YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Vakfiyelerin vakıf davalarında birinci derece delil olduğu hk.

Karar Özeti

Vakfiyeler, vakıf davalarında birinci derecede delil olup (...; İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesesi, 1996, Sh. 428), kadimden beri uygulandığı bilinmedikçe vakıf davalarında yazılı delil olarak kullanılamazlar. (Mecelle md.1739) Vakfiyelerin uygulanma şartı, bunların ifade ettikleri maddelerin sabit ve meşhur olmasıdır.

Karar

YARGITAY

 

8. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2019/2750

 

Karar Numarası: 2021/5605

 

Karar Tarihi: 29.06.2021

 

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

 

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.01.2017 tarihli ve 2010/400 Esas, 2017/4 Karar sayılı kararıyla davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davalı ... vekilince Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

 

KARAR

 

Asıl ve birleşen dava dilekçelerinde, davacıların mazbut ... oğlu ...Vakfı'nın galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespiti istenmiştir.

 

Davalı vekili, asıl ve birleşen davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece, davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, ... ve ... yönünden davanın kabulü ile adı geçen davacıların dava konusu vakfın gallesine müstehak vakıf olduklarının tespitine, birleşen davada davacılardan ...'ün dava konusu vakfın gallesine müstehak vakıf evladı, diğer davacılar ... ve ...'ün ise vakıf evladı olduklarının tespitine dair verilen karar davalı ... vekilince istinaf edilmesi üzerine vekalet ücreti yönünden istinaf istemi kabul edilerek talepler hakkında İlk Derece Mahkemesi kararı gibi yeniden hüküm kurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine ise Dairemizce; davalı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilmiş, ancak dava konusu vakfın birden fazla vakfiyesinin bulunduğu, bu vakfiyelerde galle fazlasının evlada verilmesi ile ilgili olarak ayrı ve özel düzenlemelerin bulunduğu, (20 ... 1019 H. / 06 Aralık 1610 M.tarihli vakfiyede galle fazlası evlada bırakılmayarak tamamının hayra tahsis edildiği gibi) galle fazlasının evlada bırakıldığı vakfiyelerde ise evlatlara yönelik farklı şartların öngörüldüğü, bu durumda Mahkemece; dava konusu vakıflardan galle alan evlat listesi ve dayanakları evrakın ...'nden, davacılara ait gidebildiği kadar üst soylarını gösterir nüfus kayıtlarının ilgili nüfus müdürlüğünden getirtilip, yukarıda açıklandığı şekilde galle konusunda her vakfiyede öngörülen şartlar uzman bilirkişiye incelettirilerek oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, infazda çelişki oluşturabilecek şekilde ve eksik araştırmaya dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekçesi ile bozulmuştur.

 

Bölge Adliye Mahkemesince, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuna sonucu bozma öncesinde olduğu gibi davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, ... ve ... yönünden davanın kabulü ile adı geçen davacıların dava konusu vakfın gallesine müstehak vakıf olduklarının tespitine, birleşen davada davacılardan ...'ün dava konusu vakfın gallesine müstehak vakıf evladı, diğer davacılar ... ve ...'ün ise vakıf evladı olduklarının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.

 

Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de gereği tam yerine getirilmemiştir.

 

Yargıtayın bozma kararlarına karşı direnme hakkı yasalarımıza göre mahkemeye verilmiş olup, Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra gereklerinin yerine getirilmesi ve bozma ilamında yazılı hususları karşılayacak şekilde araştırma ve inceleme yapılarak hüküm kurulması zorunludur.

 

Asıl ve birleşen dava, davacıların mazbut vakıf olan ... ...... Vakfı'nın galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespiti istemine ilişkindir.

 

5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 3. maddesinde, mülhak vakıf mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin yürürlük tarihinden önce kurulan, yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilen ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin yürürlük tarihinden önce kurulan ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanunun 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların ... tarafından yönetilip temsil edileceği, Kanun'un (5737 sayılı Vakıflar Kanunu) yürürlüğe girmesinden önce mazbut vakıflar arasına alınan vakıflarla, bu Kanuna göre mazbut vakıflar arasına alınan vakıflara bir daha yönetici seçimi ve ataması yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.

 

743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulan vakıflar, amaçları çerçevesinde vakıftan yararlananlar bakımından, “hayrî vakıf” ve “zürrî vakıf” olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bunlardan zürri vakıflarda, vakıf gelirlerinden (galleden) vakıfın evlatlarının yararlanması amaçlanmıştır. Zürri vakıf denilen bu vakıflarda vakfiyede belirtilen hayri koşulların ifasından sonra vakfın gelirinden (galle) fazlasının vakfiyede belirtilen evlatlara ya da hısımlara verilmesi öngörülmüştür. Vakfeden, vakfın gelir fazlasından sadece belirli bir kişi ya da kişilerin yararlanmasını mümkün kılabileceği gibi, çocuklarının, usul ve/veya füruunun ya da diğer akrabalarının yararlanmasını mümkün kılabilir (Akipek, Ş./ Altaş, H.: “Vakıflarda Evladiye Davaları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 47, S. 1-4, s. 145-151, Ankara 1998, s. 145-146; Uluç, Y.:Vakıflar Hukuku ve Mevzuatı, Ankara 2008, s. 49).

 

Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlananın ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır.

 

Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir.

 

Galle fazlası, evlada şart kılınan vakıflarda galle fazlasının alınabilmesi için açılan davada öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Yani bu tür davalarda incelenecek ilk husus; davacılar ile vakfeden arasında iddia edildiği üzere kan bağı yolu ile soybağı mevcut olup olmadığı, eğer soybağı kurulabiliyorsa ikinci aşamada vakfiyelerde galle fazlası için öngörülen şartların somut olayda davacılar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması olacaktır.

 

Vakfiyeler, vakıf davalarında birinci derecede delil olup (...; İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesesi, 1996, Sh. 428), kadimden beri uygulandığı bilinmedikçe vakıf davalarında yazılı delil olarak kullanılamazlar. (Mecelle md.1739) Vakfiyelerin uygulanma şartı, bunların ifade ettikleri maddelerin sabit ve meşhur olmasıdır.

 

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; Dava konusu ... ...... Vakfı'nın galle fazlasının evlada şart kılındığı ve benzer hükümler içeren evâhir-i Zi'l-hicce 1028 H. / 28 Kasım 1619 M. tarihli ve 30 Zi'l-hicce 1028 H. / 28 Kasım 1619 M. tarihli vakfiyelerden evâhir-i Zi'l-hicce 1028 H. / 28 Kasım 1619 M. tarihli galle fazlasına ilişkin olarak vakfiyedeki "Tahsisat " başlıklı kısım: "...Ve şöyle şart eylediler ki , bu...mütevelli-i kebir(büyük mütevelli-baş mütevelli) her sene tam elli bin parayı Vakfedenin evladı...'in kullanımına vere", "ve tam(kamil) elli bin parayı da vakfedenin kızı ... ... kullanımına vere", "badehüma evlatları badeha evladı evlatları, badeha evladı evladı evlatları ve zürriyet ve nesil ve akaplarıtabakatan bade tabakatinneslen bade neslin mutasarrıf olalar" (ondan sonra evlatları daha sonra evlatlarının evlatları nesilller boyu tabakadan tabakaya nesilden nesile hak sahibi olalar) "Bu yüzbin paraya adı geçen... ve ... ... ve evlatları aleltertib ilmezkür müstakil mutasarrıf olup sair müstahakkini vakıf müdahale itmeyeler",(Bu yüzbin paraya... ve ... ... ve evlatları söz edilen düzen içerisinde müstakilen hak sahibi olalar; vakıftaki diğer hak sahipleri onlara karışmayalar) "ve bu mahdum ve mahdumenin evladında ala esfelihacbidüp mesela birinin evladıvar iken evlad-ı evladı mahcup ola evladı mevcud olmayanın evladı evladı mutasarrıf ola ve tasarrufları alesseviye olup zükur ve inas fark olunmaya" (Bu oğul ve kızın evladında üst derecede olan alt derecede olanı yasaklayıp, örneğin birinin evladı var ise torununu yasaklaya ve evladı ölmüş olanın torunları hak sahibi olalar ve hak sahiplikleri eşit olup kız-erkek fark etmeye), "veled ve veledi veledilelaher olmayanın hissesi derecesinde müsavi ve müşarik olanlara intikal ide"(Çocukları ve torunları olmayanın hissesi kendi derecesindekilere paylaştırıla), "bu yüzbin para bunlardan sonra ferini sani ki beyan-ı atidir anların hissesine munzam ola" (Bunlardan sonra, yani bunların nesli kesilirse bu para da aşağıda anlatılan ikinci kısmın hissesine eklene)

 

Vakfiyedeki "Galle Fazlası" başlıklı kısım "...ve zikrolunan bu yüzbin paradan sonra rey'i vakıftan baki kalan mademki vâkıf-ı refî'ü'l-kadîr ...kendülere vasıl olup hasbemayürid ve yahtar tasarruf eyleyeler"(ve söz edilen yüzbin paradan başka, vakıftan arta kalanlar da vakıf hayatta iken kendilerine verilip diledikleri gibi tasarruf eyleyeler), "...zikri sebkiden iki veled sulbilerinden maada mevcut olan evladı kiramlarına ve evladı evlada ve evlad-ı evlad-ı evlada ve nesil ve akab ve zürriyetlerine tabakatan bade tabakatin alesseviye sarf oluna" (önce söz edilen iki evladın çocuklarından başka mevcut olan evlatlarına dereceden dereceye eşit olarak sarf oluna ),""kemâ zükire alâ esfel-i hacbeyliye zükûr ve ünsa ale's-seviye olalar" (söylendıği gibi, önde olan aşağıda olanı meneyleye. erkek ve kızlar eşit olalar) "ve bir kimesne ki mühtakil olup veled ya veled veled terkede ilâ-âhiri't-tabakât hissesine halefi mutasarrıf ola" (Ön batında olan evlattan biri öldüğünde, onun hissesi sonraki batında olan evlatlarına intikal ede), "an gayri veledin intikal idenin hissesi zeviy derecesine intikal ede"(Çocuksuz olarak ölenin hissesi kendi derecesinde olanlara paylaştırıla), "cümlesinden sonra hisse-i saniye dahi yine... ve ... ... evladı hissesine munzam olup tafsi-i mezbur üzere taksim oluna"(cümlesinden sonra, ikinci hisse de... ve ... ... evladının hissesine eklenerek yukarıda açıklandığı üzere taksim oluna)) şeklinde şartlar bulunduğu, buna göre vakıftan intifa hakkı sahibi evlatlar iki kısma ayrılmış olup; ilk kısımda vakfedenin ... ve ... isimli çocuklarından gelenler bulunmaktadır ki, bunlar da iki kısım olarak her bir gruba her sene 50 bin para tahsis edilmiştir. İkinci kısımda ise ... ve ... dışındaki diğer bütün evlatlar bulunmaktadır ki, bunlara da vakıf şartlarının (hayır şartları, tamir, ... ve ... adlı evladlar ile onlardan sonra nesilleri tükeninceye kadar evlatlarına yapılacak ödeme vs.) karşılanmasından sonraki galle fazlası dağıtılacaktır. Her iki grupta da batın şartı var, şu kadar ki, ölenin payı varsa kendi çocuklarına yahut torunlarına dağıtılacak, kız-erkek eşit olacaktır. Nesli devam etmeyenin payı kendisine en yakın derecedeki evlatlar arasında pay edilecektir. Her iki gruptan hangi grubun soyu tamamen kesilirse o grup için öngörülen maaş veya galle fazlası diğer gruba ilave edilecektir.

 

Buna göre; asıl ve birleşen dosya yönünden davacıların dava konusu vakfın galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespitini istedikleri, bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda, dava konusu vakfın birden fazla vakfiyesinin mevcut olduğu, bunlardan sadece evâhir-i Zi'l-hicce 1028 H. / 28 Kasım 1619 M. Tarihli ve 30 Zi'l-hicce 1028 H. / 28 Kasım 1619 M. Tarihli vakfiyelerde galle fazlasının evlada şart kılındığı, söz konusu vakfiyelerde benzer hükümler bulunduğu, vakfedenin evlatlarını iki gruba ayırdığı, birinci grup evlada vakfın gelirinden maaş tahsis etmişken, ikinci gruba ise vakfın gelir fazlasından faydalanmalarına yönelik düzenleme yaptığı, "davacılardan mazbut (Eski ... ... )Vakfının evladı olduğuna ilişkin mahkeme kararı alanların gerek mahkeme kararından, gerekse nüfus kayıtlarından 1.grup mu yoksa 2.grup evladı mı olduğu anlaşılamadığından, vakfın gelir fazlasına hak sahibi olduğuna karar verilen davacıların evladı kiram yani 2.grup evlat kabul edilmelidir." şeklinde yorum yapıldığı ve Mahkemece iş bu bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de rapor denetime elverişli ve hüküm kurmaya elverişli olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

 

Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş; davacıların galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespitini istedikleri, davacıların yakın murislerine dair mahkeme kararlarında sadece vakıf evladı kararı verildiği, vakfeden ile hangi grup evlat üzerinden soybağı kurulduğunun da açık olmadığı dikkate alınarak, öncelikle taraflara süre ve imkan verilerek dava konusu vakıf ile ilgili daha önce adli veya idari yargıda görülen dava dosyalarını bildirmelerinin istenmesi, iş bu dosyalar ile hükümlere dayanak bilirkişi raporlarının yanı sıra davalı ... Müdürlüğünden vakıf evladı listeleri ile dayanak mahkeme kararı veya ilgili belgelerin, bu güne kadar hangi esas üzerinden evlatlara ödemede bulunulduğu hususları da sorularak toplanan ve toplanacak deliller ile davacıların hangi grup evlat soyundan geldikleri, gruplardan herhangi birisinin soyunun kesilip kesilmediği hususlarında gerekirse yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan tereddüte yer vermeyecek ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar vermek olmalıdır.

 

SONUÇ: ... vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (16.) Hukuk Dairesi'ne ait 06.02.2019 tarihli ve 2018/1466 Esas, 2019/140 Karar sayılı hükmün 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın HMK'nin 373/2. maddesi gereği kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (16.) Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 29.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 145 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor