YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Yüklenicinin alacağına ihtarı tarihinden mi dava tarihinden itibaren mi faiz işletilmesi gerektiği hk.

Karar Özeti

 

 

Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı yüklenicinin, davalı idareye alacağını 6.000.000,00 TL olarak açıkça yazarak noter aracılığıyla 29.07.2013 tarihinde ihtarname gönderdiği, ihtarnamenin içeriğine göre davacıya 7 günlük ödeme süresi tanındığı anlaşılmaktadır. Bu ihtarnamenin tebliğ tarihi araştırılıp, tebliğ tarihine 7 gün ödeme süresi eklenerek bulunacak temerrüt tarihinden itibaren kabul edilen alacağa davacının talebi gibi reeskont faizi yürütülmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır.

 

Öte yandan, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 12/3 maddesi gereğince her çeşit imal ve inşa işleri ticari işler arasında sayılmıştır. Dolayısıyla yüklenici için ticari iş niteliğinde olan eser meydana getirme işi, yasada aksine hüküm bulunmadıkça, diğer taraf yönünden de ticari iş sayılır. (TTK m.19/II, eski TTK m.21/II) 3095 sayılı kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanunun 2/II maddesi hükmünce davacı avans faizi talep edebilir ise de davada davalı hakkında bundan daha az oranda olup Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca halen yayınlanmakta olan reeskont faizi istenildiğinden, kabul edilen alacağı reeskont faizi uygulanması gerekirken yasal faiz uygulanması da usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

Karar

 

6. Hukuk Dairesi         2021/4037 E.  ,  2022/1822 K.

 

 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

 

Taraflar arasındaki yazılı yargılama davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekili ile davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

 

- K A R A R -

 

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağın tahsili talebinden ibarettir. Davacı şirket yüklenici, davalı idare ise iş sahibidir. Davacı şirket vekili, müvekkili şirketin yükleniminde bulunan “... Üniversitesi ... Yerleşkesi 1. Etap Altyapı İnşaatı” işinin taraflar arasında imzalanan 20.04.2012 tarihli sözleşme ile üstlenilen işin yer tesliminin 25.04.2012 tarihinde yapıldığını ve süreç içerisinde davalı üniversitenin sözleşme hükümlerine bağlı kalmaksızın yasa ve sözleşme hükümlerine aykırı iş ve işlemler yaptığını, sözleşme dışı bir kısım işlerin yapılmasının istenildiğini ve hakediş ödemelerinde yapılan işlerin nazara alınmadığını, bu konularda ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/93 D. iş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırdıklarını, sözleşmede belirlenen birim fiyatların uygulanmadığını ve davacı şirketin müzayaka halinden yararlanılarak ödemelerin eksik yapıldığını, işin haksız yere durdurulduğunu, ödenmeyen hakedişler bulunduğunu ve idareden sair alacaklarını alamadıklarını iddia ederek şimdilik 10.000,00 TL'nin reeskont faizi ile tahsilini istemiş, davalı üniversite vekili; işin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri gereği birim fiyat esası ile davacı yükleniciye %54 eksiltme tenzilatı ile ihale edildiğini, işin başlamasından itibaren davacı yüklenicinin haksız ve yersiz taleplerde bulunduğunu, kendilerinin de ... Sulh Hukuk Mahkemesi aracılığı ile delil tespiti yaptırdıklarını savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

 

1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

 

2) Taraflar arasında; davalı idare tarafından açılan ihale sonucu, 20.04.2012 tarihli ve “... Üniversitesi ... Yerleşkesi 1. Etap Altyapı İnşaatı" konulu sözleşmenin imzalandığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında uyuşmazlık; sözleşme hükümleri gereği yapılan imalâtlar ile fazla imalât bedellerinin ödenip ödenmediği, bir başka deyişle davacı yüklenicinin davalı iş sahibinden alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.

 

Mahkemece 11.03.2015 tarihinde verilen davanın kabulüne dair ilk kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 01.12.2016 gün ve 2015/2704 Esas, 206/4944 Karar sayılı bozma ilamının son bölümünde “O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK'nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun seçilecek 3 kişilik uzman inşaat bilirkişiler kuruluna dosya tevdii edilerek, dosyada mevcut delil tespiti dosyaları ile bilirkişi raporları incelenmek ve sözleşme ve eki Şartname hükümleri gözetilerek mahkemenin ve Yargıtayın denetimine elverişli rapor almak, rapora taraf itirazları olması halinde bu itirazları ek rapor ile karşılamak, bahsi geçen 40. madde hükmü gereği ara hakedişlere yüklenici itirazı bulunmadığından yüklenici yönünden hakedişe giren imalâtlar yönünden belirlenen bedellerin kesinleştiği, ara hakedişe girmeyen imalâtlar var ise bunlar yönünden hakedişe itiraz gerekmediği, fazla imalâtlar açısından sözleşmenin ve eki YİGŞ'nin hükümleri gözetilmek suretiyle davacı alacağının hesaplanarak karar vermekten ibarettir. Bu nedenlerle hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir” denilerek mahkemece yapılacak iş açıklanmıştır.

 

Somut olayda hükme esas alınan, bozma ilamından sonra düzenlenen 15.10.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda yüklenici alacağı 4.519.752,74 TL olarak belirlenmiştir. Mahkemece “KDV ve diğer vergiler ve idarece yapılacak sözleşme kesintilerinin ödeme aşamasında belirlenmesi gerektiği” gerekçesiyle bilirkişi raporunda hesaplanan 4.519.752,74 TL’nin dava ve ıslah tarihleri dikkate alınarak davalı idareden tahsiline karar verilmiştir. HMK 26 ve 297 maddeleri gereğince, yargılamayı yapan mahkemece, taraflarca dile getirilen taleplerin her biri hakkında, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar hakkında, tereddüt uyandırmayacak şekilde, infazı kabil bir hüküm kurulması gerekmektedir. HMK'nın 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu hükmü getirilmiştir. Bunun amacı, hükmün infaz edilecek kısmı sonuç kısmı olacağından sonuç kısmının infaz ve uygulamaya elverişli olarak yazılmasını sağlamaktır.

 

Mahkemece “KDV ve diğer vergiler ve idarece yapılacak sözleşme kesintilerinin ödeme aşamasında belirlenmesi gerektiği” gerekçesiyle hüküm kısmında KDV, fiyat farkı ve yüklenici alacağından sözleşme uyarınca yapılacak kesintilerin somutlaştırılmaması, başka bir deyişle yüklenici alacağına eklenecek KDV miktarının, fiyat farkı tutarının, geçici kabul kesintilerinin ve yapılacak diğer kesintilerin açıkça yazılmamış olması nedeniyle HMK 297. madde kapsamında taleplerin her biri hakkında, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar hakkında, tereddüt uyandırmayacak şekilde infazı kabil bir hüküm kurulduğundan bahsedilemez. Kararın infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm tesisi zorunludur. Mahkemece davacının taleplerinin dikkate alınarak infazı mümkün bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.

 

3) Mahkemce hüküm altına alınan 4.519,752,74 TL alacağın 10.000,00 TL’sinin dava, 4.509,752,74 TL’sinin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

 

Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı yüklenicinin, davalı idareye alacağını 6.000.000,00 TL olarak açıkça yazarak noter aracılığıyla 29.07.2013 tarihinde ihtarname gönderdiği, ihtarnamenin içeriğine göre davacıya 7 günlük ödeme süresi tanındığı anlaşılmaktadır. Bu ihtarnamenin tebliğ tarihi araştırılıp, tebliğ tarihine 7 gün ödeme süresi eklenerek bulunacak temerrüt tarihinden itibaren kabul edilen alacağa davacının talebi gibi reeskont faizi yürütülmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır.

 

Öte yandan, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 12/3 maddesi gereğince her çeşit imal ve inşa işleri ticari işler arasında sayılmıştır. Dolayısıyla yüklenici için ticari iş niteliğinde olan eser meydana getirme işi, yasada aksine hüküm bulunmadıkça, diğer taraf yönünden de ticari iş sayılır. (TTK m.19/II, eski TTK m.21/II) 3095 sayılı kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanunun 2/II maddesi hükmünce davacı avans faizi talep edebilir ise de davada davalı hakkında bundan daha az oranda olup Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca halen yayınlanmakta olan reeskont faizi istenildiğinden, kabul edilen alacağı reeskont faizi uygulanması gerekirken yasal faiz uygulanması da usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

 

Kararın açıklanan nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 30.03.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 260 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor