2- Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin, kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu belirtilerek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, lehine hükmedilen tazminatların miktarı ile aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi, tazminatlar ve iştirak nafakalarının miktarı yönünden istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir. Mahkemece her ne kadar davacı-karşı davalı kadına "Eşine hakaret etme" vakıası kusur olarak yüklenilmiş ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda az da olsa kusurlu olduğu belirtilerek erkeğin karşı davasının da kabulüne karar verilmiş ise de, davalı-karşı davacı erkeğin tanık olarak bildirdiği tarafların ortak çocuklarının beyanları, Türk Medeni Kanunun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, yer ve zaman unsuru içermeyen, sebep ve saiki açıklanmayan soyut izahlardan ibaret olup ispatlanamayan bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenilmesi doğru görülmemiştir. Dosya kapsamı itibariyle davacı-karşı davalı kadının başkaca bir kusurlu davranışı da ispatlanamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları uyarınca davalı-karşı davacı erkek tam kusurludur. Mahkemece tam kusurlu erkeğin karşı davasının reddine karar verilecek yerde kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, kadının davasında verilen boşanma hükmü taraflarca istinaf ve temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu durumda davalı-karşı davacı erkeğin davası konusuz kalmıştır. HMK'nun 331/1. maddesi uyarınca davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekâlet ücreti ve yargılama giderlerini tâyin ve takdir eder. O halde, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı ve tarafların dava tarihindeki haklılık durumlarına göre yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/5945
Karar Numarası: 2022/8199
Karar Tarihi: 17.10.2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, lehine hükmedilen tazminatların miktarı ile aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi, tazminatlar ve iştirak nafakalarının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2- Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin, kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu belirtilerek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, lehine hükmedilen tazminatların miktarı ile aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi, tazminatlar ve iştirak nafakalarının miktarı yönünden istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir. Mahkemece her ne kadar davacı-karşı davalı kadına "Eşine hakaret etme" vakıası kusur olarak yüklenilmiş ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda az da olsa kusurlu olduğu belirtilerek erkeğin karşı davasının da kabulüne karar verilmiş ise de, davalı-karşı davacı erkeğin tanık olarak bildirdiği tarafların ortak çocuklarının beyanları, Türk Medeni Kanunun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, yer ve zaman unsuru içermeyen, sebep ve saiki açıklanmayan soyut izahlardan ibaret olup ispatlanamayan bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenilmesi doğru görülmemiştir. Dosya kapsamı itibariyle davacı-karşı davalı kadının başkaca bir kusurlu davranışı da ispatlanamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları uyarınca davalı-karşı davacı erkek tam kusurludur. Mahkemece tam kusurlu erkeğin karşı davasının reddine karar verilecek yerde kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, kadının davasında verilen boşanma hükmü taraflarca istinaf ve temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu durumda davalı-karşı davacı erkeğin davası konusuz kalmıştır. HMK'nun 331/1. maddesi uyarınca davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekâlet ücreti ve yargılama giderlerini tâyin ve takdir eder. O halde, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı ve tarafların dava tarihindeki haklılık durumlarına göre yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
3- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî (TMK m. 174/1) ve manevî (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesinin kararının BOZULMASINA, hükmün bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONAMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz eden ...'e yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 397.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Gülay'a geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 17.10.2022 (Pzt.)