YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Sanığın ehliyet almak için verdiği bilgilerin yanlış olduğunun kamu görevlisince sistemden araştırma yapılarak tespit edildiği bir halde, “yalan beyanda bulunma suçu” oluşur mu?

Karar Özeti

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın sürücü belgesi alabilmek amacıyla olay tarihinde parmak izi verdiği ve “parmak izi ve fotoğraf kayıt formu” oluşturulduğu, söz konusu bilgilerin görevliler tarafından sisteme girilmesi neticesinde sanıkla aynı kimlik bilgilerine sahip ancak fotoğraf ve parmak izlerinin farklı olduğu ve 26/11/2008 tarihinde düzenlenen başka bir “parmak izi ve fotoğraf kayıt formu”nun daha düzenlendiğinin tespit edildiği, bu anlamda sanığın beyanı ile yetinmeyen ve sisteme söz konusu bilgileri kaydeden görevlilerin durumu fark ettiği anlaşılmakla; 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması,

Karar

YARGITAY

 

11. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2020/5027

 

Karar Numarası: 2021/9558

 

Karar Tarihi: 02.11.2021

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 tarihli, 2013/9-542 Esas ve 2014/153 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere; 5237 sayılı TCK'nin 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan“ suçunun oluşabilmesi için, yalan beyanın resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yapılmış olması gerekmektedir. Resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında beyanda bulunacak kişinin gerçeği söyleme zorunluluğu vardır. Kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin bu beyanın doğruluğunu ispatlayıcı nitelikte olması, bir başka ifadeyle beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılmasının zorunlu olmaması şarttır. Aksi halde kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluysa ve bu araştırma sonunda bildirimin gerçeğe uygun olmadığı belirlenirse, kişinin beyanına itibar edilemeyeceğinden ve kişinin beyanını içeren belge, ispat aracı olarak kullanılamayacağından anılan maddedeki suç oluşmayacaktır. Bununla birlikte, suçun oluşması için sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp, sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir.

 

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın sürücü belgesi alabilmek amacıyla olay tarihinde parmak izi verdiği ve “parmak izi ve fotoğraf kayıt formu” oluşturulduğu, söz konusu bilgilerin görevliler tarafından sisteme girilmesi neticesinde sanıkla aynı kimlik bilgilerine sahip ancak fotoğraf ve parmak izlerinin farklı olduğu ve 26/11/2008 tarihinde düzenlenen başka bir “parmak izi ve fotoğraf kayıt formu”nun daha düzenlendiğinin tespit edildiği, bu anlamda sanığın beyanı ile yetinmeyen ve sisteme söz konusu bilgileri kaydeden görevlilerin durumu fark ettiği anlaşılmakla; 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması,

 

Yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 02.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Bu sayfa 129 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor