Hizmet alım ihalelerinde idarece ödenen işçilik alacaklarına ilişki rücu davalarında, farklı dönemelerde iş yapan yüklenicilerin sorumlulukları hk.
6. Hukuk Dairesi 2021/3965 E. , 2022/2714 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında hizmet alım sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme kapsamında davalı tarafından çalıştırılan dava dışı iki işçinin müvekkili aleyhine açtığı işçilik alacakları ile ilgili davaların işçilerin lehine sonuçlandığını, müvekkili tarafından dava dışı işçilere icra takibi sonucunda ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemeden sözleşme hükümlerine göre davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, müvekkili tarafından ödenen 37.423,92 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 10/05/2018 tarihli, 2016/23023 E. ve 2018/5723 K. sayılı ilamıyla, davalı şirket dışında başka alt işverenlerin de dava dışı işçileri davacı kurumda çalıştırdığından davalının dava dışı işçileri çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu olacağı, işçilerin davalı işçisi olarak çalıştığı süre bir yıldan az olsa bile işçiyi çalıştırdığı süre ile orantılı olarak kıdem tazminatının bu alt işverenden tahsiline karar verilmesi gerektiği, davalı son alt işveren olarak işçinin iş akdini haklı bir neden olmadan sona erdirerek ihbar tazminatı alacağının doğmasına sebebiyet verdiği için ihbar tazminatı alacağının tamamından sorumlu olduğu, işçinin hangi alt işveren döneminde yapılmış fazla çalışması ve ücret alacağı varsa bunların ücretlerinin de o alt işverenden tahsiline hükmedilmesi gerektiği ve ayrıca işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de davalıya rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak alınan ek rapora göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
İlk kararın temyizi üzerine açıkça hesaplama yöntemi gösteren Yargıtay bozma ilamına uyulduğuna göre, usulî kazanılmış hak ilkesi uyarınca bozma doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılıp karar verilmesi gerekirken, bozma gereklerine uyulmadan hüküm kurulması da hatalıdır.
Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde ve açıkça hesaplama yöntemi gösteren Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile feshe bağlı alacak olması sebebiyle hükmedilen ihbar tazminatının tümünden davalı son alt işveren sorumlu olduğu halde davalının işçileri çalıştırdığı süre ile orantılı olarak ihbar tazminatı hesaplayan ve davalı alt işverenin ödenen bedelin yarısından sorumlu olacağını belirten bilirkişi ek raporuna itibar edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi