Kat malikin bağımsız bölümde değişiklik yapması için, değişikliğin imara uygun olması ve diğer maliklerin izni gerektiği hk.
5. Hukuk Dairesi 2022/4265 E. , 2022/7478 K.
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava dilekçesinde, davalının maliki bulunduğu bağımsız bölümün balkonunun üzerine izinsiz sundurma yaptığından bahisle yapılan imalatın mimari projesine uygun eski hale getirilmesi istenilmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nin 2020/1056 Esas, 2021/1320 Karar sayılı ilamı ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davalının eski hale getirilmesine karar verilen imalat hakkında dosyaya bir kısım muvafakat sunduğu, ancak bu hususun ilgili bölge adliye mahkemesince değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 19. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince; kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça anataşınmazın ortak yerlerinde inşaat, onarım, tesis ve değişiklik yaptıramaz. Kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası bulunması halinde yapılacak tesis ve değişikliğin imar mevzuatına aykırı olmaması veya yazılı rızası bulunmayan kat malikinin bağımsız bölümünü kullanmasını engelleyecek ve Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 18. maddesi hükmü gereğince kat malikini rahatsız edici nitelikte bulunmaması gerekir. Kanunun 19. maddesindeki yazılı rıza, herhangi bir şekle bağlı olmayıp kat malikleri kurulu kararı biçiminde olması gerekmeyip tek bir kağıda yazılmak ve bağımsız bölüm malikleri tarafından imzalanmak suretiyle de verilebilir. Bu maddedeki rızanın kat malikleri kurulu kararı şeklinde alınmış olması buna kat malikleri kurulu kararı niteliğini vermeyip salt muvafakat edildiğine dair yazılı bir irade beyanı olarak kabul edilmesini gerektirir. Mezkur 19. maddedeki rızanın mevcut olup olmadığının saptanması bakımından her bir malikin birden ziyade bağımsız bölümü bulunsa dahi tek bir oya sahip olacağı ve anataşınmazda bir bağımsız bölüme malik bulunan birden çok paydaşın bulunması halinde de bunlardan vekalet verecekleri birinin o bağımsız bölümü yalnız başına temsil edeceği kabul edilmektedir. O halde mahkemece davalının dosyaya sunmuş olduğu muvafakat belgesi değerlendirilerek, yapılan imalatın KMK'nın 19. maddesi kapsamında kaldığının anlaşılması halinde yukarıda açıklanan esaslar gözönünde bulundurulmalı, imalatın tadilat projesi gerektirir olduğu sonucuna varılması halinde ise ancak kat maliklerinin oybirliği ile rıza vermeleri durumunda yapılabileceği değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme neticesinde yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, kabule göre de; HMK'nın 297. maddesine göre mahkemece verilen kararın hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve verilen karar ile iki tarafın leh ve aleyhine hükmedilen görev ve hakların gayet açık ve anlaşılır biçimde yazılması gerekmektedir. Hakim, doğru ve infaz sırasında duraksamaya neden olmayacak biçimde, infazı kabil hüküm oluşturmak zorundadır. Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği halde hangi kısımların ne şekilde eski hale getirileceği belirtilmeksizin bilirkişi raporunun kararın eki sayılması sureti ile hüküm kurulması da doğru değildir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 25/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.