Somut olayda; Mahkemece, bozma ilamına uyularak karar verildiği halde, bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, bozmadan sonra 04.01.2018 tarihinde mahallinde 1 fen ve 3 jeolog bilirkişisinin katılımıyla keşif yapılmış ise de, keşif sonrası alınan bilirkişi raporu gerek bozma ilamına gerekse hüküm vermeye ve Yargıtay denetimine açık değildir. Bilirkişi kurulunca, araştırma çukurları açılmadığı gibi, bilirkişilerce tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile idare tarafından oluşturulan Bakanlık onaylı kıyı kenar çizgisi çakıştırılmamış, aralarında çelişki olup olmadığı belirlenmemiş ve komşu parsellerin kıyı kenar çizgisine ilişkin durumu araştırılıp değerlendirilmemiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece yapılması gereken iş; üç kişilik jolog ya da jeoloji mühendisi ile bir harita mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmazda yeniden keşif yapılması taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde farklılık olursa sebebinin açıklattırılması, varsa komşu parseller ile ilgili oluşturulan kıyı kenar çizgisi ve komşu parsellerin kıyı kenar çizgisine ilişkin durumunun araştırılması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesidir.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/13467
Karar Numarası: 2022/7071
Karar Tarihi: 15.09.2022
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı Hazine vekili ile davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Tatvan ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 597, 598, 674, 676, 688, 706, 712, 742 ve 768 parsel sayılı sırasıyla 30.000, 23.500, 4.000, 7.000, 9.250, 26.000, 6.250, 12.500 ve 10.750 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydına dayalı olarak Hazine adına tespit edilmiştir.
İtirazı Kadastro Komisyonunca reddedilen Niyazi mirasçısı davacı ... tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır.
Mahkemece verilen, davacı ... tarafından açılan ve ... mirasçılarının müdahil oldukları davanın kısmen kabul kısmen reddine, dava konusu 688, 712, 598, 706, 597, 742 ve 676 nolu parseller ve 674 parselin bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen bölümünün kadastro tespitinin iptali ile 688 ve 712 nolu parseller vergi kaydına dayalı, 598, 706, 597, 742 ve 676 nolu parseller ve 674 parselin (A) harfiyle gösterilen bölümü ise senetsizden olmak üzere aynı miktar ve vasıflarla payları oranında ... mirasçıları, 674 parselin bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen bölümünün son parsel numarası verilmek kaydıyla Hazine adına, 768 parselin kadastro tespitinin iptali ile aynı miktar ve vasıflarla dahili davacı ...Ş. adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin ilk karar, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 13.04.2016 tarih ve 2014/17398 Esas, 2016/4169 Karar sayılı ilamıyla; "dava konusu 706, 712, 742 ve 768 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verildikten sonra, dava konusu 597, 598, 674, 676 ve 688 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hüküm yönünden ise, dosyada, idarece belirlenmiş olan kıyı kenar çizgisinin davacı tarafa bizzat tebliğine dair dosyada belge bulunmaması nedeniyle bağlayıcı bulunmadığının gözardı edilmesinin, taşınmazların kıyı kenar çizgisi kapsamında kalıp kalmadığının kesin olarak belirlenmemiş olmasının, denetime elverişli olmayan tek kişilik jeolog raporu ile yetinilmiş olmasının ve eksik araştırma ve incelemeye dayalı karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu açıklanarak, uzman olan üç jeolog veya jeomorfoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu huzuruyla keşif icra edilerek 13.03.1972 tarih ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanan kıyı şeridinin nasıl tespit edileceğine dair kural ve yöntemler ile 17.04.1990 tarih ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 4. maddesindeki tanımlar ve 9. maddesi hükmü mahkemece gözönünde tutularak kıyı kenar çizgisi saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, ... ili Tatvan ilçesi ... Köyü 688, 598, 597 ve 676 nolu parsellerin kadastro tespitinin iptali ile 688 nolu parselin vergi kaydına dayalı, 598, 597 ve 676 nolu parseller ise senetsizden olmak üzere gibi aynı miktar ve vasıflarla ... mirasçıları adına, ... ili Tatvan ilçesi ... Köyü 674 nolu parselin kadastro tespitinin iptali ile kararın ekinde yer alan bilirkişi İsmail Vural tarafından hazırlanan raporda A harfi ile gösterilen 2.000 m2 yüzölçümündeki bölümünün senetsizden olmak üzere gibi aynı miktar ve vasıflarla ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ile davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1. Davacı ...’nin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece verilen önceki günlü hüküm davacı tarafından temyiz edilmemekle hükmün aleyhine olan kısımları kesinleştiğinden, davacının temyiz inceleme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Bilindiği üzere, Anayasanın 43 ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesine göre kıyılar; devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Deniz, göl ve akarsu kıyıları ile deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmakta, öncelikle kamu yararı gözetilir. Anılan Kanunun' un 4. maddesi hükmüne göre ise, kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, ... durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgiyi; kıyı kenar çizgisi: kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınırını; kıyı ise: kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alanı ifade etmektedir. TMK'nin 999. maddesinde de, özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz, tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır hükmüne yer verilmiştir.
Uyuşmazlığın niteliğine göre, öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekmektedir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise, buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.
İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 tarih ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; Mahkemece, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınmak suretiyle, aynı Kanun'un 5 ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarih ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarih ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlan gözönünde tutularak, Kanun'un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla, mahallinde keşif yapılarak açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da gözardı edilmemelidir. Bu kapsamda, idarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle, Mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunlu olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Somut olayda; Mahkemece, bozma ilamına uyularak karar verildiği halde, bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, bozmadan sonra 04.01.2018 tarihinde mahallinde 1 fen ve 3 jeolog bilirkişisinin katılımıyla keşif yapılmış ise de, keşif sonrası alınan bilirkişi raporu gerek bozma ilamına gerekse hüküm vermeye ve Yargıtay denetimine açık değildir. Bilirkişi kurulunca, araştırma çukurları açılmadığı gibi, bilirkişilerce tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile idare tarafından oluşturulan Bakanlık onaylı kıyı kenar çizgisi çakıştırılmamış, aralarında çelişki olup olmadığı belirlenmemiş ve komşu parsellerin kıyı kenar çizgisine ilişkin durumu araştırılıp değerlendirilmemiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece yapılması gereken iş; üç kişilik jolog ya da jeoloji mühendisi ile bir harita mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmazda yeniden keşif yapılması taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde farklılık olursa sebebinin açıklattırılması, varsa komşu parseller ile ilgili oluşturulan kıyı kenar çizgisi ve komşu parsellerin kıyı kenar çizgisine ilişkin durumunun araştırılması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesidir.
Mahkemece, anılan tüm bu hususlar gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; dava konusu 688 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak, bu taşınmazın dosyada mevcut tapu kaydından Hazine adına hükmen oluştuğu anlaşıldığı halde, hükmen oluşan bu kayda ilişkin her hangi bir araştırma ve inceleme yapılmamış olması da doğru olmamış ve bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı ... ... Kekeli' nin temyiz inceleme isteminin reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltine isteğinde bulunulabileceğine, 35.90 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ...' ye iadesine, 15.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.