YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İşçinin iş kazası olduğu iddiası - davalı işverenin ise işçinin kendi bünyesinde çalışmadığı ve iş kazası olmadığı savunmasının, hangi huşular üzerinden değerlendirilerek karar verileceği hakkında açıklayıcı örnek Kr.( HGK)

Karar Özeti

İşçinin iş kazası olduğu iddiası - davalı işverenin ise işçinin kendi bünyesinde çalışmadığı ve iş kazası olmadığı savunmasının, hangi huşular üzerinden değerlendirilerek karar verileceği hakkında açıklayıcı örnek Kr.( HGK)

Karar

Hukuk Genel Kurulu         2022/496 E.  ,  2022/972 K.

 

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

 

1. Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... İş Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu ve ... Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

 

2. Direnme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

 

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

 

I. YARGILAMA SÜRECİ

 

Davacı İstemi:

 

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirkete ait ... İli ... İlçesi ... Köyünde bulunan mandıra inşaatında usta olarak çalışmakta iken 08.05.2013 tarihinde duvar örmekte kullanılan iskelenin kırılması sonucu 3 metre yükseklikten düşerek yaralandığını, uzun süren tedaviye rağmen kırılan ayağının kesildiğini, kaza sebebi ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yaptığı başvurunun sigortasız olarak çalıştığına dair bir bulgu olmadığından bahisle reddedildiğini, davalı şirketin yapı müteahhidi olduğu ve yine şirket ortaklarının maliki olduğu arazi üzerine bulunan inşaatta çalışırken geçirdiği kazanın iş kazası olduğuna karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı Cevabı:

 

5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının iş kazasının vuku bulduğu iddia edilen tarihte sigortalı olmadığı ve bu konuda Kurum kayıtlarında bir bilgi ve belge bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

 

6. Davalı ... Ltd. Şti. şirket vekili cevap dilekçesinde; ileri sürülen iddiaları kabul etmediklerini, hastane kayıtlarının olayın iş kazası olmadığının göstergesi olduğunu, kaza olduğu iddia edilen tarihlerde davacının başka bir işyerinde çalıştığını, müvekkil şirket ile davacı arasında hukukî ve organik bağ, işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

 

İlk Derece Mahkemesinin Kararı:

 

7. ... İş Mahkemesinin 05.10.2017 tarihli ve 2016/367 E., 2017/459 K. sayılı kararı ile; davacının ilk aşamada kaza hakkında bir iddiada bulunmaksızın yüksekten düşme şikâyetiyle hastaneye başvurması, hastanede adli rapor ve tutanak tutulmadığından bahisle şikâyetçi olması üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığınca sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi suçunun unsurları oluşmadığından kamu adına kovuşturma açılmasına yer olmadığına karar vermesi, olay tarihinde davacının başka bir işyerinde sigortalı olarak hizmetinin bulunması, Kurum denetmeni tarafından yapılan inceleme neticesinde davacının iddialarının doğruluğu konusunda herhangi bir tespitte bulunulmaması, yapılan kolluk araştırmasından iş kazasının varlığına yönelik bir tespitin yapılamamış olması ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacının olay tarihinde "sigortalı sayılan" kapsamında davalı işyerinde çalıştığının ispatlanamadığı, bu nedenlerle bilirkişi heyeti raporuna itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 

Bölge Adliyesi Mahkemesinin Birinci Kararı:

 

8. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekilince süresi içinde istinaf yoluna başvurulmuştur.

 

9. ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 07.03.2018 tarihli ve 2017/2501 E., 2019/394 K. sayılı kararı ile; davalı ... İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketine ait inşaatın ruhsat tarihi 19.06.2013 ise de dinlenen bordro tanığı ... ve davalı tanıklarından ...’ın beyanlarına göre kazanın gerçekleştiği 08.05.2013 tarihinde mandıra inşaatının faal hâlde bulunduğu, inşaat ruhsatının kazadan sonra alındığı, davacının iş kazasının meydana geldiğini iddia ettiği 2013 yılı Mayıs ayında dava dışı ... sicil numaralı inşaat işyerinde 7 gün hizmetinin bulunduğu, bu işyerindeki çalışmasının kaza tarihinden önce sona erdiğinin hizmet döküm cetveli, tutanak içeriği ve bordro tanığı ...’ın beyanı ile sübuta erdiği, davacının tanık olarak isimlerini bildirdiği ..., ..., ...'nun "davacının 08.05.2013 tarihinde davalı şirkete ait mandıra inşaatında çalışırken iskelenin üzerinden düşerek iş kazası geçirdiğini, sigortasız çalıştıklarını, davacıyı araç ile ... Devlet Hastanesine götürdüklerini” beyan ettikleri, davacının davalı ... İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi adına ... sicil numarası ile tescilli ... İli ... İlçesi ... Köyü No:94/2 adresinde kurulu bulunan inşaat işyerinde 08.05.2013 tarihinde geçirdiği kazanın 5510 sayılı Kanun'un 13. maddesine göre iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:

 

10. ... Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

 

11. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 21.03.2019 tarihli ve 2018/3034 E., 2019/2657 K. sayılı kararı ile; “..Somut dava dosyası yukarıda anlatılan esaslar doğrultusunda incelendiğinde eksik incelemeye ve araştırmaya dayalıdır. Bu sebeple öncelikle; davacının davalı şirket nezdinde herhangi bir işte çalışıp çalışmadığı, davalı şirketin davacının işvereni olup olmadığı ve taraflar arasındaki ilişkinin niteliği (istisna akdi – hizmet akdi) irdelenmeli, bu hususun aydınlatılması için gerekirse keşif yapılarak hizmet akdinin varlığına kanaat getirilmesi halinde davacının iddia ettiği, belirttiği tarihte davalının iş yerinde iş kazası geçirip geçirmediği hususu aydınlatılmalı, dosyada mevcut tanık ifadeleri arasında çelişkiler olduğu görülmekle bu çelişkiler giderilmeli, davacının olay gününe ait hastane kayıtlarında iş kazasına dair bir beyanının veya bu yönde bir kaydın olmadığı, yine ilk hastane kayıtlarında herhangi bir kayıt veya beyan olmamasına karşın davacının daha sonra sunduğu dilekçelerde iddiasına konu iş kazası sebebiyle ayaklarının ampute olduğunu beyan etmesi karşısında, 2013 yılında geçirdiğini iddia ettiği iş kazası sebebiyle ayağının kırılması olayıyla daha sonra bu kaza sebebiyle ayaklarının ampute olduğu iddiası arasında illiyet bağı olup olmadığı araştırılmalıdır. Belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, uyuşmazlık konusu husus yeniden usulünce incelenip, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

 

Bölge Adliyesi Mahkemesinin İkinci Kararı:

 

12. ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 11.11.2020 tarihli ve 2019/2403 E., 2020/1604 K. sayılı kararı ile bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu; davacının hizmet akdine mi yoksa istisna akdine mi tabi olarak çalıştığı konusunda hizmet cetvelinde 4/1-a kapsamında geçen çalışmalarının bulunduğu, ... (4/1-b) sigortalılığının bulunmadığı, davalı işyeri bordrolarında 2 sigortalının bildirildiği, mandıra inşaatının iki sigortalı ile yürütülemeyeceğinin açık olduğu, her ne kadar işyerinden 2013/6. aya ilişkin bordro verilmişse de, davalı bordro tanığı ...'ın kendisinin de Mart ayından beri işyerinde çalıştığını beyan ettiği ve aşamalarda alınan ifadelerinde "2013 yılı Mart ayı gibi davalı ... şirketinin ... İlçesi ... Köyünde yaptığı mandıra inşaatında çalışmaya başladığımda davacı bu inşaat işinde çalışıyordu, yağmur nedeniyle iş olmayıp ...'ya gelip tekrar gittiğimde davacı ayrılmıştı" şeklinde beyanda bulunarak çalışma ilişkisini teyit ettiği, kazayı ve çalışma ilişkisini doğrulayan tanıklar ..., ..., ...'nun davalı işyerinden bildirimi bulunmamakla birlikte yapılan UYAP sorgulamasında uyuşmazlık konusu dönemde başka bir işyerinden bildirimlerinin de mevcut olmadığı ve sigortasız çalıştıkları, davacının hastanede iş kazasını beyan etmemekle birlikte 29.09.2014 tarihli vizite kağıdında sağ ayağının iş kazası sonrasında atelde bulunduğunun belirtildiği, 2013 yılının Mayıs ayında dava dışı işyerinden 7 gün hizmet bildirildiği, kazanın ise 08.05.2013 tarihinde meydana geldiği, davacının hizmet akdine tâbi çalıştığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:

 

13. ... Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

 

14. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2021/85 E., 2021/2254 K. sayılı kararı ile; “..5510 sayılı Kanun'un anlamında sigortalı niteliğini kazanmanın koşulları başlıca üç başlık altında toplanmaktadır. Bunlar: a) Çalışma ilişkisinin kural olarak hizmet akdine dayanması, b) İşin işverene ait yerde yapılması, c) Kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmaması şeklinde sıralanabilir. Sigortalı olabilmek için bu koşulların bir arada bulunması zorunludur.

 

5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde ise iş kazası,

 

"a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

 

b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 sayılı K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

 

c)Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

 

d)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) Bu Kanunun 4üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

 

e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay olarak tanımlanmıştır.

 

Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için olaya maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur.

 

Somut dava dosyası yukarıda anlatılan esaslar doğrultusunda incelendiğinde bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediği ve verilen kararın eksik incelemeye ve araştırmaya dayalı olduğu görülmektedir. Bu sebeple öncelikle; davacının iddiasına konu kazanın olduğu tarihte sigortalı olduğu işverenin ve bu işyerinde çalışan bordro tanıklarıyla komşu işyeri tanıklarının olayla ilgili beyanları alınmalı, iddiaya konu kazanın nerede, hangi şartlar altında ve nasıl gerçekleştiği hususunun aydınlatılması için kazanın gerçekleştiği mahalde keşif yapılmalı, dosyada dinlenen davalı ve davacı tanık ifadeleri arasında özellikle ilk derece mahkemesiyle istinaf safhasında alınan beyanlar arasında ciddi çelişkiler olduğu görülmekle bu kişilerin ayrıntılı beyanlarına başvurularak bu çelişkiler giderilmeli, davacının 2013 yılında geçirdiğini iddia ettiği iş kazası sebebiyle ayağının kırılması olayıyla daha sonra bu kaza sebebiyle ayaklarının ampute olduğu iddiası arasında illiyet bağı olup olmadığı gerekli tedavi evraklarının tümü celp edilerek araştırılmalıdır. Belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, uyuşmazlık konusu husus yeniden usulünce incelenip, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

 

O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır...” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

 

Direnme Kararı:

 

15. ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 22.12.2021 tarihli ve 2021/674 E., 2021/2262 K. sayılı kararı ile; bozma ilamında belirtilen olay mahallinde keşif yapılmasının geçen zaman dikkate alındığında olayın aydınlatılması bakımından bir etkisinin olmayacağı ayrıca davacının 2013 yılında geçirdiğini iddia ettiği iş kazası sebebiyle ayağının kırılması ile daha sonra bu kaza sebebiyle ayaklarının ampute olduğu iddiası arasında illiyet bağı olup olmadığına yönelik gerekli araştırmanın yapılmış olduğu ve kaza tarihinde davacının ayağının kırıldığı sabit olup bundan sonra ayaklarının ampute olmasının iş kazasından kaynaklanan tazminat davasında sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi açısından etken bir durum olduğu, daha önce beyanı alınan tanıklar bozma ilamından sonra alınan beyanlarında daha önceki ifadelerinden tamamen farklı olarak davacının eser sözleşmesi kapsamında söz konusu inşaat işinde çalıştığını söylemişlerse de eski beyanlarından tamamen farklı olan bu ifadelerine itibar edilmediği ve daha önceki beyanları hükme esas alınmak suretiyle sonuca gidildiği, tanık ...'ın da yine daha önceki beyanlarına itibar edildiği, yaşanan kaza olayı ile ilgili olarak görgüye dayalı bir beyanının olmaması ve adı geçen tanığa ulaşılması mümkün olmadığından dosyanın geldiği aşama da dikkate alınarak bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçildiği, toplanan delillerin ışığında değerlendirme yapılarak bir karar verildiği belirtilerek ve önceki gerekçede tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

 

Direnme Kararının Temyizi:

 

16. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

 

II. UYUŞMAZLIK

 

17. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından uyulan bozma kararı gereklerinin tam olarak yerine getirilip getirilmediği; buradan varılacak sonuca göre iş kazası tespiti istemli eldeki davada mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

 

III. ÖN SORUN

 

18. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

 

IV. GEREKÇE

 

19. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

 

20. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.

 

21. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilir.

 

22. Somut olayda; iş kazasının tespiti istemli eldeki davada İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen ilk kararın Özel Daire tarafından araştırmaya yönelik bozulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan araştırma ve inceleme neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Verilen kararın Özel Daire tarafından ikinci kez araştırmaya yönelik bozulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 26.05.2021 tarihli celsede “..bozma ilamının olay mahallinde keşif yapılması ve davacılar murisinin geçirdiği kaza sonrasında oluştuğu ileri sürülen maluliyet tespiti arasındaki illiyet bağına yönelik gerekli araştırmanın yapılmış olması nedenleri ile bu yöne ilişkin kararımıza dayanak incelemenin yerinde olduğu görülmekle, anılan bozma ilamına karşın bu yönlerden direnilmesine, .. Tanıkların yeniden dinlenilmesi ve çelişkinin giderilmesi yönündeki bozma ilamına uyulmasına” karar verilerek tanıkların dinlendiği ve karar gerekçesinde “..daha önce ifadesi alınan tanıklar bozma ilamından sonra alınan beyanlarında daha önceki ifadelerinden tamamen farklı olarak davacının eser sözleşmesi kapsamında söz konusu inşaat işinde çalıştığını söylemişlerse de daha önceki beyanlarından tamamen farklı olan bu ifadelerine itibar edilmediği....ve toplanan delillerin ışığında değerlendirme yapılarak bir karar verilmiştir.” gerekçesiyle tanık ifadeleri değerlendirilerek karar verilmiş olup Özel Dairenin araştırmaya yönelik bozma kararında belirtilen eksikliklerin bir kısmı tamamlandıktan sonra direnme kararı verilmiştir.

 

23. Görüldüğü üzere mahkemece bozma kararından sonra, bozma gerekçesinde belirtilen şekilde tanıklar dinlenilerek çelişkinin giderilmesine yönelik inceleme yapılarak tanık beyanları kapsamında yapılan değerlendirme sonrasında yeni bir karar verilmiştir.

 

24. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, yapılan araştırma ve inceleme sonucu verilen yeni hüküm bulunmaktadır.

 

25. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, araştırmaya yönelik bozma kararına kısmen direnilebileceğinden direnme konusu yapılan kısımların incelenmesi, uyulan kısımlar yönünden dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği bu nedenlerle yeni hüküm bulunmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

 

26. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.

 

27. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

 

V. SONUÇ:

 

Açıklanan nedenlerle;

 

Davalılar vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 21.06.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

 

KARŞI OY

 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması (HMK 371/1-ç) bozma sebepleri arasında sayılmıştır.

 

Gerek delillerin toplanması gerekse bildirilen delillerin değerlendirilebilmesi için yapılması gereken araştırmalar bakımından verilen bozma kararları yargılama eksikliğine değinen bozma kararlarıdır. Bu bozma kararları tek bir eksik araştırmaya dayalı olabileceği gibi birden fazla eksik araştırmanın varlığına da dayalı verilmiş olabilir. Bu durumda her bir araştırma eksikliği ayrı bir bozma nedenidir.

 

Birden fazla araştırma eksikliği nedeniyle verilen bozma kararlarına karşı mahkemenin bir bütün olarak mı uyması gerektiği yaksa her bir neden bakımından ayrı ayrı uyma veya direnme hakkına sahip olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.

 

Bölge adliye mahkemesi, HMK 344'üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir (HMK 373/3). İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir (HMK 373/).

 

Bu hükümlerle birlikte değerlendirildiğinden mahkemenin her bir bozma nedeni bakımından ayrı ayrı bozmaya uyma veya önceki hükmünde direnme hakkına sahip olduğu sonucuna varılmalıdır. Mahkemenin bozma kararına kısmî olarak direnmesini engelleyen bir medeni usul kuralı da bulunmamaktadır. Yerleşik uygulamada da bozma kararına karşı mahkemece kısmî olrak direnilmesinin mümkün olduğu kabul edilmektedir.

 

Mahkemenin araştırma bozmalarına kısmî olarak direnmesi hâlinde verilecek hüküm kısmî uyma kararı ile yapılan araştırmaya da dayalı olmakla birlikte kısmen de sözü edilen direnmeye konu araştırmanın daha önce yapılmış olduğu ya da bu yargılama için sözü edilen araştırmanın hiç gerekli olmadığına dayalı olarak verilmiş olduğundan uyulan kısmın varlığı geçerli bir direnme kararı verilmediği anlamına gelmeyecektir.

 

Bu durumun çözümü direnilen kısım için araştırmanın gerekli olmadiğinin anlaşılması hâlinde direnmenin uygun bulunup uyulan kısımlar nedeniyle işin esasının özel dairece incelenmesi gerektiği, araştırmanın gerekli olduğunun anlaşılması hâlinde ise bu hususun tekrar bozma nedeni yapılması ve işin esasının incelenmemesidir. Zira usule ilişkin bozmalarda özel dairenin işin esasına ilişkin bir karar verdiği düşünülemeyeceğinden direnmenin uygun bulunmasının bir diğer anlamı da işin esasına girilmesi gerektiği olup henüz özel dairenin incelemediği ve bozma nedeni yapmadığı konuda Hukuk Genel Kurulu tarafından bir karar verilmesi gerektiği düşünülemeyecektir.

 

Birdin fazla araştırma eksikliği nedeniyle verilen bozma kararlarına karşı bir bütün olarak uyulması veya bir bütün olarak direnilmesi gerektiğinin kabul edilmesi usul ekonomisi ilkesiyle de bağdaşmaz. Bozmaya konu hususlardan bazıları için dosyada araştırmanın varlığı açıkça belli iken veya uyuşmazlığın mahiyeti bakımından sözü edilen bu araştırmanın gereksizliği apaçık ortada iken mahkemeyi bir bütün olarak uymaya zorlamak gereksiz gider yapılmasına neden olacağı gibi yargılamanın gereksiz yere uzamasına da neden olacaktır. Bu gereksiz işlemleri yapmak zorunda kalmamak için Hukuk Genel Kurulunca farklı bir bozma kararı verilebileceği düşüncesiyle mahkemenin bir bütün olarak önceki hükmünde direnmek zorunda hissetmesi de yargılamayı gereksiz bir aşama olarak uzatmış olabilecektir. Bu sakıncalara da yol açmamak için araştırma bozmaları nedeniyle dahi kısmî direnmenin mümkün olduğunu kabul etmek gerekir.

 

Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; bozma kararında birden fazla araştırılması gereken hususa yer verilmiş olup bunlar dayanılan değişik vakıaların da ispatıyla ilgili olduğundan birden fazla konuda eksik araştırma bozması yapılmıştır.

 

Mahkemece; “davacının 2013 yılında geçirdiğini iddia ettiği iş kazası sebebiyle ayağının kırılması olayıyla daha sonra bu kaza sebebiyle ayaklarının ampute olduğu iddiası arasında illiyet bağı olup olmadığının gerekli tedavi evraklarının tümü celp edilerek araştırılması gerektiği belirtilmiş ise de buna yönelik gerekli araştırmanın yapılmış olduğu ve bu yöne ilişkin kararımıza dayanak incelemenin yerinde olduğu anlaşıldığından ve kaza tarihinde davacının ayağının kırıldığı sabit olup bundan sonra ayaklarının ampute olmasının iş kazasından kaynaklanan tazminat davasında sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi açısından etken bir durum olduğu kanaatine varıldığından bu hususla ilgili olarak da daha fazla araştırma yapılmadığı” belirtilerek bu yöndeki araştırma bozmasına karşı direnilmiş diğer bozma nedenleri bakımından ise uyma kararı verilerek gerekli araştırmalar yapılmıştır.

 

Mahkemece verilen direnme kararı kısmî direnme niteliğinde olup direnilen kısımla ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi yapılması mümkün ve gerekli olduğu için ön sorun bulunmadığı kabul edilmelidir.

 

Açıklanan nedenlerle ön sorun bulunmadığı görüşünde olduğumuzdan ön sorun bulunduğu ve incelemenin tümüyle Özel Dairece yapılması gerektiği yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.


Bu sayfa 222 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor