YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Kadastro konusu taşınmazların zilyetlikle kazanımında, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazların öncesinin tarım arazisi olup olmadığının açıklanması gerektiği hk.

Karar Özeti

Ayrıca, ziraat bilirkişisi raporunda, taşınmazların öncesinin tarım arazisi olup olmadığı, zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadıkları, zilyetliğin terkinin söz konusu olup olmadığı açıklanmadığı gibi, rapora ekli fotoğraflar da taşınmazların üzerindeki zilyetliği göstermeye elverişli bulunmamaktadır.

Karar

YARGITAY

 

8. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2021/13430

 

Karar Numarası: 2022/6912

 

Karar Tarihi: 13.09.2022

 

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davacı Hazine ve davacı ...'ın davalarının kısmen kabulüne, müdahil ... ve arkadaşlarının davalarının reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı Hazine vekili, davalı ... , davalı ... , davalı ... , müdahil ... ve ... tarafından tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

 

K A R A R

 

Kadastro sırasında, ... ili Nusaybin ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 85, 90, 91, 92, 93, 95 ve 96 parsel sayılı sırasıyla 318.000, 390.000, 21.000, 334.000, 325.000, 137.000 ve 339.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı, ırsen intikal, satış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, tarla vasfıyla ... ve müşterekleri adına payları oranında tespit edilmiştir.

 

Kadastro Komisyonu tarafından itirazları red edilen davacı ..., tapu kaydına, ırsen intikale ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazların miras payı oranında adına tescili istemiyle; davacı Hazine ise, taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla, taşınmazların adına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlar; yargılama sırasında müdahil ... ve arkadaşları, tapu kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmışlardır.

 

Mahkemece, davaların birleştirilmesi suretiyle yapılan yargılama sonunda, davacı Hazine ve davacı ...'ın davalarının kısmen kabulüne, asli müdahil ... ve arkadaşlarının davalarının reddine, çekişmeli 90 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile ham toprak vasfıyla davacı Hazine adına kayıt ve tesciline, çekişmeli 85, 91, 92, 93, 95 ve 96 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitlerinin iptaline, taşınmazların her birinin bilirkişilerin 27.05.2015 tarihli 2 nolu ek raporlarındaki hisselendirme gereği toplam 570.286.080 hisse kabul edilerek, hükümde gösterilen hisseler ile ... ve müşterekleri adına kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı Hazine vekili, davalı ... , davalı ... , davalı ... , müdahil ... ve ..., davalı ... ve davalı ... ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, 12.08.2015 tarihli ek kararıyla davalı ... ...'ın, 11.08.2015 tarihli ek kararla davalı ...'in temyiz istekleri süre yönünden reddedilmiş, davalı ... ... ile davalı ... tarafından iş bu ek kararlar temyiz edilmemiştir.

 

1. Çekişmeli 90 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan temyiz incelemesinde; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı ... , davalı ... , davalı ... ile müdahil ... ve ...'ın yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile dava konusu 90 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki Usul ve Kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.

 

2. Çekişmeli 85, 91, 92, 93, 95 ve 96 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince; Mahkemece, bu taşınmazların, tespitlerine esas alınan tapu kayıtları kapsamında kaldıkları, tapu kayıtlarının gayri sabit sınırlı olmaları nedeniyle miktar fazlası üzerinde de tespit malikleri olan davalılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi, mahkemenin tespite esas tapu kayıtlarının taşınmazları kapsadığı yönündeki kabulü de yerinde değildir. Şöyle ki; davacı Hazine, her parsel hakkında ayrı ayrı dava açarak, çekişmeli taşınmazların tespitlerine esas alınan tapu kayıtlarının kapsamında kalmadığı ve taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasına dayanmış; davacı ..., her parsel hakkında ayrı ayrı dava açarak, çekişmeli taşınmazları, davalılarla ortak murisleri olan babaları ... 'ın tapu dışı yol ile satın aldığını ve ölümüyle mirasçılarına kaldığını, taşınmazlar üzerinde kardeşleri ile birlikte zilyetliğinin bulunduğunu, ancak miras payını alamadığını ileri sürmüş; müdahil ... ve arkadaşları ise, çekişmeli taşınmazların Temmuz 1288 tarih ve 7 sıra numaralı tapu kaydı ile murisleri Sofi Abdullah'a ait olduğunu ve taşınmazlar üzerinde zilyetliklerinin bulunduğunu belirterek davaya katılmışlar; davalı tespit malikleri de, taşınmazların müşterek murisi olan babalarından kalmadığını, taşınmaz üzerinde uzun süreden fazladır zilyetliklerinin bulunduğunu savunmuşlardır.

 

Çekişmeli taşınmazların tespitlerine esas alınan ve müdahillerin dayandıkları tapu kayıtlarının incelenmesinde;

 

a. Çekişmeli 91, 92, 93 ve 95 parsel sayılı taşınmazlar yönünden; anılan parsellere revizyon gören Nisan 1952 tarih ve 3 sıra numaralı tapu kaydı kaydının hududları "kuzey; Birveli Harabesi (rişvani harabesi), Doğu; Hammore Harabesi, Güney; Tarik, Batı; Zifrik (Zifinge)" okumakta olup, bu tapu kaydının geldi tapu kayıtları ile arasında hem sınır hem de yüzölçüm farklılıklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu tapu kayıtları ile geldiği kayıtlar arasındaki sınır ve yüzölçüm farklılıklarının nedeni araştırılmamış ise de, mahallinde yapılan keşifte, tapu kaydının hududları yerel bilirkişi ve tanıklara ayrı ayrı okunmuş olup, tapu kaydının sınırlarında belirtilen Rüşvani Harabesi, Zifrik ile Hınnara Harabesi (mezrası) sınırlarının nokta sınır olduğunun ve aynı zamanda taşınmazlara uzak mesafede bulunduğunun belirlenmiş olması, güney hududunda okunan yol hududunun ise isimsiz yol olması nedeniyle, tapu kaydının, hudutları itibariyle değişir nitelikte ve her yere uyabilecek mahiyette olduğu ve bu haliyle taşınmazları kapsadığından söz edilemeyeceği anlaşılmaktadır.

 

Öte yandan, müdahillerin dayandıkları Temmuz 1288 tarih ve 7 sıra numaralı tapu kaydının satış yoluyla tedavül görmesi suretiyle önce Aralık 1333 tarih ve 2 sıra numaralı tapu kaydının, ardından da bu kaydın aynı şekilde satış yoluyla tedavül görmesi neticesinde taşınmazların tespitlerine esas alınan Nisan 1952 tarih ve 3 sıra numaralı tapu kaydının oluştuğu anlaşılmakta olup, bir an için tespite esas alınan tapu kaydının çekişmeli taşınmazları kapsadığı kabul edilse dahi, anılan tapu kaydının, çekişmeli taşınmazlara komşu durumunda bulunan 86, 87, 88, 89 ve 97 parsel sayılı taşınmazlara da revizyon gördüğü ve davalı tespit malikleri adına tapu kayıt miktarı kadar yerin tespit ve tescil edildiği anlaşıldığından, tespit maliki davalıların 91, 92, 93 ve 95 parsel sayılı taşınmazlara yönelik, müdahillerin ise hem 91, 92, 93 ve 95 parsel sayılı taşınmazlara hem de aşağıdaki bentte belirtilen parsellere yönelik, tapu kaydına dayalı haklarının bulunduğundan söz etmeye olanak bulunmamaktadır.

 

b. Çekişmeli 85 ve 96 parsel sayılı taşınmazlar yönünden; anılan parsellere revizyon gören Nisan 1952 tarih ve 6 sıra numaralı tapu kaydının hududları "kuzey; Kıraç (Kalaç), Doğu; Tarik, Güney;Tarik, Batı; Karyeyi Mezkur" okumakta olup, mahallinde yapılan keşifte, tapu kaydında belirtilen Karyeyi Mezkur sınırının nokta sınır olduğunun ve aynı zamanda taşınmazlara uzak mesafede bulunduğunun belirlenmiş olması, güney hududunda okunan yol hududunun isimsiz yol, kuzey hududundaki Kıraç (Kalaç)' ın ise dava konusu taşınmazlara uzak mesafede bulunan 90 parsel sayılı taşınmazdan sonra gelen taşınmazlara ilişkin olduğunun beyan edilmiş olması nedeniyle, taşınmazlara uygulanan tapu kaydının hudutları itibariyle değişebilir nitelikte ve her yere uyabilecek mahiyette olduğu ve bu haliyle taşınmazları kapsadığından söz edilemeyeceği anlaşılmaktadır.

 

Yukarı da a ve b bentlerinde belirtildiği üzere, söz konusu tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazları kapsamadığı anlaşıldığından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmekte ise de, Mahkemece yapılan zilyetlik araştırması da yeterli değildir. Şöyle ki; bir taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği ile kullanım şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından hiç yararlanılmamış ve çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanakları getirilerek yöntemince mahalline uygulanmamıştır.

 

Ayrıca, ziraat bilirkişisi raporunda, taşınmazların öncesinin tarım arazisi olup olmadığı, zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadıkları, zilyetliğin terkinin söz konusu olup olmadığı açıklanmadığı gibi, rapora ekli fotoğraflar da taşınmazların üzerindeki zilyetliği göstermeye elverişli bulunmamaktadır.

 

Öte yandan, keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişilerin anılan parsellere yönelik zilyetlik beyanları da yeterli olmadığı gibi, gayrimenkule ilişkin davalarda tüm tanıkların ve mahalli bilirkişilerin taşınmaz başında dinlenmesi gerektiği halde Mahkemece, bir kısım taraf tanıklarının usule aykırı olarak duruşmada dinlenildikleri anlaşılmaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

 

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece, öncelikle Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü / mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihi olan 1969 yılından 15 - 20 - 25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı; aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar, uydu fotoğrafları ile memleket haritaları ilgili kurumlardan celbedilmeli; çekişmeli taşınmaza komşu parsellerin tamamının kadastro tutanakları ve varsa dayanakları ile başka davanın konusu olmaları halinde ilgili dava dosyaları temin edilmeli; dosyanın bu şekilde ikmal edilmesinden sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, taşınmazların bulunduğu mahallede yaşayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve tutanak bilirkişileri ile taraf tanıkları ve önceki keşfe katılan bilirkişiler dışında seçilecek bir jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisi, üç ziraat mühendisi bilirkişisi ve bir fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte, dava konusu taşınmazların tek tek gezilmesi suretiyle, taşınmazların konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; mahalli bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, taşınmazların sınırlarında geçmişten bugüne kadar herhangi bir değişiklik olup olmadığı, taşınmazların kullanımlarına ara verilip verilmediği, önceki niteliklerinin ne olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmaları halinde imar ve ihyaya konu edilip edilmedikleri, edilmişlerse ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığı hususlarının etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanlar arasında çelişki doğması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı ve yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanları komşu parsel tutanak ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli; komşu parsellerin başka davanın konusu olduklarının anlaşılması halinde, ilgili dava dosyaları getirtilerek çekişmeli taşınmazların niteliklerinin ve zilyetlik durumlarının değerlendirilmesi sırasında bu dosyalarda alınan beyan ve raporlar dikkate alınmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazların tamamının veya bir kısmının zilyetlikle iktisap edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliklerinin ne olduğunu, zirai durumunu, üzerilerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, zilyetlik var ise ara verilip verilmediğini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmaları halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihyaya konu edilmişlerse imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar - ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarını açıklayan ve komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini ve bitki desenini irdeleyen, önceki ziraat bilirkişi raporunu değerlendiren, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı ve ayrıca fen bilirkişi yardımıyla fotoğrafların hangi taşınmaza ait olduğunun açıklanması ve çekişmeli taşınmazlarla komşu parsellerin sınırlarının fotoğraflar üzerinde gösterilmesi istenilmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılarak, çekişmeli taşınmazların fotoğrafların çekildikleri tarihlerdeki niteliği, kullanım şekli ve süresi ile varsa imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli, belirtilen dönemlere ilişkin memleket haritaları ile uydu fotoğrafları yapılacak inceleme sırasında dikkate alınmalı; fen bilirkişisine; keşfi takibe ve dinlenilen tanık ve bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli rapor ve harita düzenlettirilmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

 

Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması isabetsiz olduğundan anılan parseller yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... , davalı ... , davalı ... , müdahil ... ve ...'ın temyiz itirazlarının reddi ile hükmün çekişmeli 90 parsel sayılı taşınmaz yönünden ONANMASINA; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekili, davalı ... , davalı ... , davalı ... , müdahil ... ve ... temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün çekişmeli 85, 91, 92, 93, 95 ve 96 parsel sayılı taşınmazlar yönünden BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 443 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor