Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TCK'nın 235. maddesinde ihaleye fesat karıştırma halleri yasa koyucu tarafından tahdidi olarak sayılmış olup, maddede sayılan seçimlik hareketlerin ya da faillik durumunun genişletilmesinin anılan Yasa'nın 2. maddesindeki kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceği, madde metni gerekçesiyle birlikte incelendiğinde; 2. fıkranın "a" ve "b" bentlerinde sayılan hallerde ihale sürecinde görev alan ilgili görevlilerin, "d" bendinde belirtilen halde ise ihaleye katılan ya da katılmak isteyen kişilerin suçun faili olabileceği, dolayısıyla söz konusu suçun özel faillik niteliği taşıyan kimselerce işlenebileceği, bu itibarla 5237 sayılı TCK'nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan, bu nedenle dolaylı failliğe elverişli bulunmayan ve TCK'nın 235/2-(a-2) maddesi uyarınca ihale sürecinde görevli kişiler tarafından işlenebilen ihaleye fesat karıştırma suçunun ihaleye teklif veren sanıklar tarafından işlenemeyeceği, bu suça iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri, somut olayda ise sahte "SGK borcu yoktur" belgesinin tesliminden sonra ihaleyi yapan kurumca belgenin doğruluğu araştırılarak gerçeği yansıtmadığının ve sanıkların yetkilisi oldukları firmanın ihale tarihi itibarıyla borcu bulunduğunun ilgili kurumdan alınan cevabi yazıyla tespit edilmesi üzerine yeniden ihaleye çıkıldığı, anılan belgeyi teslim alan ya da ihale sürecinde görev yapan kamu görevlileri hakkında açılmış bir kamu davası bulunmadığı, faili olmayan suçta şeriklik de mümkün olamayacağından sanıkların eylemlerinin ihaleye fesat karıştırma suçunu teşkil etmeyeceği, sahtecilik eylemlerine ilişkin ise sanıklar hakkında ayrıca kamu davası açıldığı nazara alınarak yüklenen suçtan beraatleri yerine yanılgılı değerlendirme sonucu mahkumiyetlerine karar verilmesi,
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2018/5181
Karar Numarası: 2022/13450
Karar Tarihi: 15.11.2022
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TCK'nın 235. maddesinde ihaleye fesat karıştırma halleri yasa koyucu tarafından tahdidi olarak sayılmış olup, maddede sayılan seçimlik hareketlerin ya da faillik durumunun genişletilmesinin anılan Yasa'nın 2. maddesindeki kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceği, madde metni gerekçesiyle birlikte incelendiğinde; 2. fıkranın "a" ve "b" bentlerinde sayılan hallerde ihale sürecinde görev alan ilgili görevlilerin, "d" bendinde belirtilen halde ise ihaleye katılan ya da katılmak isteyen kişilerin suçun faili olabileceği, dolayısıyla söz konusu suçun özel faillik niteliği taşıyan kimselerce işlenebileceği, bu itibarla 5237 sayılı TCK'nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan, bu nedenle dolaylı failliğe elverişli bulunmayan ve TCK'nın 235/2-(a-2) maddesi uyarınca ihale sürecinde görevli kişiler tarafından işlenebilen ihaleye fesat karıştırma suçunun ihaleye teklif veren sanıklar tarafından işlenemeyeceği, bu suça iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri, somut olayda ise sahte "SGK borcu yoktur" belgesinin tesliminden sonra ihaleyi yapan kurumca belgenin doğruluğu araştırılarak gerçeği yansıtmadığının ve sanıkların yetkilisi oldukları firmanın ihale tarihi itibarıyla borcu bulunduğunun ilgili kurumdan alınan cevabi yazıyla tespit edilmesi üzerine yeniden ihaleye çıkıldığı, anılan belgeyi teslim alan ya da ihale sürecinde görev yapan kamu görevlileri hakkında açılmış bir kamu davası bulunmadığı, faili olmayan suçta şeriklik de mümkün olamayacağından sanıkların eylemlerinin ihaleye fesat karıştırma suçunu teşkil etmeyeceği, sahtecilik eylemlerine ilişkin ise sanıklar hakkında ayrıca kamu davası açıldığı nazara alınarak yüklenen suçtan beraatleri yerine yanılgılı değerlendirme sonucu mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Katılan sıfatını alabilecek surette atılı suçtan doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının usulsüz olarak davaya katılmasına ve lehine vekalet ücreti ödenmesine hükmolunması,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olması nedeniyle hapis cezasına hükmolunan sanıklar hakkında TCK'nın 53/1. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 15/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.