Somut olayda takip dayanağı senet nama yazılı olarak düzenlenmiştir. Buna rağmen lehtar tarafından kaşe basılıp imzalanmak suretiyle yapılan ciro beyaz ciro olup bu devir alacağın temliki niteliği taşımamaktadır. Buna göre takip alacaklısı lehtar olmadığından yetkili hamil değildir. Mahkemece, yukarıdaki ilkeler ışığında alacaklının takip hakkı bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/1964
Karar Numarası: 2022/8900
Karar Tarihi: 15.09.2022
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
1-Alacaklının katılma yoluyla verdiği temyiz dilekçesinin incelenmesinde;
2.3.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanunun 25. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 364/1. maddesine göre Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen ve miktar ve değeri Onbin Türk Lirası’nı geçen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Bu hükümde öngörülen kesinlik sınırı, 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile 02.12.2016 tarihinden itibaren kırk bin Türk Lirası’na, 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanun’un 1. ve 2. maddesi ile 28/02/2019 tarihinden itibaren elli sekiz bin sekiz yüz Türk Lirası’na, 01/01/2020 tarihinden itibaren yetmiş iki bin yetmiş Türk Lirası'na, 01/01/2021 tarihinden itibaren yetmiş sekiz bin altı yüz otuz Türk Lirası'na, 01/01/2022 tarihinden itibaren de yüz yedi bin doksan Türk Lirası'na çıkarılmıştır.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin, yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur.
5311 sayılı Kanunla değişik İİK.nin 364/1-2. maddeleri ve 6100 sayılı HMK'nin 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE)
2-Borçlunun temyiz başvurusuna gelince;
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlu vekili imzaya itiraz ile birlikte takip dayanağı senedin nama yazılı senet olduğunu, nama yazılı senetlerin ancak yazılı bir devir beyanı ve zilyetliğin devri ile devredilebileceğini, bu husus gözetilmeden yapılan bir devir sonucu takip başlatılamayacağını, müvekkilinin icra takibinin dayanağı olan senette keşideci olduğunu, yazılı bir devrin gerçekleşmesi için keşideci olan borçlunun rızasının alınması gerektiğini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince; bilirkişi ücreti yatırmayarak senetteki imzanın borçlu eli ürünü olduğunu ispatlayamayan alacaklı aleyhine imzaya itiraz kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2019/556 Esas sayılı dosyası getirtilerek borçlunun dava dilekçesindeki'' 60 adet senedi tabiri caizse usulen paraflamıştır'' beyanının mahkeme içi ikrar olarak değerlendirip değerlendirilemeyeceği noktasında inceleme yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, İlk Derece Mahkemesince, menfi tespit dava dilekçesindeki beyan borçlu aleyhine mahkeme içi ikrar kabul edilerek davanın reddine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Nama yazılı kıymetli evrak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)'nun 654. maddesinde, "Belli bir kişinin adına yazılı olup da, onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak, nama yazılı senet sayılır" şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı T.T.K.nun 778. maddesi ile bonolar hakkında da uygulanan aynı kanunun 681/2. maddesinde ise "Düzenleyen, poliçeye emre yazılı değildir ibaresini veya aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe ancak alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur" hükmü yer almaktadır.
Takibe konu senet incelendiğinde senedin nama yazılı düzenlendiği, bedelin malen alındığı kaydının bulunduğu, borçlunun keşideci, alacaklının lehtardan sonraki ciranta olduğu anlaşılmıştır. Bono, poliçe ve çek kanun gereği emre düzenlenen senetlerdir. Bu senetler üzerine ciranta tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı bir kambiyo senedi haline getirmez ise de keşideci tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı hale getirir. (Prof.Dr.... Hukuku 2.Bas. sayfa 638-639). Bu şekilde nama yazılı hale gelen senedin ciro edilme imkanı kalmaz. Ancak alacağın temliki yolu ile devredilebilir. Bu yasağa rağmen yapılan ciro alacağın temliki hükümlerine tabi olur. Zira nama yazılı senetler ancak alacağın temliki sonuçlarını yaratmak üzere devredilebilirler. Nama yazılı senet üzerinde yapılan ciro da temlikin sonuçlarını yaratabilir. (.... Hukuku 2.Bas. sayfa 200)Bu durumda senedi temellük edene karşı keşideci her türlü def’ilerini ileri sürebilir. (H.G.K.11.4.2007 tarih 12-206/202 sayılı kararı)
Bununla birlikte şekil olarak cironun alacağın temliki şartlarını bünyesinde barındırdığı söylenemiyorsa, artık senedi devralan kişi senede dayalı olarak hak sahibi sıfatını iktisap edemeyecek ve kambiyo hukukuna ilişkin hiçbir hukuki imkandan özellikle İİK.nun 170/a-2 uyarınca kambiyo hukuku kapsamında takip hakkından yararlanamayacaktır.
Somut olayda takip dayanağı senet nama yazılı olarak düzenlenmiştir. Buna rağmen lehtar tarafından kaşe basılıp imzalanmak suretiyle yapılan ciro beyaz ciro olup bu devir alacağın temliki niteliği taşımamaktadır. Buna göre takip alacaklısı lehtar olmadığından yetkili hamil değildir. Mahkemece, yukarıdaki ilkeler ışığında alacaklının takip hakkı bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nin 373/1. maddesi uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 30/09/2021 tarih ve 2021/2742 E.- 2021/2492 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, ... 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 14/07/2021 tarih ve 2021/334 E. - 2021/600 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 15/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.