YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Evi satış konusunda yetkisi olmayan sanığın satış yetkisi varmış gibi hareket ederek katılandan haksız menfaat temin etmesi halinde, dolandırıcılık suçunu işlediğinin kabulü hk.

Karar Özeti

Ev satın almak isteyen katılanın bu talebini emlakçılık yapan sanık ...’ya ilettiği, adı geçen sanığın da katılanı sanık ... ile tanıştırdığı, ...’ye ait olduğunu söyledikleri bir dairenin 110.000 TL bedelle katılana satışı yönünde anlaştıkları ve katılanın 30.500 TL parayı sanık ... ...’ye ödediği, karşılığında da teminat olarak 5 adet senet aldığı, taşınmazın devri için gittiklerinde taşınmazın sanık ...’e ait olmayıp ölmüş olan ... isimli kişiye ait olduğunun ortaya çıktığı, katılanın sanık ... ... aleyhine icra takibi başlattığında senetlere yazılan borçlu adresinin yanlış olması nedeniyle takibin kesinleştirilemediği, daha sonraki süreçte de katılandan alınan paranın iade edilmediği iddia ve kabul edilen somut olayda, ... adına kayıtlı olan taşınmazın satışına ilişkin vekaleti olmayan sanığın, malik öldüğü ve mirasçılar tarafından kendisine satış yetkisi verilmediği halde, yetkisi varmış gibi hareket etmek suretiyle katılan ile sözleşme imzalayıp menfaat temin ettiği, taşınmaz malikinin ölmüş olduğunu katılana bildirmediği, aldığı parayı da daha sonra iade etmediği, bu suretle en başından itibaren suç işleme kastıyla hareket edip dolandırıcılık suçunu işlediğine ilişkin Mahkemenin kabul ve gerekçesinde isabetsizlik görülmemiştir.

Karar

YARGITAY

 

11. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2021/41481

 

Karar Numarası: 2021/13741

 

Karar Tarihi: 28.12.2021

 

7035 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 291. maddesinin 1. fıkrasının Bölge Adliye Mahkemelerinden verilen kararlara ilişkin temyiz süresini düzenlediği, daha önce Yargıtay incelemesinden geçen dosyalara ilişkin temyiz süresinin CMUK'nin 310. maddesine göre bir hafta olduğu, ancak verilen hükümde temyiz süresi 15 gün olarak gösterilmek suretiyle katılan vekilinin yanıltıldığı anlaşıldığından, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilerek ve sanıkların üzerine atılı dolandırıcılık suçunun 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdi edildiği ancak uzlaşmanın sağlanamadığı belirlenerek yapılan incelemede;

 

A) Sanık ... hakkında verilen verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyizlerin incelenmesinde:

 

Ev satın almak isteyen katılanın bu talebini emlakçılık yapan sanık ...’ya ilettiği, adı geçen sanığın da katılanı sanık ... ile tanıştırdığı, ...’ye ait olduğunu söyledikleri bir dairenin 110.000 TL bedelle katılana satışı yönünde anlaştıkları ve katılanın 30.500 TL parayı sanık ... ...’ye ödediği, karşılığında da teminat olarak 5 adet senet aldığı, taşınmazın devri için gittiklerinde taşınmazın sanık ...’e ait olmayıp ölmüş olan ... isimli kişiye ait olduğunun ortaya çıktığı, katılanın sanık ... ... aleyhine icra takibi başlattığında senetlere yazılan borçlu adresinin yanlış olması nedeniyle takibin kesinleştirilemediği, daha sonraki süreçte de katılandan alınan paranın iade edilmediği iddia ve kabul edilen somut olayda, ... adına kayıtlı olan taşınmazın satışına ilişkin vekaleti olmayan sanığın, malik öldüğü ve mirasçılar tarafından kendisine satış yetkisi verilmediği halde, yetkisi varmış gibi hareket etmek suretiyle katılan ile sözleşme imzalayıp menfaat temin ettiği, taşınmaz malikinin ölmüş olduğunu katılana bildirmediği, aldığı parayı da daha sonra iade etmediği, bu suretle en başından itibaren suç işleme kastıyla hareket edip dolandırıclık suçunu işlediğine ilişkin Mahkemenin kabul ve gerekçesinde isabetsizlik görülmemiştir.

 

Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun inanç ve takdiri ile incelenen dosya içeriğine göre, katılan vekili ve sanık müdafisinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;

 

Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, 5237 sayılı TCK'nin 53/4. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasındaki hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,

 

Yasaya aykırı, sanık müdafisi ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

 

B) Sanık ... hakkında verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyizlerin incelenmesinde:

 

Sanık ...’ın alınan savunmalarında emlakçılık yaptığını, sanık ... ...’yi yap-satçı olarak tanıdığını, ... ile katılanı tanıştırıp komisyon karşılığında ev satışına aracılık ettiğini, ...’nin getirdiği sözleşmeye güvendiğini, 4.500 TL komisyonun 1500 TL’sini aldığını, ev sahibinin ölmüş olduğunu daha sonra öğrendiğini, suç işleme kastıyla hareket etmediğini savunması, sanık ... ...’nin de sanık ...’ın bu beyanlarını doğrulaması karşısında, sanığın suç işleme kastıyla hareket ettiğine dair savunmasının aksine, her türlü şüpheden uzak, somut delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi,

 

Kabule göre de;

 

Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, 5237 sayılı TCK'nin 53/4. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasındaki hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,

 

Yasaya aykırı, sanık müdafisi ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 28.12.2021 tarihinde (1) nolu karar yönünden oy çokluğuyla (2) nolu karar yönünden ise oy birliğiyle karar verildi.

 

KARŞI OY

 

Sanık ...'un eyleminin haricen yazılı sözleşme ile satın aldığı gayrimenkulu yine harici satış sözleşmesi ile katılana satıp tapu malikinin ölmüş olması ve mirasçılarının satışa rıza göstermemesi üzerine tapu devrini gerçekleştirememekten ibaret olup, Sanığın katılana başka daire vermeyi teklif edip katılanın önce kabul edip sonradan vazgeçmesi alınan 30.500 TL ile peşinat ile de gayrimenkule tadilat yapılıp tadilat için yapılan harcamanın miktarı ile ilgili olarak yapılan herhangi bir beyan ve araştırmanın yapılmamış olması da nazara alındığında sanığın ne şekilde ve ne miktarda menfaat temin ettiği belirlenmeden mahkumiyetine dair hükmün düzeltilerek onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

 

KARŞI OY

 

Sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmünün temyiz incelenmesinde: sayın çoğunluğun ''... adına kayıtlı olan taşınmazın satışına ilişkin vekaleti olmayan sanığın, malik öldüğü ve mirasçılar tarafından kendisine satış yetkisi verilmediği halde yetkisi varmış gibi hareket etmek suretiyle katılan ile sözleşme imzalayıp menfaat temin ettiği, taşınmaz malikinin ölmüş olduğunu katılana bildirmediği, aldığı parayı da daha sonra iade etmediği, bu suretle en başından itibaren suç işleme kastıyla hareket edip dolandırıclık suçunu işlediğine ilişkin Mahkemenin kabul ve gerekçesinde isabetsizlik görülmemiştir.'' şeklindeki gerekçe ile hükmün onanması yönündeki görüşüne aşağıdaki nedenlerle iştirak etmiyorum.

 

Tanık ...’ın 14.12.2011 tarihli duruşmadaki ifadesinde; “evin sahibi ... bey bana sözlü talimat verdi, ben de emlakçılık yapıyorum. ... Emlak aracılığı ile gelen ... isimli şahıs alıcı oldu. Ev sahibi ... Beyin öldüğünü öğrendim, mirasçıları satış konusunda yetkiyi devam ettirdiler. ... ile yazılı sözleşme yaptık. ... Beyin mirasçılarından olan büyük çocuğu ile görüşüyordum. Sonrasında yetkisiz tadilat yapıldı anahtar verildi diyerek beni dava ettiler. Anahtarı ... ile birlikte iade ettik” şeklindeki beyanları, ... mirasçısı olan tanıkların ''Metin emlak ve ... isimli şahıs hakkında müdahale sebebiyle dava açıldı'' şeklindeki beyanları, Ev sahibi ...’ın ölüm tarihinin 01.12.2009 olması, tanık ... ile sanık ... ... arasındaki gayrimenkul alım-satım ve komisyon sözleşmesinin tarihinin ise ölümden sonra 07.12.2009 olması, sanık ... ...’nin bu evde tadilat yaparak masraf ettiğinin bütün taraflarca kabul edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanık ...’un emlakçı ...’a güvenerek baştan beri evin satışında ve alımında yetkili olduğunu düşünerek hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Sanık ile ... sözleşme yaptığında mal sahibi zaten ölüdür. Mal sahibinin ölmüş olduğunu bilebilecek durumda olan tanık ...'dır. Tanık ile sanığın birlikte dolandırıcılık kastı ile hareket ederek bu sözleşmeleri hazırladığına dair bir iddia ve kabul yoktur.

 

Yukarıda açıklanan nedenlerle sanığın baştan beri aynı yöndeki savunmasının aksine dolandırıcılık kastının bulunduğuna dair cezalandırılmaya yeterli her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkumiyeti karar verilmesi, yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerektiği düşüncesiyle düzeltilerek onama yönündeki sayın çoğunluğun düşüncesine katılmıyorum.


Bu sayfa 156 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor