Dava, Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi hükümlerine göre, çocuğun mutad meskeninin bulunduğu ülkeye iadesi isteğine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davalı annenin de çocuğu üzerinde velayet hakkı olduğu, çocuğun Türkiye'ye geldiğinde bir yaşında olduğu, aradan dört yıl geçtiği, çocuğun bulunduğu ortama uyum sağladığı, annesine düşkün olduğu, babasını tanımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı baba tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan delillerden, çocuğun mutad meskeni olan Belçika ülkesinden 2014 yılı Temmuz ayında Türkiye'ye getirildiği, tekrar mutad meskenine götürülmediği, çocuğun mutad meskeninin bulunduğu devletin kanunundan doğan babanın velayet hakkının ihlali suretiyle davalı anne tarafından Türkiye'de haksız olarak alıkonulduğu anlaşılmaktadır. 1980 tarihli "Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi" hükümlerine göre; kanuna aykırılık gerçekleşmiştir. (Sözleşme m.3). Geri dönmesinin, çocuğu fiziki veya psikolojik bir tehlikeye maruz bırakacağı veya başka bir şekilde müsamaha edilmeyecek bir duruma düşüreceği yolunda ciddi bir risk bulunduğuna ilişkin bir delil ve olgu ortaya konulmamıştır. İade isteğinin reddini gerektiren sebepler mevcut değildir. Açıklanan sebeple davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/5653
Karar Numarası: 2020/6590
Karar Tarihi: 17.12.2020
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi hükümlerine göre, çocuğun mutad meskeninin bulunduğu ülkeye iadesi isteğine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davalı annenin de çocuğu üzerinde velayet hakkı olduğu, çocuğun Türkiye'ye geldiğinde bir yaşında olduğu, aradan dört yıl geçtiği, çocuğun bulunduğu ortama uyum sağladığı, annesine düşkün olduğu, babasını tanımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı baba tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan delillerden, çocuğun mutad meskeni olan Belçika ülkesinden 2014 yılı Temmuz ayında Türkiye'ye getirildiği, tekrar mutad meskenine götürülmediği, çocuğun mutad meskeninin bulunduğu devletin kanunundan doğan babanın velayet hakkının ihlali suretiyle davalı anne tarafından Türkiye'de haksız olarak alıkonulduğu anlaşılmaktadır. 1980 tarihli "Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi" hükümlerine göre; kanuna aykırılık gerçekleşmiştir. (Sözleşme m.3). Geri dönmesinin, çocuğu fiziki veya psikolojik bir tehlikeye maruz bırakacağı veya başka bir şekilde müsamaha edilmeyecek bir duruma düşüreceği yolunda ciddi bir risk bulunduğuna ilişkin bir delil ve olgu ortaya konulmamıştır. İade isteğinin reddini gerektiren sebepler mevcut değildir. Açıklanan sebeple davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesinin ret kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.17.12.2020 (Prş.)