Kadastro davasında doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece hangi özelliklere sahip bilirkişilerin seçilmesi gerektiği hk.

Karar

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/3336

Karar Numarası: 2022/8199

Karar Tarihi: 18.10.2022

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen, davanın reddine ilişkin hükmün davacı Hazine ve müdahil Orman İdaresi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.06.2021 tarih ve 2020/4118 Esas, 2021/5406 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş olup, davacı Hazine tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla; dosya incelendi,gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, Kırklareli ili ...., ilçesi ....., Köyü 101 ada 22 parsel sayılı 14.650 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak, ... ve Nuriye adlarına tespit ve tescil edilmiştir.

Davacı Hazine, taşınmazın dayanağı tapu kaydının miktar fazlasının orman olduğunu öne sürerek, tapu kaydının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmış ve yargılama sırasında müdahil Orman İdaresi, miktar fazlasının orman olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, miktar fazlasının öncesinin ve fiili durumunun orman olmadığı, kesinleşmiş orman sınırları dışında kaldığı ve zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacı Hazine ve müdahil Orman İdaresi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.06.2021 tarih ve 2020/4118 Esas, 2021/5406 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş ve davacı Hazine tarafından süresi içerisinde Yargıtay kararının düzeltilmesi istenilmiştir.

Dava konusu taşınmazın, kadastrosu sırasında 1934 tarih ve 26 sıra numaralı tapu kaydına dayalı olarak tespit edildiği, dayanılan tapu kaydının 5.515,08 m2 olduğu ve tapu kadında miktar fazlasının Hazineye ait olduğuna dair ibare bulunduğu, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun 1966 yılında seri bazda yapıldığı, taşınmazın serinin dışında kaldığı ve bu suretle taşınmaz hakkında kesinleşen bir orman kadastrosunun varlığından söz edilemeyeceği, dava konusu taşınmazın güneyinde yer alan 101 ada 32 parsel sayılı taşınmaza karşı Hazine ve Orman İdaresince açılan dava sonucunda taşınmazın tamamen eylemli orman olduğu gerekçesiyle verilen davanın kabulüne dair kararın Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 2018/246 Esas, 2018/3823 Karar sayılı ilamıyla onandığı anlaşılmakta olup, eldeki davada Mahkemece, tapu kaydının kapsamı usulünce belirlenmemiş, taşınmazın miktar fazlasının güneyinde yer alan eylemli ormandan açıldığı ve zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulduğu halde, hükmün Yargıtay tarafından maddi hataya dayalı olarak onandığı sonucuna ulaşılmıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları ve bir fen bilirkişisi huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yapılacak keşifte, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/C ve 21. maddesi hükmü uyarınca öncelikle dava konusu taşınmaza dayanak oluşturan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ve fen bilirkişi eliyle zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının haritası, haritası yoksa tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı; yerel bilirkişilerce bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı; uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaretlettirilmeli ve buna göre tapu kaydının kapsamı kesin olarak belirlenmeli ve bundan sonra, taşınmazın tapu kaydı kapsamında kalan bölümleri yönünden davanın reddine karar verilmeli, tapu kaydı kapsamı dışında kalan miktar fazlasının ise güneyinde yer alan eylemi ormandan açıldığı kabul edilerek bu bölüm yönünden davanın kabulü ile orman vasfıyla Hazine adına tescil kararı verilmelidir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazinenin karar düzeltme itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile maddi hataya dayanan Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.06.2021 tarih ve 2020/4118 Esas, 2021/5406 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA ve Demirköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.05.2016 tarih ve 2013/226 Esas, 2016/58 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, 18.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.