YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İş davalarında davacının husumetli tanık ile diğer tanığın ifadelerinin çelişmesi halinde, mahkemece nasıl değerlendirme yapılacağı hk.

Karar Özeti

Kaldı ki Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yalnızca husumetli davacı tanığının beyanı dikkate alınmış olup; diğer davacı tanığı N. H. davacının haftanın 5 günü 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiştir. Husumetli tanığın anlatımı ile tanık N.H.'nin anlatımının birbiri ile örtüşmediği açıktır. Bu hâlde salt husumetli tanık anlatımına itibar edilerek sonuca gidilmesi de yerinde değildir.

Karar

YARGITAY

 

9. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2022/8380

 

Karar Numarası: 2022/9722

 

Karar Tarihi: 19.09.2022

 

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

 

Davacı İsteminin Özeti:

 

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde 01.11.2006 tarihinden 18.01.2013 tarihine kadar kesintisiz şekilde Saha Operasyon Bölge Müdürü olarak resmî ve dinî bayramlar ile genel tatil günlerinde fazla çalışma da yapmak suretiyle çalıştığını ve ... sözleşmesinin davacı tarafından onayı alınmadan görev yerinin değiştirilmesi ve işyerindeki statüsü düşürülerek ücret ve diğer özlük haklarının kötüleştirilmesi nedeniyle haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı Cevabının Özeti:

 

Davalı vekili, davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, yetki itirazında bulunduklarını, davacı tarafından gerçekleştirilen feshin haklı sebebe dayanmadığını, davacının çalışma saatlerini kendisi belirlediğinden fazla çalışma ücretine, genel tatil ve bayram tatili ücreti ile hafta tatili ücretine hak kazanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

 

Mahkeme Kararının Özeti:

 

... 5. ... Mahkemesinin 01.10.2013 tarihli ve 2013/671 Esas, 2013/552 Karar sayılı kararı ile davacının çalıştığı işyerinin ...’de bulunduğu, davalı Şirket merkezinin de ...’da olduğu; bu sebeple mahkemenin yetkili olmadığı, davacının fiilen çalıştığı ...'deki ... mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine ve kararın kesinleşmesinden itibaren süresi içerisinde başvuruda bulunulması hâlinde dava dosyasının yetkili ve görevli ... ... Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

 

Kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 02.12.2013 tarihli ve 2013/34879 Esas, 2013/27626 Karar sayılı kararı ile davacının son görev yerinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile söz konusu Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

 

Bozma sonrası yapılan yargılamada, ... ... Mahkemesinin 05.02.2014 tarihli ve 2013/874 Esas, 2014/39 Karar sayılı kararı ile dosya kapsamında yer alan belgelere göre davacının son görev yeri olan ...’de fiilen göreve başladığı, yaklaşık 3 ay çalıştığı, yetki durumunun tespiti yönünde eksik araştırmanın bulunmadığı gerekçesiyle Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 02.12.2013 tarihli ve ... Karar sayılı kararına direnilmesine karar verilmiştir.

 

Direnme kararının davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.02.2017 tarihli ve .... Karar sayılı ilâmı ile davacı işçinin görevlendirildiği ...’deki işyerinde görevine başlayıp başlamadığı hususunun açıklığa kavuşmadığı, dolayısıyla davacının son defa çalıştığı işyerinin nerede olduğu konusunda taraflar arasındaki ihtilafın çözümlenmemiş olduğu, oysaki davalı işverenin ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesinin yanında davacı işçinin son defa çalıştığı işyerinin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu ve bu iki mahkemenin hangisinde dava açılacağı hususunda tercih hakkının davacıya ait olduğu hususunun gözetilmesi gerektiği, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, eksik araştırma ve hatalı kabulle önceki kararda direnilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

 

Bozma sonrası yapılan yargılamada, davacı vekilinden seçimlik hakkı sorulmuş olup seçimlik hakkın ... ... Mahkemeleri olarak kullanılması sebebiyle ... . ... Mahkemesinin 09.11.2017 tarihli ve ... Karar sayılı kararı ile mahkemenin yetkisizliğine, kararın kesinleşmesinden itibaren süresi içerisinde başvuruda bulunulması hâlinde dava dosyasının yetkili ve görevli ... ... Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

 

Söz konusu kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine de, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2017/46679 Esas, 2018/489 Karar sayılı kararı ile Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan bozmada seçimlik hakkın işçiye ait olduğu açıkça belirtilmesine ve yetkili mahkeme konusunda işçi vekili tarafından seçimlik hakkın ... ... Mahkemeleri yönünde kullanılması üzerine Mahkemece ... ... Mahkemesine yetkisizlik kararı verilmesine rağmen, ... ... Mahkemelerinin yetki olduğu iddiasıyla hükmü temyiz eden davalının temyizinin kötüniyetli olduğu gerekçesiyle ... 5. ... Mahkemesinin 09.11.2017 tarihli ve 2017/268 Esas, 2017/562 Karar sayılı kararının onanmasına ve davalı tarafın 3.000,00 TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

 

Yetkili ... ... Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının istifa etmek suretiyle işten ayrıldığı, kıdem tazminatına hak kazanamadığı, dinî ve millî bayramlar ile hafta tatillerinde çalıştırıldığı hususlarını ispatlayamadığı, ancak davacının ödenmeyen fazla çalışmalarının mevcut olduğu gerekçesi ile, kıdem tazminatı, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddine; fazla çalışma ücreti alacağının ise kabulüne karar verilmiştir.

