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 02.07.2019 tarihli ve 2019/1-121 Esas-2019/518 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere: ''Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü hâlde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü hâlde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlikelilik hâli, bunu öngörememiş olan kimsenin tehlikelilik hâli ile bir tutulamayacaktır. Neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür. Öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği ahvalde bilinçli taksir söz konusu olacaktır. Diğer bir deyişle, failin neticeyi istememekle beraber neticenin meydana gelmesinin muhtemel olduğunu bilmesine rağmen duruma kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmesi durumunda olası kast, failin neticeyi öngörmesine rağmen becerisine, şansına, tecrübesine ya da başka bir etkene güvenip neticenin meydana gelmeyeceğine inanarak gerektiğinde muhtemel neticenin gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri de almak suretiyle hareketini sürdürmesi hâlinde ise bilinçli taksir söz konusu olacaktır.''

 

Olay tarihinde 80 yaşındaki sanık ile ölen 66 yaşındaki ...'in 1972 yılından beri evli oldukları, katılanların ve bir kısım tanıkların aralarında husumet bulunduğu ve olayın kasten meydana geldiğini belirtmelerine karşın bir kısım tanıkların mutlu bir evliliklerin olduğunu bildirdikleri, evliliklerinde geçen sürede ölenin eşine karşı resmi makamlarda yaptığı bir şikayetinin olmadığı, iddia edildiği gibi şiddet gördüğüne dair adli muayene raporunun bulunmadığı, tarafların olay günü aldırılan adli muayene raporlarında darp cebir izinin, olay yeri inceleme raporunda boğuşma bulgusunun olmadığının bildirildiği, olayın gelişim şekli, mevcut raporlar sonucu bitişik yahut yakın atışın olayda mevcut olmadığı, tek mermi çekirdeğinin bulunduğu, sanığın olaydan hemen sonra yakınlarını haberdar ederek eşinin hastaneye götürülmesini sağladığı hususları birlikte gözetildiğinde, sanığın maktuleyi kasten öldürdüğüne dair soyut iddialar dışında anılan suçtan mahkumiyetine yeter hiçbir kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil elde edilememiştir, ancak;

 

Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olay irdelendiğinde; silahın etki alanı, atış mesafesi, yaranın vücuttaki konumu, olayın gelişimi hususları birlikte gözetildiğinde olay günü kendisine yakın mesafede eşinin bulunduğu sırada, tanık ifadelerine göre sürekli silah taşıdığı bilinen ve suç tarihinden önce kendisi adına bulundurma ruhsatının olduğu silahla kasten yaralama suçundan kesinleşmiş mahkumiyet kararı olan dolayısıyla silah kullanmayı biliyor olduğu anlaşılan sanığın, öldürme kabiliyeti olan silahın temizlenmesi esnasında şarjörü boş dahi olsa namluda mermi kalabileceğini, kalan mermi sebebiyle de kontrolsüz bir patlamanın gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen gerekli özeni göstermeyerek neticeye sebebiyet verdiği, bir başka deyişle bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek suçunu işlediği anlaşılmıştır.

 

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafinin lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine ve eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğuna dair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,

 

II)6136 sayılı Kanuna muhalefet suçu yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;

 

Sanığa isnat edilen eylemin, 6136 sayılı Kanun'un 13. maddesinin 3.fıkrasında düzenlenen ''yasak niteliğine haiz silah ve mermi bulundurma'' suçuna ilişkin olduğu, temel ceza miktarının ''bir yıldan iki yıla kadar hapis ve yirmi beş günden 100 güne kadar adli para cezası'' olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ''Basit Yargılama Usulü'' başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ''Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.'' şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ''01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.'' şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile ''...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...'' ibarelerinin, aynı bentte yer alan ''...basit yargılama usulü...'' yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;

 

Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ''mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.'' şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ''Basit Yargılama Usulü'' yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;

 

Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA; 23/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 112 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor