İlk derece mahkemesince, tarafların dilekçelerinde dayandıkları vakıalar ayrı ayrı değerlendirilmiş ve davacı kadının vakıalarını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı kadın dilekçelerinde “Davalı erkeğin ameliyat sürecinde yanında olmadığı ve tedaviye ilişkin masrafları karşılamadığı” vakıasına dayanmıştır. İlk derece mahkemesince bu vakıaya ilişkin olarak, “Davacının annesi tanık olarak beyanında kızının ameliyat öncesi yanlarına geldiğini belirttiği, tarafların bu ameliyat sırasında bir ayrılık sürecinde oldukları, davacının ameliyattan hemen önce kendi ailesinin yanına döndüğü, onlarla birlikte ameliyata girerek sonrasında da ortak konuta dönmediği, açıklanan bu nedenler ile davacı tarafça davalıya yönelik kusur ve kabahat teşkil edebilecek herhangi bir olgu ve olay ispatlanamadığı” kabul edilmiştir. Ancak, tanık beyanları ve toplanan delillerden erkeğin ameliyat ve tedavi süreci ile ilgilenmediği, buna ilişkin masrafları karşılamadığı anlaşılmakta olup bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerekir. Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. Bu durumda, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
b-Davacı kadının reddedilen tazminatlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50. 51) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî (TMK 174/1) ve manevî (TMK 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/6139
Karar Numarası: 2022/8425
Karar Tarihi: 24.10.2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, davanın reddi, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminatlar yönünden; davalı erkek tarafından ise davanın reddi, kusur belirlemesi, reddedilen nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-Davacı kadının, davanın reddi ve kusur belirlemesine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Tarafların istinaf kanun yoluna başvuruları neticesinde bölge adliye mahkemesince esastan ret kararı verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
İlk derece mahkemesince, tarafların dilekçelerinde dayandıkları vakıalar ayrı ayrı değerlendirilmiş ve davacı kadının vakıalarını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı kadın dilekçelerinde “Davalı erkeğin ameliyat sürecinde yanında olmadığı ve tedaviye ilişkin masrafları karşılamadığı” vakıasına dayanmıştır. İlk derece mahkemesince bu vakıaya ilişkin olarak, “Davacının annesi tanık olarak beyanında kızının ameliyat öncesi yanlarına geldiğini belirttiği, tarafların bu ameliyat sırasında bir ayrılık sürecinde oldukları, davacının ameliyattan hemen önce kendi ailesinin yanına döndüğü, onlarla birlikte ameliyata girerek sonrasında da ortak konuta dönmediği, açıklanan bu nedenler ile davacı tarafça davalıya yönelik kusur ve kabahat teşkil edebilecek herhangi bir olgu ve olay ispatlanamadığı” kabul edilmiştir. Ancak, tanık beyanları ve toplanan delillerden erkeğin ameliyat ve tedavi süreci ile ilgilenmediği, buna ilişkin masrafları karşılamadığı anlaşılmakta olup bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerekir. Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. Bu durumda, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
b-Davacı kadının reddedilen tazminatlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50. 51) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî (TMK 174/1) ve manevî (TMK 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1/a ve 1/b bentlerinde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 397.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.24.10.2022 (Pzt.)