 

Temyiz:

 

Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

 

Gerekçe:

 

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

 

2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

 

İşyerinde üst düzey yönetici konumda çalışan işçi, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda, ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye, aynı yerde görev ve talimat veren bir başka yönetici ya da şirket ortağı bulunması halinde, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden, yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep hakkı doğar. O halde üst düzey yönetici bakımından şirketin yöneticisi veya yönetim kurulu üyesi tarafından fazla çalışma yapması yönünde bir talimatın verilip verilmediğinin araştırılması gerekir. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği kabul edilmelidir.

 

Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin bölge müdürü olması sebebiyle çalışma saatlerinin düzensiz olduğunu, gün içinde çalıştığı bölgede uzun süre seyahat etmek zorunda kaldığını, haftada 15 saatten fazla çalışma yaptığını beyan etmiştir. Davalı ise davacının bölgelere yapacağı ziyaretlerin gün ve saatlerini kendisinin belirlediğini, ziyaret saatleri dışında mesai saatleri içeresinde de davacının nerede olduğunun, ne yaptığının Şirketçe denetlenemediğini savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda husumetli tanık O.G'nin beyanı esas alınmak suretiyle, davacının haftanın üç günü 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığı, 1 saat ara dinlenme kullandığı; haftanın iki günü 08.00-22.00 saatleri arasında çalıştığı, 1 saat ara dinlenme kullandığı, ayda iki cumartesi de 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığı, 1 saat ara dinlenme kullandığı, böylece haftalık toplam 16 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek davacının hak kazandığı fazla çalışma ücreti alacağı hesaplanmıştır. Ancak davacının saha operasyon bölge müdürü olduğu dava dilekçesinde de ifade edilmiş olup bu hususta herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının çalışma süresinin büyük kısmını kendisine tahsis edilen araç ile mobil olarak geçirdiği, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatlerine tâbi olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Bu hâlde bulunduğu bölgede üst düzey yönetici olan davacının fazla çalışma ücreti talebinin kabulü hatalı olmuştur.

 

Kaldı ki Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yalnızca husumetli davacı tanığının beyanı dikkate alınmış olup; diğer davacı tanığı N. H. davacının haftanın 5 günü 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiştir. Husumetli tanığın anlatımı ile tanık N.H.'nin anlatımının birbiri ile örtüşmediği açıktır. Bu hâlde salt husumetli tanık anlatımına itibar edilerek sonuca gidilmesi de yerinde değildir.

 

3. Öte yandan; her ne kadar Mahkemece, “… davalı işveren tarafından yapılan görev değişikliğinin davacı işçi tarafından yazılı olarak onaylandığı, işçi tarafından bunun kabul edilerek yeni görevinde 3 ay kadar çalıştıktan sonra, esaslı değişiklik gerekçesiyle yaptığı feshin, istifasına haklı fesih kılıfı uydurma çabası olduğu kabul edildiğinden davacının kıdem tazminatına hak kazanamadığı…” gerekçesiyle kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de; davacının ... ilinde 3 ay çalışmadığı hususu davalı tarafından davacıya keşide edilmiş 19.08.2013 tarihli ihtarname içeriği ile sabittir. Ancak dosyada yer alan 27.10.2012 tarihli belgede, davacının 01.11.2012 tarihi itibarıyla satış şefi pozisyonunda ... iline yapılan görevlendirmeyi kabul ettiğine ilişkin imzalı onayı bulunmaktadır. Davacı tarafça şifahi olarak yetkililerle konuşularak tayin işleminin askıya alındığı iddia edilmiş olup; dosya kapsamında yer alan mail içeriğinden 1 Kasım itibari ile yapılacak olan görev ve bölge değişiminin 1 Ocak tarihine ertelendiği de anlaşılmaktadır. Ancak mailin devamında işveren yetkilisi tarafından çalışanlara yeni görev yerlerindeki çalışmalarında başarı dilekleri iletilmiştir. Dolayısıyla söz konusu mail içeriğine göre işverenin tayin işlemini tamamen askıya aldığından ya da iptal ettiğinden söz etmek mümkün olmadığı gibi; bu husus başkaca bir delille de ispatlanmış değildir. Davacının 27.10.2012 tarihli görevlendirmeye ilişkin belge altındaki imzalı kabul beyanı karşısında, artık çalışma koşullarında esaslı değişiklik sebebiyle ... sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinden de söz etmek mümkün olmadığından Mahkemece kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin bu değişik gerekçe ile yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

 

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine, 19.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 184 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor