2-İlk derece mahkemesinin 17.09.2021 tarihli kararıyla taraflar eşit kusurlu bulunarak karşılıklı boşanma davalarının kabulüyle tarafların boşanmalarına ve davalı-davacı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Anılan karar, davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf edilmiş, bölge adliye mahkemesince erkeğin eşine devamlılık arzeder şekilde fiziksel şiddet uyguladığı, erkek hakkında mahkemece verilen uzaklaştırma kararı döneminde müşterek konutta kalan kadının başka bir erkeği konuta alarak sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği gibi kadının eşine hakaret içeren sözler söylediği kabul edilerek davacı-davalı erkeğin az, davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğuna, kadının yoksulluk nafakasının reddine, erkek yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince kadına, hakaret vakıası kusur olarak yüklenmişse de toplanan delillerden, kadına kusur olarak yüklenilen eşine hakaret vakıasının dava tarihinden 7-8 ay öncesine ait olduğu, bu eylemden sonra evlilik birliğinin devam ettiği, bu vakıanın erkek tarafından affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığı ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceği ancak mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken mahkemece bu husus gözetilmeden davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda taraflar eşit kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata karar verilemez. Erkek yararına Türk Medeni Kanunu' nun 174/1-2. maddesi koşulları oluşmamıştır. O halde davacı-davalı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
4-Davalı-davacı kadının çalışmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 175. madde koşulları kadın yararına oluşmuştur. Davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/5592
Karar Numarası: 2022/8245
Karar Tarihi: 17.10.2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının reddi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, kendi tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-İlk derece mahkemesinin 17.09.2021 tarihli kararıyla taraflar eşit kusurlu bulunarak karşılıklı boşanma davalarının kabulüyle tarafların boşanmalarına ve davalı-davacı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Anılan karar, davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf edilmiş, bölge adliye mahkemesince erkeğin eşine devamlılık arzeder şekilde fiziksel şiddet uyguladığı, erkek hakkında mahkemece verilen uzaklaştırma kararı döneminde müşterek konutta kalan kadının başka bir erkeği konuta alarak sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği gibi kadının eşine hakaret içeren sözler söylediği kabul edilerek davacı-davalı erkeğin az, davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğuna, kadının yoksulluk nafakasının reddine, erkek yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince kadına, hakaret vakıası kusur olarak yüklenmişse de toplanan delillerden, kadına kusur olarak yüklenilen eşine hakaret vakıasının dava tarihinden 7-8 ay öncesine ait olduğu, bu eylemden sonra evlilik birliğinin devam ettiği, bu vakıanın erkek tarafından affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığı ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceği ancak mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken mahkemece bu husus gözetilmeden davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda taraflar eşit kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata karar verilemez. Erkek yararına Türk Medeni Kanunu' nun 174/1-2. maddesi koşulları oluşmamıştır. O halde davacı-davalı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
4-Davalı-davacı kadının çalışmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 175. madde koşulları kadın yararına oluşmuştur. Davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi. 17.10.2022 (Pzt.)