YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Öncesi mera olan taşınmazın üzerinde sürdürülen zilyetliğin hiçbir şekilde iktisabı mümkün kılmadığı hk.

Karar Özeti

Şu halde, sözü edilen dava dosyası, davada ..., ... ve ... taraf olmadıklarından, ...ve ...'in murisleri ...ise taraf olmakla beraber, Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği ile aynı yanda yer aldıklarından kesin hüküm niteliğinde bulunmamakla beraber, anılan hükmün taşınmazın hukuki niteliği konusunda “güçlü delil” oluşturacağı kuşkusuz olup, güçlü delilin aksi ancak aynı mahiyette bilgi ve belge ile kanıtlanabilir. Ne var ki dosya kapsamından, söz konusu güçlü delilin aksinin davacı tarafça kanıtlanamadığı anlaşıldığına göre taşınmazın öncesinin mera olduğunun kabulü zorunlu olup, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi neye ulaşırsa ulaşsın iktisabı mümkün bulunmadığından, davacı yanın zilyetliğine değer verilmesi de hukuken mümkün değildir.

Karar

YARGITAY

 

8. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2021/17750

 

Karar Numarası: 2022/6977

 

Karar Tarihi: 14.09.2022

 

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı Hazine vekili ile davalı ... Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

 

K A R A R

 

Mahkemenin verdiği karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, uyulan bozma ilamında özetle; çekişmeli 141 ada 31 parsel sayılı taşınmazın kadastro komisyon tespit tutanağına göre, Kulp Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/44 Esas, 2003/33 Karar sayılı dosyası ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verilen yer olduğu gerekçesiyle mera vasfıyla sınırlandırıldırıldığı; tespite dayanak olan 2001/44 Esas, 2003/33 Karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde ise, ...ve müştereklerinin, ... aleyhine köy merasına vaki müdahalenin men'i davası açtıkları, anılan davaya Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğinin asli müdahil sıfatıyla taraf olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonunda davacılar ve müdahil davacıların davasının kısmen kabulüne, fen bilirkişinin 10.6.2002 tarihli rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen 56.726,12 metrekarelik kısmın mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmesine, raporda (A) harfi ile gösterilen kısma yönelik davanın ise davacının dayandığı ve satın alma yoluyla malik olduğu tapulu taşınmaz kapsamında kaldığı gerekçesiyle reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 22.12.2003 tarihli ve 2003/6265 Esas, 8932 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğinin anlaşıldığı, kadastro tespiti sonucunda, kararda (A) harfi ile gösterilen yerin çekişmeli taşınmaza komşu olup, dairece aynı gün temyiz incelemesi yapılan Kulp Kadastro Mahkemesinin 2015/l Esas, 2015/48 Karar sayılı dava dosyasına konu olan 141 ada 7 parsel olarak tespit edildiği, (B) harfi ile gösterilen ve mera olarak sınırlandırılmasına karar verilen 56.726,12 metrekarelik taşınmazın ise 141 ada 31 parsel numarası altında 56.363,432 metrekare yüzölçümlü olarak mera vasfıyla sınırlandırıldığı, dolayısıyla aynı bütün içerisinde yer aldığı anlaşılan 141 ada 31 sayılı mera parseline bitişik konumda bulunan 141 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ilişkin dava ile 141 ada 31 parsel sayılı taşınmaza ilişkin iş bu dava dosyasının birleştirilerek görülmesinin düşünülmemiş olmasının ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ... Başkanlığı'nın davaya dahil edilmeleri gerektiğinin göz ardı edilmesinin isabetsiz olduğuna değinilerek çekişmeli mera parseline bitişik konumda bulunan 141 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ilişkin dava ile iş bu dava dosyasının birleştirilmesi, daha sonra Kulp Belediye Başkanlığı ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması, ayrıca dava konusu taşınmaza ait tespit tarihinden 20 - 25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulması, bundan sonra, ayrı ayrı üçer kişilik ziraat mühendisi ve jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişi kurulunun katılımı ile keşif yapılması, bu keşifte belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılması, dava tarihinden önceki yıllara ait temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğraflarının değerlendirilmesi, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olup olmadığı, değil ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılması, fen bilirkişisine çekişmeli mera parselini çevreleyen ve bulunduğu yeri gösteren denetime elverişli rapor hazırlattırılması, tanık ve yerel bilirkişilerden kadastro tespitine dayanak 2001/44 Esas, 2001/33 Karar sayılı dosyada davacı konumunda bulunan gerçek kişi davacıların, iş bu dava dosyasında davacı konumunda bulunan kişiler ile hısım ve akrabalığı bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise derecesi sorularak anılan hükmün iş bu davanın tarafları yönünden kesin hüküm yahut güçlü delil oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi, tanık ve mahalli bilirkişilerin zilyetliğe yönelik ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması, çekişme konusu taşınmazların yerinin hava fotoğrafları üzerinde işaretlenmesi, üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve halihazır durumu zirai faaliyete konu olup olmadığı hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, çevresinde bulunan taşınmazların niteliğinin ve çekişmeli taşınmazın çevre parsellerden ayırıcı unsurlarının ne olduğu, öncesinin mera olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, taşınmazın farklı açılardan ve tamamını gösterir şekilde fotoğrafları çekilerek bu fotoğraflar üstünde fen bilirkişisince taşınmazların sınırlarının gösterilmesi gereğine değinilmiştir.

 

Mahkemece, dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davanın ve birleşen davanın kabulüne, 141 ada 31 parsel sayılı taşınmazın 10.05.2018 hakim havale tarihli Harita Mühendisleri tarafından tanzim edilen bilirkişi ek raporunun eki imzalı koordinatlı krokide A harfi ile gösterilen Oğurlar yazılı 9.686,002 m2'lik kısmın 2/4 hissesinin davacı ... adına, 1/4 hissesinin davacı ... adına, 1/4 hissesinin ise davacı ... adına, B ve C harfi ile gösterilen ... yazılı 4.158,641 ve 4.523,550 m2'lik kısımların davacı ... adına, D harfi ile gösterilen bölümün ... 5 yazılı 6.497.384 m2'lik ve ... 6 yazılı 3.864,019 m2'lik kısımlarının davacı ... adına tapuya kayıt ve tescillerine, taşınmazın geriye kalan kısmının tespit gibi tesciline, 141 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına eşit paylar halinde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ; iş bu karar davalı Hazine vekili ile davalı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine ve taşınmazın davacı ... ve müşterekleri'nin dayandığı Kulp Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/44 Esas, 2003/33 Karar sayılı kararının eki krokide (A) harfi ile gösterilen kısımda, bir diğer ifade ile davacı tarafın dayandığı kaydın kapsamında kaldığının anlaşılmasına göre çekişmeli 141 ada 7 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

 

2. Çekişmeli 141 ada 31 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

 

Mahkemece, Kulp Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/44 Esas, 2003/33 Karar sayılı kararının eki ölçeksiz krokinin çekişmeli taşınmazı kapsadığı değerlendirilmekle beraber, bu dava dosyasında ..., ... ve ...'un taraf olmayıp, diğer davacı ... ve ...'in murisleri ...'in ise davacı konumunda bulunduğu, dolayısı ile iş bu kararın kesin hüküm niteliğinde bulunmadığı, diğer yandan davacılar yararına iddialarına konu taşınmaz bölümleri yönü ile zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

 

Davalı tarafın dayandığı Kulp Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/44 Esas, 2003/33 Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde, davacı ...ve müşterekleri tarafından ... ( ...) aleyhine köy merasına müdahale edildiği iddiası ile meraya vaki müdahalenin önlenmesi istemi ile dava açıldığı, yargılama sırasında Hazine ve Argün Köyü Tüzelkişiliği'nin taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiası ile davaya katıldıkları, yargılama sonucunda ise Kulp Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2003 tarihli ve 2001/44 Esas, 2003/33 Karar sayılı kararı ile, kadimden beri köylünün hayvanlarını otlattığı ve köylünün müşterek kullandığı merayı davalının sürmek sureti ile müdahale ettiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, hükme esas alınan 10.06.2002 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 56.726,12 metrekare yüzölçümündeki kısmın mera vasfı ile sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına ve bu kısma davalının elatmasının önlenmesine karar verilmiş ve iş bu karar davalı ... ... vekili'nin ve davalı Hazine temsilcisi'nin temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 22.12.2003 tarihli ve 2003/6265 Esas, 2003/8982 Karar sayılı ilamı ile, bu bölüme yönelik temyiz itirazları reddedilerek hükmün onanmasına karar verilmiş ve iş bu karar 29.01.2004 tarihinde kesinleşmiştir.

 

Sözü edilen dava dosyasında hükme esas alınan krokide (B) harfi ile gösterilen bölümün çekişmeli 141 ada 31 parsel sayılı taşınmaza uyduğu dosya kapsamı ile belirlendiği gibi, bu husus Mahkeme'nin de kabulündedir.

 

Şu halde, sözü edilen dava dosyası, davada ..., ... ve ... taraf olmadıklarından, ...ve ...'in murisleri ...ise taraf olmakla beraber, Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği ile aynı yanda yer aldıklarından kesin hüküm niteliğinde bulunmamakla beraber, anılan hükmün taşınmazın hukuki niteliği konusunda “güçlü delil” oluşturacağı kuşkusuz olup, güçlü delilin aksi ancak aynı mahiyette bilgi ve belge ile kanıtlanabilir. Ne var ki dosya kapsamından, söz konusu güçlü delilin aksinin davacı tarafça kanıtlanamadığı anlaşıldığına göre taşınmazın öncesinin mera olduğunun kabulü zorunlu olup, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi neye ulaşırsa ulaşsın iktisabı mümkün bulunmadığından, davacı yanın zilyetliğine değer verilmesi de hukuken mümkün değildir.

 

Hal böyle olunca, davacıların davalarının reddi ile taşınmazın komisyon kararı gibi mera vasfı ile sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekili ile davalı ... Belediye Başkanlığı vekilinin çekişmeli 141 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile bu taşınmaz hakkındaki Usul, Kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekili ile davalı ... Belediye Başkanlığı vekilinin 141 ada 31 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile bu taşınmaz hakkındaki hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ... Belediye Başkanlığına iadesine 14.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 328 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor