YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

5326 sayılı Kabahatler Kanununda düzenlenen “Kimliği bildirmeme” kabahati ile 5237 sayılı TCK’de düzenlenen “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun arasındaki farka ilişkin örnek Kr.

Karar Özeti

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası ise “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmünü haiz olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir.

Karar

YARGITAY

 

11. CEZA DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2021/4610

 

Karar Numarası: 2022/18252

 

Karar Tarihi: 01.11.2022

 

...

...

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 tarihli, 2013/9-542 Esas ve 2014/153 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere; 5237 sayılı TCK'nin 206. maddesindeki “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun oluşabilmesi için, öncelikle yalan beyanın resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yapılmış olması, bununla birlikte, suçun oluşması için sadece sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp, sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir. Resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında beyanda bulunacak kişinin gerçeği söyleme zorunluluğu vardır. Kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin bu beyanın doğruluğunu ispatlayıcı nitelikte olması, bir başka ifadeyle beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılmasının zorunlu olmaması şarttır. Aksi halde kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluysa ve bu araştırma sonunda bildirimin gerçeğe uygun olmadığı belirlenirse, kişinin beyanına itibar edilemeyeceğinden ve kişinin beyanını içeren belge, ispat aracı olarak kullanılamayacağından anılan maddedeki suç oluşmayacaktır.

 

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası ise “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmünü haiz olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir.

 

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olay tarihinde, içindeki şahısların şüpheli olabileceğinin bildirilmesi üzerine aracın durdurulduğu, araç içerisindeki dört kişiden ikisinin kimliğinin olmadığı, bu şahısların kendilerini ...,... olarak tanıttıkları, sanıklardan ...'nın da, kendisini ... olarak tanıtan kişinin oğlu olduğunu beyan ettiği, kimliksiz olan şahısların kimlik tespiti için olay yeri inceleme şube müdürlüğüne götürüldükleri, yapılan parmak izi incelemesi neticesinde sanıklar ... ve temyiz dışı sanık ... olduklarının anlaşıldığı, dosyada sanıkların beyan ettikleri kişiler adına düzenlenmiş herhangi bir tutanak bulunmadığı anlaşılmakla; kolluk birimlerinin alınan beyanların doğruluğunu araştırmaya başlaması nedeni ile resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı, sanıkların eylemlerinin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1 maddesinde düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğu gözetilmeden hükümler kurulması,

 

Yasaya aykırı, sanıkların temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA; ancak sanıkların eylemlerine uyan 5326 sayılı Kanun’un 40/1 maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 11.01.2016 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK'nin 322. ve Kabahatler Kanunu'nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu'nun 20/1 maddesi uyarınca sanıklar hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 01.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 159 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor