2. Her ne kadar davacı işçinin fazla çalışma talebi davacı tanığının husumetli olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ise de, davacının çalıştığı mağazanın çalışma koşulları dikkate alındığında tanıklık tarihinde hâlen çalışan davalı tanığı İ.'ın tüm mağazaların çalışma şekline yönelik genel beyanda bulunması ve 2,5 ayda bir sayım nedeniyle davacının ve diğer personelin 09.00-24.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmesi, davalı işyerinde çalışan işçilerin sayım günlerinde normal mesailerine göre daha fazla çalıştıklarının tüm tanık beyanları ile ortaya konulduğunun ve bu çalışma günlerine ilişkin fazla çalışma ücretinin davalı tarafından ödendiğinin ispatlanamaması nedeniyle fazla çalışma ücretinin reddine karar verilmesi hatalıdır.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/7472
Karar Numarası: 2022/8331
Karar Tarihi: 27.06.2022
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı vekili tarafından temyize cevap dilekçesinde temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması talep edilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait iş yerinde 24.06.2017-18.09.2019 tarihleri arasında satış elemanı olarak çalıştığını, davalı Şirketin müvekkili üzerinde baskı kurarak istifa etmesini istediğini, müvekkilinin bunu kabul etmediğini, davalı Şirket tarafından kod 29 ile işten çıkışının yapılacağının ve hiçbir yerde iş bulamayacağının söylendiğini, kod 29'un anlamının "İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih" olduğunu, müvekkilinin daha fazla bu baskılara dayanamadığını ve 18.09.2019 tarihinde istifa ettiğini, davalı işverenin kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin iradesi fesada uğratılarak istifasının sağlandığını, müvekkilinin günde 12 saat olmak üzere haftanın 6 günü çalışarak toplamda haftalık 72 saat çalıştığını, müvekkilinin 2,5 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığını, bu yıllık izinlere karşılık olarak müvekkiline ödeme de yapılmadığını, müvekkilinin hafta sonları da çalıştığını, buna dair ne fazla çalışma ne hafta sonu ücretlerinin ne de ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, son aya ait ücretinin müvekkiline eksik ödendiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta sonu tatil ücreti, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil, iş arama izni ücreti ile ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iş sözleşmesini istifa ederek ve haksız olarak sonlandırdığını, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı hakkı kazanamadığını, davacının müvekkili işveren nezdinde 24.06.2017 tarihinde çalışmaya başladığını, mağaza sorumlu yardımcısı olarak çalışmaya devam ederken 18.09.2019 tarihinde istifa ettiğini, davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından feshi (kod 3: istifa) kodu ile sonlandırıldığını, davacının işyerini terk etmek suretiyle eylemli istifası sonucu iş çıkışının istifa kodu bildirilerek yapıldığını; davacının, müvekkili işyerinde fazla çalışmasının bulunmadığını, var ise bunu ispatlamak zorunda olduğunu, müvekkili işyerinde yapılan çalışmaların vardiya usulüne göre olduğunu, çalışma saatlerinin davacının kabulünde olan iş sözleşmesinde geçtiği şekli ile denkleştirme esasına uygun olarak belirlendiğini, yıllık 270 saate kadar yapılan fazla çalışmaların tümünün mahsup edilmesi gerektiğini, davacının çalıştığı tüm dönem boyunca ücret ödemelerinin banka kanalı ile yapıldığını, davacının haftada bir gün hafta tatili kullandığını, hafta tatili alacağının bulunmadığını, davacının kullandığı yıllık izin belgelerinin dosyaya sunulacağını, davacının son ay ücretinin kendisine ödendiğini, bu durumun ücret bordrolarında görüleceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının iş sözleşmesini baskı nedeniyle istifa ederek sonlandırdığını ispatlayamadığı, yıllık izin ücretinin kendisine ödendiği, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının ispatında husumetli tanık beyanı ile sonuca gidilmesinin mümkün olmadığı ve ödenmeyen ücret alacağının bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin işvereninin kendisinin istifa etmemesi hâlinde 29 kod numarası ile işten çıkışının verileceği ve bu durumda bir daha iş bulamayacağı tehdidi karşısında istifaya zorlandığını ve istifa dilekçesinde de ayrıntılı ve açıklayıcı olmayacak şekilde sadece "istifa ediyorum" demiş olmasının açıkça iradenin fesada uğramış olduğunu kanıtladığını, buna rağmen Mahkemenin herhangi bir gerekçelendirme yapmaksızın irade fesadının ispatlanamadığından bahisle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı ile aynı muameleye maruz kalıp kendisi istifa etmediği için işveren tarafından kod 29' dan çıkarılan davacı tanığı C. K.'ın beyanlarına neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını, müvekkilinin iddiasını dosyadaki veriler dışında başka delille ispatlamasının kendisinden beklenilemeyeceğini, bunun aksini iddia eden işverenin ispatlaması gerektiğini, yıllarca çalışarak tek birikim kaynağı olan kıdem tazminatı ve diğer alacaklarından feragat ederek işçinin istifa etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Mahkemece fazla çalışma ücreti, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı taleplerinin davalı tanıklarının beyanı esas alınarak, davacı tanığının ise husumetli olmasından dolayı beyanlarına itibar edilmeyerek reddedildiğini, davalı tanıklarından müvekkili ile birlikte en fazla süre ile çalışan tanığın çalışma süresinin 3 ay olduğunu, kalan 2 yıllık süresine ilişkin ise hiçbir bilgilerinin olmadığını, davacı ile aynı süre içerisinde çalışan tek tanığın davacı tanığı olduğunu, davacı tanığı C. K.'ın davalıya karşı açmış olduğu dava neticesinde işçilik haklarına kavuştuğunu, bu nedenle başka bir alternatifi olmayan ve yaşanan gerçekliğin ispatı için elzem olan tek tanığın C. K. olmasından dolayı beyanlarına itibar edilip bilirkişi raporundaki fazla çalışma ücretine hükmedilmesi gerekirken Yargıtay uygulamaları göz ardı edilerek aksi yönde karar verilmesinin ayrıca aynı gerekçelerle iş arama izin ücretinin de reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının iş sözleşmesini baskı nedeniyle istifa ederek sonlandırdığını ispatlayamadığı, yıllık izin ücretinin kendisine ödendiği, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil alacağının ispatında husumetli tanık beyanı ile sonuca gidilmesinin mümkün olmadığı, ödenmeyen ücret alacağının da bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrarla kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı ve çalışmış ise karşılığı ücretin ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunun 24 üncü, 41 inci ve 44 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle davacı ile beraber iş sözleşmesine son verileceği iddia edilen ve yargılama sırasında tanık olarak beyanı alınan tanık C.'in davacı ile aynı durumda olduğu hâlde işyerinden ayrılmadığı, daha sonra iş sözleşmesinin feshi üzerine işe iade talepli dava açtığı, davacının baskı ile istifa iddiasını ispatlayamadığı gibi dava dilekçesinde ödenmeyen işçilik alacakları nedeniyle iş sözleşmesini feshettiği iddiasında da bulunmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Her ne kadar davacı işçinin fazla çalışma talebi davacı tanığının husumetli olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ise de, davacının çalıştığı mağazanın çalışma koşulları dikkate alındığında tanıklık tarihinde hâlen çalışan davalı tanığı İ.'ın tüm mağazaların çalışma şekline yönelik genel beyanda bulunması ve 2,5 ayda bir sayım nedeniyle davacının ve diğer personelin 09.00-24.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmesi, davalı işyerinde çalışan işçilerin sayım günlerinde normal mesailerine göre daha fazla çalıştıklarının tüm tanık beyanları ile ortaya konulduğunun ve bu çalışma günlerine ilişkin fazla çalışma ücretinin davalı tarafından ödendiğinin ispatlanamaması nedeniyle fazla çalışma ücretinin reddine karar verilmesi hatalıdır.
3. Davacı ulusal bayram ve genel tatil ücreti talebinde bulunmuş, Mahkemece davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı ancak karşılığının ödendiğinin dosya arasında bulunan bordrolar ile ispatlandığı gerekçesiyle alacağın reddine karar verilmiştir. Ancak ilgili bordrolar incelendiğinde ulusal bayram ve genel tatil günlerine ilişkin yapılan tahakkukların davacıya çalışmadığı hâlde ödenmesi gereken günlere ilişkin olduğu görülmüş, davacıya yaptığı çalışmalar nedeniyle çalışılan her ulusal bayram ve genel tatil günü için ilave bir günlük ücreti tutarında ödeme yapıldığına ilişkin kayda rastlanmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi tarafından, işverence ödeme yapıldığı gerekçesiyle ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının reddine karar verilmesi hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.