YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Uygulama kadastrosu davalarında toprak tevzi haritası ile kadastro paftası ve uygulama kadastrosu haritasının çakıştırılması gerektiği hk.

Karar Özeti

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle tesis kadastrosu sırasında toprak tevzii haritasının esas alınıp alınmadığı Kadastro Müdürlüğünden sorulmalı, çekişmeli taşınmazlara ait toprak tevzii haritası ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına konulduktan sonra fen bilirkişilerinden, toprak tevzii haritası ile kadastro paftası ve uygulama kadastrosu haritasının çakıştırılması suretiyle, taraflara ait taşınmazları çevre taşınmazlarla birlikte gösterir şekilde harita düzenlemeleri istenilmeli, bundan sonra, 3402 sayılı Kanun'un 20/(A) maddesi de göz önünde bulundurularak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle işin esası hakkında bir karar verilmelidir.

Karar

YARGITAY

 

8. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2021/3688

 

Karar Numarası: 2022/7418

 

Karar Tarihi: 27.09.2022

 

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

 

K A R A R

 

Uygulama kadastrosu sırasında, ....., İlçesi ....., Mahallesi çalışma alanında bulunan ve davacı ... adına kayıtlı eski 59 parsel sayılı 15.000,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 410 ada 3 parsel numarasıyla ve 12.456,86 m2 yüzölçümlü olarak; davalılar ... ve ... adına kayıtlı eski 60 parsel sayılı 14.800,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise, 410 ada 4 parsel numarasıyla ve 15.331,16 m2 yüzölçümlü olarak olarak tespit edilmiştir.

 

Davacı ..., adına kayıtlı bulunan eski 59 parsel sayılı taşınmazın Tapulama Mahkemesinin 1963/119 Esas sayılı dosyasıyla 15.000 m2 yüzölçümlü olarak tesciline karar verildiği sabit olduğu halde Kadastro Müdürlüğünce paftasına küçük olarak çizildiğini öne sürerek, anılan mahkeme ilamının uygulanması ve haritasının bu ilama uygun şekilde düzeltilmesi talebiyle dava açmış ve yargılama sırasında davaya konu taşınmazlar hakkında uygulama tutanağının düzenlenmesi nedeniyle dava, görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır.

 

Davacı ..., Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/82 Esas sayılı dosyasıyla davalı ... aleyhine açtığı meni müdahale davasının kabulü ile 2503 m2 yüzölçümündeki bölümünün kendisine teslimine karar verildiğini ileri sürerek, davalıya ait taşınmazın tapusunun 15.000,00 m2 olan yüzölçümünden 2503,37 m2 yüzölçümündeki bölümünün iptali ile adına tescili istemiyle dava açmış olup, bu davanın yargılaması neticesinde verilen davanın kabulüne ilişkin 11.09.2014 tarihli hükmün, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.06.2018 tarih ve 2018/2484-3749 Esas, Karar sayılı ilamıyla; "davanın sınır ihtilafına ilişkin olduğu, geri çevirme kararıyla getirtilen bilgi ve belgelerin incelenmesinde taşınmazlar hakkında uygulama tutanağının düzenlenmesiyle birlikte davanın uygulama kadastrosuna itiraz davasına dönüştüğü açıklanarak, davanın görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılması" gereğine değinilerek bozulması üzerine, bu dava da görevsizlikle kadastro Mahkemesine aktarılmıştır

 

Kadastro Mahkemesince, davacı ... tarafından, askı ilan süresi içinde, adına kayıtlı eski 59 (yeni 410 ada 3 parsel) sayılı taşınmazın 15.000 m2 olan yüzölçümünün 12.752,52 m2 indirildiğini, eksikliğin komşu taşınmazda bırakıldığını öne sürerek açılan uygulama kadastrosuna itiraz davası ile aktarılan davaların birleştirilmesi suretiyle yapılan yargılama sonunda, asıl davanın ve birleşen davaların kesin hükmün varlığı nedeniyle HMK 114/1-i ve 115/2. maddesi gereğince usulden reddine, yeni 410 ada 3 parsel (eski 59 parsel), 410 ada 4 parsel (eski 60 parsel) sayılı taşınmazların 22/2-a uygulama kadastrosu gibi tapu kütüğüne aynen aktarılmasına, davaya dahil edilen Kadastro Müdürlüğünün asıl ve birleşen davalarda taraf sıfatı olmadığından hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

Mahkemece, davaların kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki; taraflar arasında görülen Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.10.2012 tarihli 2010/82 Esas, 2012/320 Karar sayılı kararının çapa dayalı el atmanın önlenmesi istemine yönelik olduğu, çap ayakta durduğu sürece çapa dayalı olarak karar verilmesinin zorunlu bulunduğu, eldeki davanın ise, tesis kadastrosu sonucunda oluşturulan paftanın zemin ile uyumlu olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığının tespit edilip varsa hataların giderilmesi amacıyla yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu, diğer bir anlatımla anılan davanın, eldeki dava açısından konusu ve sebebinin aynı olmaması nedeniyle kesin hüküm teşkil etmeyeceği tartışmasızdır.

 

Tesis kadastrosu sırasında, davacı adına kayıtlı bulunan eski 59 parsel sayılı taşınmazın tespitinin, Kanunievvel 1951 tarih ve 225 sayılı tapu kaydına dayalı olarak, kadastro tutanağının edinme sebebinde 5618 sayılı Kanun uyarınca .... oğlu......’a (davacının bayii) 45 nolu Toprak Tevzii Komisyonunca tevzii edilmiş olup halen zilyet bulunduğu belirtilmek yapıldığı anlaşılmaktadır.

 

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun uygulama kadastrosunu düzenleyen 22. maddesinin üçüncü fıkrasında "İkinci fıkranın (a) bendinin uygulanacağı alanlar Tapu ve Kadastro Genel Müdürünün onayı ile belirlenir ve çalışmalara başlanmadan en az onbeş gün önce çalışma alanında, bölge merkezinde ve bölgenin bağlı olduğu il merkezinde alışılmış vasıtalarla duyurulur, ayrıca varsa yerel gazete ile ilân edilir. Yapılacak çalışmalarda 2, 4, 14, 17, 19 ve 21 inci maddeler ile 13 üncü maddenin (B) ve 20 nci maddenin (B), (C) ve (D) bentleri hükümleri uygulanmaz" hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda anılan Kanun'un 20. maddesinin (A) bendinin uygulanacağı açıktır.

 

3402 sayılı Kanun'un 20. maddesinde tapu kayıtlarının ve diğer belgelerinin kapsamının tayini düzenlenmiş olup maddenin (A) bendinde; kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı belirtilmiştir.

 

Mahkemece taşınmaz başında keşif yapılarak, bu konuda fen bilirkişilerinden rapor alınmış ise de yapılan araştırmanın ve kayıt uygulamasının hüküm vermek için yeterli olduğundan söz edilemez. Davacı ..., "toprak tevzii çalışmalarıyla kendisine 15 dönüm taşınmaz verildiği, ancak kadastro sırasında bu taşınmazının 13 dönüm olarak tespitinin yapıldığını" savunduğu halde, tesis kadastrosu tespiti sırasında toprak tevzii haritalarının uygulanıp uygulanmadığı sorulmamış, toprak tevzii haritası getirtilip tesis paftası ile çakıştırılmak suretiyle kapsamı tayin edilmemiş ve toprak tevzii haritasına değer verilip verilemeyeceği tartışılmamıştır.

 

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle tesis kadastrosu sırasında toprak tevzii haritasının esas alınıp alınmadığı Kadastro Müdürlüğünden sorulmalı, çekişmeli taşınmazlara ait toprak tevzii haritası ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına konulduktan sonra fen bilirkişilerinden, toprak tevzii haritası ile kadastro paftası ve uygulama kadastrosu haritasının çakıştırılması suretiyle, taraflara ait taşınmazları çevre taşınmazlarla birlikte gösterir şekilde harita düzenlemeleri istenilmeli, bundan sonra, 3402 sayılı Kanun'un 20/(A) maddesi de göz önünde bulundurularak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle işin esası hakkında bir karar verilmelidir.

 

Mahkemece, anılan hususlara riayet edilmeden ve mahkeme ilamlarının değerlendirilmesinde hataya düşülerek, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl dosya davacısı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 366 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor