Ne var ki; bozma sonrası yapılan keşif sonucu dosyaya sunulan bilirkişi heyetine ait raporun ekinde yer alan, tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftasını çakıştıran krokinin incelenmesinde, tesis kadastrosu sırasında davacıya ait 1721 (yeni 119 ada 123) parsel sayılı taşınmazın içerisinde bulunan bir kısım yerin uygulama kadastrosu sırasında komşu 1176 (yeni 119 ada 124), 1080 (yeni 119 ada 125) ve 1722 (yeni 119 ada 122) parsel sayılı taşınmazlara dahil edildiği görülmekte ve bu husus bilirkişi raporunun içeriğinde de belirtilmektedir. Uygulama kadastrosuna ilişkin uyuşmazlıklarda, davacı taşınmazının yüzölçümünde meydana gelen azalmanın hangi komşu taşınmazdan kaynaklandığı belirlenebildiği takdirde husumetin o taşınmaz maliklerine yöneltilmesi gerekir.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/6896
Karar Numarası: 2022/7007
Karar Tarihi: 14.09.2022
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosyaya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; "Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazın tesis kadastro tutanağı, tesis kadastrosu ölçü krokisi, tesis kadastrosuna ait hesap cetveli, ölçü cetvelleri ve hava fotoğraflarının getirtilmesi, bundan sonra harita mühendisi sıfatına sahip üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle, davacı taşınmazındaki eksikliğin nereden kaynaklandığını somut verilere göre açıklayan denetime elverişli rapor alınması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 119 ada 23 parsel sayılı taşınmazın uygulama tespiti gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu parselin uygulama sınırları ile fiili durumun uyumlu olduğu, komşu parsellerde de aynı durumun mevcut olduğu ve fiili durum ile uyumlu olduklarının tespit edildiği, ada bazında yapılan incelemelerde de oluşan farkların ölçü ve hesaplama yöntemleri ile teknolojik farklılıktan kaynaklandığı, tesis kadastrosu sırasında detaylı parsel sınırlarını yansıtacak sıklıkta detaylı noktalardan ölçüm yapılmadığı, bu haliyle grafik paftasına tersim edildiği, pafta üzerinden planimetre okuması ile alan hesabı yapıldığı, dolayısıyla tesis kadastro tarihine en yakın hava fotoğrafı üzerinden de tespit edilen paftanın zemine uymadığı, uygulama kabiliyetinin zayıf olduğu, 3402 sayılı Kanun'un 22-A maddesi ve uygulama yönetmeliklerine uygun olarak yapıldığı, davacı aleyhine sınırında değişiklik olan komşu parsel maliki veya maliklerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki; bozma sonrası yapılan keşif sonucu dosyaya sunulan bilirkişi heyetine ait raporun ekinde yer alan, tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftasını çakıştıran krokinin incelenmesinde, tesis kadastrosu sırasında davacıya ait 1721 (yeni 119 ada 123) parsel sayılı taşınmazın içerisinde bulunan bir kısım yerin uygulama kadastrosu sırasında komşu 1176 (yeni 119 ada 124), 1080 (yeni 119 ada 125) ve 1722 (yeni 119 ada 122) parsel sayılı taşınmazlara dahil edildiği görülmekte ve bu husus bilirkişi raporunun içeriğinde de belirtilmektedir. Uygulama kadastrosuna ilişkin uyuşmazlıklarda, davacı taşınmazının yüzölçümünde meydana gelen azalmanın hangi komşu taşınmazdan kaynaklandığı belirlenebildiği takdirde husumetin o taşınmaz maliklerine yöneltilmesi gerekir.
O halde, öncelikle davacı Hazineye komşu 119 ada 122, 123 ve 125 parsel sayılı taşınmaz maliklerini davaya dahil etmek üzere süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde, bu taşınmazlara ait uygulama kadastro tutanaklarının asılları dosya içerisine alınarak, dahili davalılardan savunma ve delilleri sorulmalı, sunmaları halinde delilleri toplanmalı, bundan sonra işin esasına girilerek hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; maddi hata sonucu dava konusu 119 ada 123 parsel sayılı taşınmazın parsel numarasının yanlış yazılmış olması da isabetsiz olup, bu nedenle bozulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 14.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.