YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Özel hayatın gizliliğini suçu uzlaştırma kapsamında mıdır?

Karar Özeti

Mağdura ait fotoğrafların mağdurun fiziksel mahremiyetine ilişkin olması nedeniyle sanığa isnat edilen TCK’nın 135/1. madde ve fıkrasındaki kişisel verilerin kaydedilmesi ve aynı Kanunun 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarının yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği; ancak, mağdurun çıplak ve yarı çıplak özel yaşam alanı kapsamındaki fotoğraflarını, onun rızasına aykırı şekilde kaydeden sanığa, iddianamede eyleminin tarif edildiği de nazara alınıp, CMK'nın 226. maddesi uyarınca TCK'nın 134/1-1 ve 134/1-2. madde, fıkra ve cümlelerinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınarak, CMK'nın 254. maddesi gereğince uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, uzlaşma gerçekleşmediği takdirde, sanık hakkında görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK'nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütlerden suçun işleniş biçimi, meydana gelen tehlikenin ve sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı ile sanığın güttüğü amaç ve saiki nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. madde ve fıkrası uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde asgari hadden uzaklaşılarak temel ceza belirlenip, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde ve hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle kişisel verilerin kaydedilmesi ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından CMK’nın 223/2-e madde, fıkra ve bendi gereğince beraat hükümleri kurulması,

Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 23.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Karar

YARGITAY

 

12. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2019/14037

 

Karar Numarası: 2022/2232

 

Karar Tarihi: 23.03.2022

 

Hükümler : CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat

 

Kişilerin huzur ve sükununu bozma, kişisel verilerin kaydedilmesi ile verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

 

Dairemizin 04.12.2019 tarihli tevdi kararı uyarınca; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, sanık hakkında kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyizi ile ilgili görüş içeren ek tebliğnamenin düzenlendiği belirlenerek yapılan incelemede:

 

A) Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

 

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sanık hakkında mahkumiyet yerine beraat kararı verilmesinin isabetsiz olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,

 

B) Kişisel verilerin kaydedilmesi ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;

 

Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

Kişilerin özel hayatının gizliliğinin ihlal edilmesi, TCK'nın 134/1. madde ve fıkrasının 1. cümlesinde suç olarak düzenlenmiş olup, özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olaylarını ve bilgilerin tamamını içerir. Bir olayın ya da bilginin, özel hayat kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır.

 

TCK’nın 135/1. madde ve fıkrasında ise hukuka aykırı olarak kişisel verilerin kaydedilmesi, aynı Kanunun 136/1. madde ve fıkrasında da, kişisel verilerin, hukuka aykırı olarak başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, “Kişisel verilerin kaydedilmesi” ve “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlıkları altında suç olarak tanımlanmıştır.

 

Kişisel verilerin kaydedilmesi ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA'sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir.

 

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.06.2014 tarihli, 2012/1510 Esas - 2014/331 sayılı Kararında da vurgulandığı üzere; TCK'nın 135 ve 136. maddelerindeki kişisel verilerin korunmasına ilişkin düzenlemelerde sadece sır niteliğinde kişisel verilerin korunacağına ilişkin bir hükmün bulunmaması ve aksine 135. maddenin gerekçesinde gerçek kişiyle ilgili her türlü bilginin kişisel veri olarak kabul edilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında, her türlü kişisel verinin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, başkasına verilmesi, yayılması ve ele geçirilmesi fiilleri TCK'nın 135. maddesindeki kişisel verilerin kaydedilmesi ve aynı Kanunun 136. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarını oluşturur. Bu nedenle herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmektedir. Ancak, kişisel verilerin kaydedilmesi ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarının uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçların doğmaması için, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da tespit edilmesi gerekir.

 

Ayrıca, bir özel hayat görüntüsünün ya da sesinin, “kişisel veri” olduğunda kuşku bulunmamakta ise de, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsünün ya da sesinin, bilgisi dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi TCK'nın 134/1. madde ve fıkrasının 2. cümlesinde; rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasında özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında düzenlendiğinden, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesi, yasal anlamda, TCK'nın 135/1 ve aynı Kanunun 136/1. madde ve fıkraları kapsamında kişisel veri olarak değerlendirilemez.

 

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre, sanık ...’ın, gayri resmi birliktelik yaşadığı mağdur ...’le beraberken onun bilgisi dışında çıplak fotoğraflarını çekip, mağdurla aralarındaki ilişkinin sona ermesinin ardından, bu resimleri, ifşa edeceğine dair mesajlarla mağdura gönderdiği iddialarına konu olayda;

 

Dosyada mevcut 17.01.2014 tarihli mesaj tespit tutanağındaki 2 adet fotoğraftan birinin; mağdur tamamen çıplak ve yüzüstü şekilde uzanırken, diğerinin; üzerinde alt iç çamaşırı olan mağdurun bir tarafa doğru dönerek uzandığı esnada alt iç çamaşırına doğru odaklanarak çekilmesi ve her iki çekimin de mağdur tarafından çekim cihazına bakılmaksızın arkadan yapılması, fotoğrafların, mağdura, “Sen daha bugün göreceksin rezil”, “Annende öğrencek seni”, “Az bekle kayıtların hepsi geliyor birazdan”, “Mail adresini yolla”, “Bak sana neler yollayacağım”, “Tamam yolluyorum”, “Daha ister misin?”, “Benimle iyi geçin”, “Bu son annene şimdilik bir şey demeyeceğim”, “Daha da yollayayım mı?”, “Bunlar en basiti” vb. mesajlarla birlikte gönderilmesi, mağdura gönderilen mesajların sanığın da kabulünde olması hususları, dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanığın, söz konusu fotoğrafları, mağdurun rızası dışında çektiği; ancak, fotoğrafların, mağdurun annesine ya da başkalarına ifşa edilmediği gibi iddianamede bu yönde bir anlatım da bulunmadığı anlaşılmakla;

 

Mağdura ait fotoğrafların mağdurun fiziksel mahremiyetine ilişkin olması nedeniyle sanığa isnat edilen TCK’nın 135/1. madde ve fıkrasındaki kişisel verilerin kaydedilmesi ve aynı Kanunun 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarının yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği; ancak, mağdurun çıplak ve yarı çıplak özel yaşam alanı kapsamındaki fotoğraflarını, onun rızasına aykırı şekilde kaydeden sanığa, iddianamede eyleminin tarif edildiği de nazara alınıp, CMK'nın 226. maddesi uyarınca TCK'nın 134/1-1 ve 134/1-2. madde, fıkra ve cümlelerinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınarak, CMK'nın 254. maddesi gereğince uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, uzlaşma gerçekleşmediği takdirde, sanık hakkında görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK'nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütlerden suçun işleniş biçimi, meydana gelen tehlikenin ve sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı ile sanığın güttüğü amaç ve saiki nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. madde ve fıkrası uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde asgari hadden uzaklaşılarak temel ceza belirlenip, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde ve hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle kişisel verilerin kaydedilmesi ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından CMK’nın 223/2-e madde, fıkra ve bendi gereğince beraat hükümleri kurulması,

 

Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 23.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 271 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor