YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin davalarda taşınmazın mülkiyetinin kim ya da kimlere ait olduğu hususunda bir değerlendirme yapılmadığı hk.

Karar Özeti

Bu davalarda, taşınmazların mülkiyetinin kim ya da kimlere ait olduğu hususunda bir değerlendirme ya da yargılama yapılmadığı gibi, istenilen talep bölünemez nitelikte olduğundan, davacının payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesi de, davanın niteliği gereği mümkün değildir. Yapılacak yargılama neticesinde verilecek hüküm de taşınmazın tamamı hakkında olacaktır. Bu nedenle, TMK’nin 693/3. maddesi uyarınca her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen dava açabileceğinin kabulü gerekir.

Karar

YARGITAY

 

8. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2021/14611

 

Karar Numarası: 2022/8462

 

Karar Tarihi: 25.10.2022

 

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çarşamba Kadastro Mahkemesi

 

Taraflar arasında Çarşamba Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda Mahkemece verilen hükme karşı davacı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı Hazine vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

 

K A R A R

 

Uygulama kadastrosu sırasında, ...., ili ....., ilçesi Sakarlı Mahallesi çalışma alanında ve tapuda payları oranında davacı Hazine ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 2622 parsel sayılı 4.873,73 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 318 ada 25 parsel numarasıyla ve 4.603,38 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 2623 parsel sayılı 7.856,27 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, 318 ada 2 parsel numarasıyla ve 7.887,70 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

 

Davacı Hazine, uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini ve eksikliğin davalıya ait 318 ada 2 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek, eski hale getirilmesi istemiyle dava açmıştır.

 

Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, çekişmeli eski 2622 yeni 318 ada 25 ve eski 2623 yeni 318 ada 2 parsel sayılı taşınmazların uygulama tespiti gibi tespit ve tesciline karar verilmiş, hükmün davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

Mahkemece, yararına düzeltme istenilen taşınmazda davacı ile paydaş olan başka maliklerin bulunduğu ve davanın açılış şekli itibarı ile tüm paydaşlar yönünden istemde bulunulduğu, dava sonucunda davada taraf olmayan diğer müşterek maliklerin hukuku da etkilenecek olmakla onların da davada taraf olması gerektiği, paylı (müşterek) mülkiyet halinde bir paydaşın diğeri adına dava açma ya da savunma yapma yetkisi olmadığı, bu nedenle davacıya diğer paydaşların da davaya katılımını sağlaması için süre verildiği ancak davacı tarafından tüm maliklerin davaya katılımının süresi içinde sağlanamadığı gerekçesiyle davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiş ise de, bu karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

 

Şöyle ki; dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraza ilişkindir. Bu tür davaların amacı tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesidir. Bu davalarda, taşınmazların mülkiyetinin kim ya da kimlere ait olduğu hususunda bir değerlendirme ya da yargılama yapılmadığı gibi, istenilen talep bölünemez nitelikte olduğundan, davacının payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesi de, davanın niteliği gereği mümkün değildir. Yapılacak yargılama neticesinde verilecek hüküm de taşınmazın tamamı hakkında olacaktır. Bu nedenle, TMK’nin 693/3. maddesi uyarınca her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen dava açabileceğinin kabulü gerekir.

 

Hal böyle olunca; Mahkemece, davacının tek başına dava açabileceği, bir başka ifadeyle dava açmakta aktif dava ehliyetinin mevcut olduğu gözetilmek suretiyle, işin esasına girilerek, uygulama kadastrosuna itiraz davalarına ilişkin Yargıtay' ın yerleşik ilke ve esaslarına uygun araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddedilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 373/1 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 225 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor