YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Orman alanına dikilen ürün getirici ağaçların, muhdesatın aidiyeti ve sahipsiz yer kavramları içerisinde değerlendirilemeyeceği hk.(HGK)

Karar Özeti

 

 

24. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar Özel Daire bozma kararında muhdesatın aidiyeti ve bedeli istenen taşınmazın tespit harici bırakılan alanda kaldığı belirtilmiş ise de, dosya kapsamına göre; dava konusu aşılı menengiç ağaçlarının Dicle ilçesi Ulubaş köyü 101 ada 1 parsel ve Bahçedere köyü 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunduğu, anılan taşınmazların orman vasıflı olup, orman sınırları içinde kaldığı anlaşılmıştır. 

 

25. Bu nedenle ormanların 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine 5177 sayılı Kanun ile eklenen ek fıkrada açıkça ayrık tutulduğu, anılan hükümde sayılan ve farklı bir hukuki statüsü bulunan “sahipsiz yer” kavramının ormanları kapsamadığı, dolayısıyla ormanlar üzerinde, Kanunun tarif ettiği biçimde muhdesat oluşturulması ve bedelinin ödenmesi olanağının bulunmadığı duraksamaya yer olmaksızın anlaşılmaktadır.

Karar

 

Hukuk Genel Kurulu         2022/398 E.  ,  2022/1154 K.

 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

 

 

 

1. Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız el atılan muhdesat bedelinin tahsili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Dicle Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı asıl tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

 

 

2. Direnme kararı davacı asıl tarafından temyiz edilmiştir.

 

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

 

I. YARGILAMA SÜRECİ

 

Davacı İstemi:

 

4. Davacı asıl dava dilekçesinde; Dicle ilçesi Ulubaş köyünde bulunan tespit harici taşınmazda meydana getirmiş olduğu fıstık ağaçlarına Eğil-Dicle karayolunun yapımı sırasında kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığını ileri sürerek fıstık ağaçlarının kendisine ait olduğunun tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000TL tazminatın davalı ... Müdürlüğünden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı Cevabı:

 

5. Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; davacının dava konusu taşınmazın maliki olmadığını, bu nedenle taşınmaz üzerinde hak iddia edemeyeceğini, davalı kurumca taşınmaza kamulaştırmasız el atılmadığını, davacının ecrimisil talebinin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkeme Kararı:

 

6. Dicle Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.11.2013 tarihli ve 2012/107 E. 2013/157 K. sayılı kararı ile; alınan bilirkişi raporları uyarınca davacının açmış olduğu davada, dava ettiği yerin orman sayılan yerlerden olduğu ve orman sayılan yere müdahalede bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 

Özel Daire Bozma Kararı:

 

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asıl temyiz isteminde bulunmuştur.

 

8. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 01.10.2014 tarihli ve 2014/10550 E. 2014/22861 K. sayılı kararı ile; “…Dava, zemini tespit harici bırakılan taşınmaz üzerinde bulunan ve kamulaştırmasız el atılan muhtesatın aidiyetinin tespiti ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

 

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.

 

Dava konusu fıstık ağaçlarının zeminde kapladığı alan belirlenerek arazinin kapama fıstıklık niteliğinde kabulü ile gelir metoduna göre net fıstık geliri esas alınarak değer biçildikten ve zemine ekilebilecek münavebe ürünlerinin net gelirine göre biçilen değer düşüldükten sonra muhtesat bedelinin tespitine karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi,

 

Doğru görülmemiştir,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

 

Direnme Kararı:

 

9. Dicle Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.05.2015 tarihli ve 2015/76 E. 2015/122 K. sayılı kararı ile önceki gerekçeye ek olarak; dava konusu aşılı menengiç ağaçlarının bulunduğu alanın orman arazisi olduğu, dava konusu ağaçların davacı tarafından dikilmiş ağaçlar olmayıp, bizatihi ormana ait olan ve öncesinde ilgili kurumlarca yetiştirilen ya da niteliği itibariyle kendiliğinden yetişen ağaç statüsünde bulunduğu, orman arazisi içerisinde bulunan menengiç ağaçlarının aşılanmak suretiyle fıstık ağaçlarına çevrilmelerinin yasal dayanağının bulunmadığı, davacının orman arazisinde önceden bulunan menengiç ağaçlarına hiçbir kurumdan izin almadan ve gerekli prosedürleri tamamlamadan aşı yapmak suretiyle ağaçları fıstık ağacına çevirdiği, kendi beyanlarından da açıkça anlaşılacağı üzere 20 yıla yakın bir süre orman idaresine hiç bir kullanım bedeli ödemeden elde ettiği ürünlerden haksız olarak maddi menfaat elde ettiği, orman idaresinden izinsiz bir şekilde ormanda bulunan ağaçlara müdahalede bulunup belirli bir gelir elde eden davacıdan elde ettiği bu gelirin orman idaresine ödenmesi gereken yasal kısmının tazmin edilmesi gerekirken, bu yapılmayıp davacı tarafından dikilmeyen bizatihi ormanın dikili ağaçları olduğu açıkça belli olan ağaç bedellerinin tazminat bedeli olarak davacıya ödenmesine dair verilecek kararın, mevzuat ve yerleşik içtihatlar göz önünde bulundurulduğunda yerinde bir karar olmayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

 

Direnme Kararının Temyizi:

 

10. Direnme kararı süresi içinde davacı asıl tarafından temyiz edilmiştir.

 

 

II. UYUŞMAZLIK

 

 

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda taşınmaz üzerinde meydana getirilen muhdesat bedelinin davacıya ödenip ödenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

 

 

III. GEREKÇE

 

12. Konunun açıklığa kavuşturulması için öncelikle ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.

 

13. Bilindiği üzere 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların idare adına tescili ve zilyedin hakları”na ilişkin hükümler içeren 19. maddesi, 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanunun 11. maddesi ile değiştirilmiş; tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların kamulaştırılmalarında, kamu malı olan ve kamulaştırma konusu olamayacak yerlerin kamulaştırılmasının önlenmesi amacıyla, bu tür taşınmaz malların 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinde sayılan yerlerden olup olmadığının ilgili yerlerden sorularak tespit edilmesi külfeti idarelere yükletilmiş; kamu malı olmadıkları belirlendikten sonra, bedel tespiti ve tescil istemiyle mahkemeye başvurulması ve taşınmaz malın idare adına tesciline karar verilebileceği belirtilmiştir.

 

14. Anılan değişiklikle kamu malları dışında, kamulaştırma konusu olabilecek başkası adına tapulu, sahipsiz ve zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yer üzerinde bulunan muhdesat bedelinin zilyedine ödenip ödenmeyeceğine ilişkin bir düzenleme getirilmemiş; uygulamada ortaya çıkan sorunlar da dikkate alınarak 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 4650 sayılı Kanunla değişik 19. maddesine, 26.05.2004 tarihli ve 5177 sayılı Kanunun 35. maddesi ile; “Başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgarî levazım bedeli, ağaçların ise 11 inci madde çerçevesinde takdir olunan bedeli zilyedine ödenir” hükmü eklenmiştir.

 

15. Açıklanan yasal düzenleme karşısında, zemin malikinden başkası tarafından oluşturulan muhdesatın bedelinin ödenebilmesi için, zeminin başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş bir yer olması, başka bir anlatımla özel kişilerin mülkiyetine konu olabilecek yerlerden bulunması gerektiği kuşkusuzdur.

 

16. Bu noktada orman vasfındaki arazinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesinin ek fıkrasında ayrık tutulup tutulmadığı, anılan fıkrada öngörülen “sahipsiz yer” kavramının ormanları kapsayıp kapsamadığı sorununun çözülmesi gerekmektedir.

 

17. Devlete ait ormanların, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu ve özel mülkiyete konu olamayacağı Anayasa ve kanunlarda belirtilmiştir.

 

18. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 169. maddesi, "Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.

 

Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.

 

Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.

 

Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz" hükmüne haizdir.

 

19. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 715. maddesi, “Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.

 

Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.

 

Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tabidir” şeklindedir.

 

20. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinde kamu malları; hizmet malları, orta malları, sahipsiz mallar ile genel sular ve ormanlar olmak üzere dört gruba ayrılmıştır. Bu doğrultuda anılan madde; “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:

 

...

 

D) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir” şeklinde düzenlenmiştir.

 

21. Yine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi çerçevesinde koşulların varlığı hâlinde imar ve ihya yolu ile orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin, aynı Kanun'un 14. maddesinde yazılı koşulların gerçekleşmesi hâlinde imar ve ihya yoluyla kazanılması mümkün bulunmaktadır. Taşınmaz orman toprağı ise imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir. Zira Anayasa'nın 169 ve 170. maddeleri gözetilerek ormanların imar ve ihya ile kazanılması yasaklanmıştır.

 

22. Öte yandan Orman hukuku mevzuatı gereğince orman alanlarına her türlü müdahale yasaklanmıştır. Orman örtüsünün tahrip edilmesi veya herhangi bir orman örtüsü tahrip edilmeksizin dahi olsa orman alanlarının farklı amaçlarla kullanımı işgal ve faydalanma suçunu oluşturur. Böyle bir fiil sonucu ortaya çıkan muhdesat, suça konu şeylerden olup, hiç kuşkusuz suç teşkil eden fiilin hukuken himaye edilmesi düşünülemez.

 

23. Görüldüğü üzere ormanlar üzerinde, özel hukuk hükümlerine göre hak iktisabına yasal olanak bulunmamaktadır.

 

24. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar Özel Daire bozma kararında muhdesatın aidiyeti ve bedeli istenen taşınmazın tespit harici bırakılan alanda kaldığı belirtilmiş ise de, dosya kapsamına göre; dava konusu aşılı menengiç ağaçlarının Dicle ilçesi Ulubaş köyü 101 ada 1 parsel ve Bahçedere köyü 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunduğu, anılan taşınmazların orman vasıflı olup, orman sınırları içinde kaldığı anlaşılmıştır.

 

25. Bu nedenle ormanların 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine 5177 sayılı Kanun ile eklenen ek fıkrada açıkça ayrık tutulduğu, anılan hükümde sayılan ve farklı bir hukuki statüsü bulunan “sahipsiz yer” kavramının ormanları kapsamadığı, dolayısıyla ormanlar üzerinde, Kanunun tarif ettiği biçimde muhdesat oluşturulması ve bedelinin ödenmesi olanağının bulunmadığı duraksamaya yer olmaksızın anlaşılmaktadır.

 

26. Hâl böyle olunca mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekir.

 

IV. SONUÇ:

 

Açıklanan nedenlerle;

 

Davacı asılın temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

 

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 7.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Bu sayfa 147 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor