2-İlk derece mahkemesince tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve özellikle erkeğe kusur olarak yüklenen eve alkollü ve geç geldiği ile ilgisiz olduğu vakıalarına yönelik tanık ifadelerinin sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak soyut izahlardan ibaret olduğu ve kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı kadın ağır kusurludur. Bu husus gözetilmeden, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50, 51) dikkate alınarak davalı-davacı erkek yararına uygun miktarda manevi tazminata (TMK m. 174/2) hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/5312
Karar Numarası: 2020/6710
Karar Tarihi: 21.12.2020
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ile reddedilen manevi tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacı erkeğin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-İlk derece mahkemesince tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve özellikle erkeğe kusur olarak yüklenen eve alkollü ve geç geldiği ile ilgisiz olduğu vakıalarına yönelik tanık ifadelerinin sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak soyut izahlardan ibaret olduğu ve kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı kadın ağır kusurludur. Bu husus gözetilmeden, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50, 51) dikkate alınarak davalı-davacı erkek yararına uygun miktarda manevi tazminata (TMK m. 174/2) hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 21.12.2020 (Pzt.)