Bu anlatımlar ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden söz edilemez. Dairemizin hükmüne uyulan bozma ilamında; "... Dava dışı yüklenici ile davalı yönetim arasında yapılan 02.01.2011 tarihli sözleşmede iş bedeli 98.100,00 TL olarak belirlenmiştir. Sözleşme niteliği itibariyle yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 365. maddesinde düzenlenen götürü bedelli eser sözleşmesidir. Götürü bedelle yapımı üstlenilen işlerde yüklenicinin hakettiği bedel tesbit edilirken; eksik ve kusurları da dikkate alınarak gerçekleşen imalâtın işin tamamına göre fiziki oranı belirlenip, bu oran götürü bedele uygulanarak bulunacak miktardan, davalı tarafından kanıtlanan ödemelerin düşülmesi, böylece yüklenici alacağının bulunması gerekir. Teknik bilirkişilerden açıklanan yönteme göre yapılacak hesaplamayla ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği.." gerekçesi ile hesaplama yöntemi konusunda bilirkişi raporu alınması ve davalı tarafından kanıtlanan ödemelerin düşülmesi gereğine işaret edilerek karar verilmiş olup, bozmadan sonra alınan bilirkişi ek raporları bozmada belirlenen usul ve esaslara uygun hesaplama içermemektedir. Bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
6. Hukuk Dairesi 2021/2964 E. , 2021/2312 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, dava dışı yüklenicinin, iş sahibi olan davalı site yönetimiyle aralarındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için site yönetimine karşı yaptığı icra takibinde dosya alacağını temlik alan davacının itirazının iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temlik alan davacı, iş sahibi ... ve .... Apartmanları apartman yöneticiliği ile yüklenici .... Yapı ve Yapı Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 02.01.2011 tarihli eser sözleşmesi imzalandığını, ödenmeyen iş bedeline ilişkin olarak yapılan takipte dava dışı yüklenicinin takip konusu alacağı Eskişehir 8. İcra Müdürlüğünün 2012/3290 sayılı icra dosyasında 24.05.2012 tarihli temlik beyanı ile davacı temlik alan ...'e temlik ettiğini beyanla, haksız itirazın iptalini, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı site yönetimi; yüklenici ile yapılan sözleşmeyle, apartmanın dış cephe mantolama, boyama, tadilat işlerinin yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını, ancak yüklenicinin işlerin tamamını bitirmeden alacak talebinde bulunduğunu, yaptığı icra takibine itiraz edildiğini, BK'nın 167/1. maddesi uyarınca yaptıkları savunmalara göre temlik alan ... tarafından yürütülen davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, alınan bilirkişi raporları ile yapılan işin tamamlanma oranının %88,70 olduğu, bu oranın götürü bedele uygulanması neticesinde yüklenicinin hak ediş bedelinin 87.014,70 TL olarak tespit edildiği, 26/01/2016 havale tarihli mali müşavir bilirkişisi tarafından tanzim edilen raporda dosya kapsamında mevcut belgelerden 74.261,53 TL ödeme yapıldığının belirtildiği, davalı vekili tarafından sunulan delil listesi ekinde şirkete yapılan ödemelere dair makbuzların bulunduğu ve bu haliyle davalı tarafça 74.261,53 TL ödeme yapıldığının kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; Eskişehir 8. İcra Müdürlüğünün 2012/3290 Esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın 12.753,17 TL'lik kısmının iptali ile takibin bu bedel üzerinden devamına, fazlaya dair talebin reddine, yasal şartlar oluşmadığından alacak likit olmadığından kötü niyet ve icra inkar tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamı öncesinde verilen 19/07/2016 tarih, 2014/970 Esas 2016/314 karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, 16.664,70 TL üzerinden itirazın iptâline, fazla isteğin ve icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 16.02.2017 tarih, 2016/6119 Esas, 2017/631 Karar sayılı ilamıyla; "...Dava dışı yüklenici ile davalı yönetim arasında yapılan 02.01.2011 tarihli sözleşmede iş bedeli 98.100,00 TL olarak belirlenmiştir. Sözleşme niteliği itibariyle yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 365. maddesinde düzenlenen götürü bedelli eser sözleşmesidir. Götürü bedelle yapımı üstlenilen işlerde yüklenicinin hakettiği bedel tesbit edilirken; eksik ve kusurları da dikkate alınarak gerçekleşen imalâtın işin tamamına göre fiziki oranı belirlenip, bu oran götürü bedele uygulanarak bulunacak miktardan, davalı tarafından kanıtlanan ödemelerin düşülmesi, böylece yüklenici alacağının bulunması gerekir...." gerekçesi ile bozulmuş ve karar düzeltme talebinin de reddedilmesinden sonra mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK'da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de, bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu anlatımlar ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden söz edilemez. Dairemizin hükmüne uyulan bozma ilamında; "... Dava dışı yüklenici ile davalı yönetim arasında yapılan 02.01.2011 tarihli sözleşmede iş bedeli 98.100,00 TL olarak belirlenmiştir. Sözleşme niteliği itibariyle yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 365. maddesinde düzenlenen götürü bedelli eser sözleşmesidir. Götürü bedelle yapımı üstlenilen işlerde yüklenicinin hakettiği bedel tesbit edilirken; eksik ve kusurları da dikkate alınarak gerçekleşen imalâtın işin tamamına göre fiziki oranı belirlenip, bu oran götürü bedele uygulanarak bulunacak miktardan, davalı tarafından kanıtlanan ödemelerin düşülmesi, böylece yüklenici alacağının bulunması gerekir. Teknik bilirkişilerden açıklanan yönteme göre yapılacak hesaplamayla ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği.." gerekçesi ile hesaplama yöntemi konusunda bilirkişi raporu alınması ve davalı tarafından kanıtlanan ödemelerin düşülmesi gereğine işaret edilerek karar verilmiş olup, bozmadan sonra alınan bilirkişi ek raporları bozmada belirlenen usul ve esaslara uygun hesaplama içermemektedir. Bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; bozma ilamı doğrultusunda önceki raporu düzenleyen bilirkişi heyetinden ek rapor almak, ek raporla sonuca gidilememesi halinde ise; 6100 sayılı HMK' nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun olarak işin uzmanı bilirkişiler kuruluna dosya tevdii edilerek, mahkemenin ve Yargıtayın denetimine elverişle rapor almak, rapora teknik itirazlar olursa bu itirazları karşılayacak ek rapor almak, ödemelerle ilgili kat maliklerinin yaptığı ödemeler ve sunulan senetlere ilişkin yüklenici itirazları değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde taraflar iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 15.12.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.