Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde, asıl ve birleşen dosya davacılarının tevliyete ehil evlat olduklarının tespiti istemi ile eldeki davayı açtıkları, vakfiyeye göre tevliyetin batın şartı, yaş şartı olmaksızın erkek evladın erşedine (doğru yola diğerlerinden daha karib (yakın) ve her hâl ve hareketi daha doğru ve daha makbul olan) bırakıldığı, her iki davacıdan hangisinin tevliyet yönünden daha erşed olduğunun tespiti gerektiği, buna göre vakfın akarlarının bulunduğu yer, vakfiye gereği vakfın hayri ve sosyal harcamaları (bir nevi amacı) hususları dikkate alınarak, bu kapsamda davacıların vakfı yönetme açısından ikametgahları, vakfın amacına en yakın yaşam tarzı olanın, sabıka ve eğitim durumları ile sosyal durum ve benzeri durumların araştırılması, asıl dosya davacısının bildirdiği tanıkların, davacının vakfın en erşed evladı olup olmadığı yönünde beyanlarının alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, sadece birleşen dosya davacısının eğitim durumu dikkate alınarak daha erşed olduğu kabul edilip yazılı şekilde eksik inceleme dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/518
Karar Numarası: 2021/3925
Karar Tarihi: 28.04.2021
ASIL DOSYA
DAVACISI : ...
BİRLEŞEN DOSYA
DAVACISI : ...
DAVALILAR : ... vd
İLGİLİ VAKIF : ...
İLK DERECE
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Kilis 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.06.2020 tarihli ve 2019/17 Esas, 2020/68 Karar sayılı kararıyla asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olup, Mahkeme hükmüne karşı asıl dosya davacısı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez Bölge Adliye Mahkemesi kararının Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak asıl dosya davacısı vekili, duruşmasız olarak davalı ... vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.04.2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ile birleşen dosya davacısı vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenip karara bağlanması için 28.04.2021 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Asıl dosya davacısı ... vekili ile birleşen dosya davacısı ... Uygur dava dilekçelerinde Kilis'de kurulu Mülhak ...'nın mütevelliliğine müstehak vakıf evladı olduklarının tespitini istemişlerdir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucu, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile davacı ...'ın mütevelliliğe müstehak vakıf evladı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen karar asıl dosya davacısı vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine davacı ve davalı ... vekilince istinaf isteminin esastan red kararı temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, mülhak vakfın tevliyetine ehil evlat olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 3. maddesine göre, mülhak vakıf mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin yürürlük tarihinden önce kurulmuş olan yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilmiş ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince ...'nce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanun'un 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların ... tarafından yönetilip temsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Tevliyete ehil vakıf evladı olduğunun tespitine karar verilebilmesi için öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Tevliyete ehil vakıf evladı olduğunun tespiti mahkemeye, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 6. maddesi gereğince atama (tevcih) ise davalı idareye ait bir görevdir.
İslâm hukukunda vakıf işlerinin idaresi için velayet; ... hukukunda ise yine aynı kökten gelen tevliyet tabirleri kullanılmaktadır. Velayet kelimesi umumi bir tabir iken tevliyet kelimesi ise vakfa has bir tabirdir. ... hukukunda tevliyet denen vakıf üzerindeki velâyeti şu şekilde tarif edebiliriz: Vakfiyyedeki şartlar ve şer'î hükümler çerçevesinde vakfın işlerini idare etme yetkisine velâyet yahut vilâyet denir. Vakıf üzerinde velâyet hakkına hususi olarak tevliyet de denmektedir ve ... uygulamasında bu tabir kullanılmıştır. Vakfın idaresini üstlenen yani tevliyet (velâyet) hakkını elinde bulunduran şahsa ise mütevelli denir. (Akgündüz, ...; İslam Hukukunda ve ... Tatbikatında Vakıf Müessesesi, 1996, Sh. 295-296) Mütevelliyi, vakfiyedeki şartlara ve şer'î hükümlere göre vakfın işlerini idare etmek üzere tayin olunan şahıs diye tarif etmek mümkündür. (Sungurbey, .../Karinabadizâde, ... ...; Eski Vakıfların Temel Kitabı, İstanbul 1978, sh 2; ... ... Karinabadizade, Ahkamül Evkaf, Mesele 8 )
Nitekim 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 6/2. maddesinde, mülhak vakıfların, Anayasaya aykırılık teşkil etmeyen vakfiye şartlarına göre Meclis tarafından atanacak yöneticiler eliyle yönetilip temsil edileceği, mülhak vakıf yöneticilerinde aranacak şartlar ile yardımcılarının niteliklerinin yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Vakfın son mütevellisi olan ... ... Tazebay’ın asıl dosya davacısı ...'ın kardeşi olduğu, ... ve ... ...'in kardeşi olan ... Vakıf oğlu 1892 doğumlu ...'ın vatandaşlıktan çıktığı, birleşen dosya davacısı ... Uygur'un nüfus kayıtlarında babası olarak kayıtlı ... ile soybağı kurulu olmadığı, ancak nüfus kaydının düşünceler kısmında evliliğin tesciline dair mahkeme kararına istinaden ... Uygur'un annesi Emine'nin, ... Vakıf oğlu ... ... Tazebay ile evli olduğuna dair şerh düşüldüğü, ayrıca ... Uygur'un dava konusu vakfın evladı olduğuna dair Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.06.1969 tarihli ve 1969/394 Esas, 1969/442 Karar sayılı ilamı da bulunduğu anlaşıldığından asıl ve birleşen dosya davacılarının vakfeden ile soybağı yöntemince ispatlanmıştır.
Vakfiyeler, vakıf davalarında birinci derecede delil olup (Akgündüz, ...; İslam Hukukunda ve ... Tatbikatında Vakıf Müessesesi, 1996, Sh. 428), kadimden beri uygulandığı bilinmedikçe vakıf davalarında yazılı delil olarak kullanılamazlar. (Mecelle md.1739) Vakfiyelerin uygulanma şartı, bunların ifade ettikleri maddelerin sabit ve meşhur olmasıdır.
Meselâ vâkıf, somut olayda olduğu üzere, tevliyeti erşed evlada şart kılmış olsa ve birden fazla evlat da tevliyetin kendisine tevcihini ister ise ne yapılacaktır.
"Evlâd-ı vâkıfdan bir kaç kişi yekdîgerinden erşed olduğunu iddia iderek herbiri tevliyetin kendiisine tevcihini taleb eylese anlardan kangısının erşeaiyyeti bilbeyyine sabit olur ise tevliyet ana tevcih olunur.
Evlâd-ı vâkıfdan birkaç kişinin erşediyyetde birbirine müsâvî olduğu sâbit olur ise tevliyet anların cümlesine müsâvât üzre tevcih olunur." (Sungurbey, .../Karinabadizâde, ... ...; Eski Vakıfların Temel Kitabı, İstanbul 1978, sh134; ... ... Karinabadizade, Ahkamül Evkaf, Mesele 298 )
5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 9. maddesi gereği hırsızlık, nitelikli hırsızlık, yağma, nitelikli yağma, dolandırıcılık, nitelikli dolandırıcılık, zimmet, rüşvet, sahtecilik, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, güveni kötüye kullanma, kaçakçılık suçları ile Devletin güvenliğine karşı işlenen suçların birinden mahkûm olanlar vakıflarda yönetici olamayacakları, vakıf yöneticisi seçildikten sonra sayılı suçlardan mahkûm olanların yöneticiliklerinin de sona ereceği düzenlenmiştir.
Vakıflar yönetmeliğinin 24. maddesine göre yönetici olarak atanacak kişide bulunması gereken şartlar; medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmak, en az ilkokulu mezunu olmak, Kanun'un 9 uncu maddesinde belirtilen suçlardan birinden mahkûm olmamak olarak saymış olup, 25. madde de ise yönetici olarak atanmak isteyenlerin ilgili bölge müdürlüğüne müracaatlarında dilekçelerine ekleyecekleri belgeler; vakfiye şartlarına göre yönetici olabileceğine dair yetkili asliye hukuk mahkemesinden alınan kesinleşmiş mahkeme kararı, öğrenim belgesi, sabıka kaydı olmadığına ve sağlıkla ilgili olarak görevini devamlı olarak yapmaya engel bir durumu olmadığına dair yazılı beyanın olması gerektiği, maddenin üçüncü fıkrasında ise birden çok yöneticilik talebi olması halinde Meclisin; öncelikle vakfiye şartlarını dikkate alarak, batın tertibi, vakfın iş ve işlem kapasitesi, atanacak kişinin öğrenim durumu, adayların yerleşim yeri gibi hususları dikkate alarak karar vereceği düzenlenmiştir.
Davaya konu vakfın 1994 yılından itibaren mütevellisi olan ... ... ... 09.01.2019 tarihinde vefatı ile vakfın emaneten ... tarafından yönetildiği, yani vakfın mülhak vakıf olduğu, Kilis'de kurulu Mülhak ...'na ait 2174 nolu defterin 19. sayfasının 12. sırasında kayıtlı vc Kilis'te kurulu "... Efendi bin ... Efendi Vakfı"na ait 15 Receb 1286 H. (21 Ekim 1869 M.) tarihli vakfiye göre tevliyet "...kendim hayatta oldukça ben mütevelli olub vefatımdan sonra evlad-ı evlad-ı evlad-ı evlad- evlad-ı evladımın zükurundan erşedi mütevelli olub evladım bulunmadığı halde kayınpederim Küçükzade ... Ağa'nın evlad-ı evlad-ı evlad-ı evlad- evlad-ı evladının zükurundan erşedi mütevelli olub bade l-inkıraz ittifak-ı süleha ile ehl-i tarikattan bir zat mütevelli ve Hindî veya Ağvan ve Buharalılardan bir zat şeyh ola..." şeklinde düzenlenmiş iken 609 Numaralı Defterin 278. Sayfa, 329. sırasında 1297 H. (1879 M.) tarihli zeyl vakfiye ile vakıf önceki vakfiyedeki tevliyet şartını değiştirmiş ve "...mezburıma ben mütevelli olup vakf-ı mezburumun tebdil ve tağyiri taklil ve teksiri ve mürtezika-i vakfın azil ve nasbi merreten bade uhra yedimde olup nakd-i giran maye-i ömr-i azizi hazinedarı ervaha teslim eylediğimden sonra vakf-ı mezküreme evlad-ı zükürumun erşedi mütevelli ve tekke-i mezküreye şeyh ola evlad-ı zükür bulunmaz ise evlâd-ı inasın zükürunun erşedi mütevelli ve şeyh olup isneyn ve Cuma gecelerinde Hatm-i Hacegan okudup ve beher mah ruhum içün bir Hatm-i şerif tilâvet eyledikçe mezkur iki senim galleye mutasarrıf ola ve evlad-ı inastan zükür bulunmadığı halde inasın erşedi Vakf-ı mezküre mütevelli olup..." şeklinde tevliyet öncelikle vakıfın kendisine, vefatından sonra ise batın şartı olmaksızın erkek evladın erşedine, erkek evlat bulunmaz ise kız evladın erşed erkek evlatlarına, kız evladın erkek evladı bulunmaz ise kız evladının erşedine bırakılmıştır. Vakfiyede geçen “erşed” kelimesinin sözlük anlamı “doğru yola diğerlerinden daha karib (yakın) ve her hâl ve hareketi daha doğru ve daha makbul olan"dır (... Sami; Kamus-ı Türkî, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2019, Sh. 316).
Erşediyete şahadetde evlâdın hasr edilmesi, yani şâhidlerin bütün evlâdı vâkıfı tâdad ederek bunların arasında müddeînin erşed bulunduğunu tasrih ederek şahadetde bulunmaları şartdır. (... Nasuhi Bilmen; Hukukı İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul Üniversitesi Yayınları No:402, Dördüncü Cilt, Sh. 328,329)
Somut olayda, asıl dosya davacısı 1933 doğumlu ...'ın ilkokul mezunu, olduğu, Kilis Belediyesinde devlet memuru olarak çalışırken emekli olduğu ve dava konusu vakfın bulunduğu Kilis Merkez Mercidabık Mahallesinde oturduğu, sabıka kaydına dair dosyada herhangi bir belge olmadığı, birleşen dosya davacısı 1934 doğumlu ... Uygur'un ise Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Yüksekokulu ile Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsüne ilişkin lisans ve yükses lisans ve doktora diplomalarına sahip olduğu, sabıka kaydının mevcut olmadığı, Ankara İli Gölbaşı İlçesinde ikamet ettiği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde, asıl ve birleşen dosya davacılarının tevliyete ehil evlat olduklarının tespiti istemi ile eldeki davayı açtıkları, vakfiyeye göre tevliyetin batın şartı, yaş şartı olmaksızın erkek evladın erşedine (doğru yola diğerlerinden daha karib (yakın) ve her hâl ve hareketi daha doğru ve daha makbul olan) bırakıldığı, her iki davacıdan hangisinin tevliyet yönünden daha erşed olduğunun tespiti gerektiği, buna göre vakfın akarlarının bulunduğu yer, vakfiye gereği vakfın hayri ve sosyal harcamaları (bir nevi amacı) hususları dikkate alınarak, bu kapsamda davacıların vakfı yönetme açısından ikametgahları, vakfın amacına en yakın yaşam tarzı olanın, sabıka ve eğitim durumları ile sosyal durum ve benzeri durumların araştırılması, asıl dosya davacısının bildirdiği tanıkların, davacının vakfın en erşed evladı olup olmadığı yönünde beyanlarının alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, sadece birleşen dosya davacısının eğitim durumu dikkate alınarak daha erşed olduğu kabul edilip yazılı şekilde eksik inceleme dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı ... vekili ile davalı ... vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi (1.) Hukuk Dairesinin 12.11.2020 tarihli ve 2020/965 Esas, 2020/921 Karar sayılı istinaf isteminin esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK'nin 373/1.maddesi gereği kararın bir örneğinin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi (1.) Hukuk Dairesine, dosyanın ise İlk Derece Mahkemesi Kilis 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 28.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.