YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İşçinin devamsızlığı gerekçesi ile feshe ilişkin davada, işçinin izinli olduğu ve işe gelmediği günlerin ayrımının net bir şekilde ortaya konulması gerektiği, aksi takdirde akdin haksız feshedildiğinin kabulü gerektiği hk.

Karar Özeti

3. Somut olayda, davacı iş sözleşmesinin işveren tarafından 26.07.2018 tarihinde feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı taraf ise davacının devamsızlık yaptığının tutulan tutanaklar doğrultusunda sabit olduğunu, iş sözleşmesinin de devamsızlık sebebi ile haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur. Dosyada yer alan 30.07.2018 tarihli ve 01650 sayılı "İş akdinin feshi ihtarı" başlıklı noter ihtarnamesinde "... 19.07.2018 tarihinde sabah işten 10.33 de hastaneye gitmek için izin almış ve şirketimizden ayrılmışsınız. Bunu takip eden 19.07.2018-20.07.2018-23.07.2018 tarihlerinde tanıklar huzurunda işyerine gelmediğiniz ekte sunulan belgeler ile tespit edilmiştir. Tarafınızdan herhangi bir rapor sunulmadığı gibi şirketimize herhangi bir mazeret ve izin talebinde de bulunmadığınız tespit edilmiştir. Ekte sunulan bordroya göre temmuz maaşınız ekte sunulan dekontla tarafınıza ödenmiştir ve işinize bugün itibariyle son verildiğini ihtaren bildiririm." yazılıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu işten ayrılış bildirgesine göre 26.07.2018 tarihinde yapılan bildirim ile davacının aynı tarihte çıkışının verildiği görülmektedir. Dosya içerisinde 19.07.2018, 20.07.2018 ve 23.07.2018 tarihlerine ilişkin devamsızlık tutanakları yer almakta ise de davalı tarafça tutanak tanıkları dinletilmemiştir. Diğer taraftan davalı taraf davacının 19.07.2018 tarihinde yaptığı devamsızlığı da feshe gerekçe göstermiştir. Ancak davalı vekilinin cevap dilekçesindeki beyanı aynen; "... davacı, sürekli olarak rapor almayı sürdürememiş, en son bu sefer şirketten 19.01.2018 tarihinde sadece o gün için izin almış, sonrasında bir daha da gelmemiştir. Müvekkil şirket ise akdi 30.07.2018 tarihi itibariyle noterden ihtar etmek suretiyle, davacının iş akdini haklı olarak sona erdirmiştir." şeklindedir. Görüldüğü üzere 19.07.2018 tarihinde o gün itibarıyla davacının izinli olduğu davalının cevap dilekçesindeki ikrarı ile sabittir. Kaldı ki davacının 2018 yılı Temmuz ayı bordrosunda da toplam 21 gün ücret tahakkukunun bulunduğu görülmektedir. Dosya kapsamına göre, 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde öngörülen devamsızlık şartlarının somut olay bakımından gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir. Davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Karar

YARGITAY

 

9. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2022/12108

 

Karar Numarası: 2022/11580

 

Karar Tarihi: 10.10.2022

 

 Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

 

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

 

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

 

V. TEMYİZ

 

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

 

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

 

B. Temyiz Sebepleri

 

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvurusunda belirttiği gerekçelere ek olarak feshin 6 iş günlük hak düşürücü süre içinde yapılmadığını, doysa kapsamında bahsi geçen ibranamenin geçersiz olduğunu, Mahkemece davacının isticvabı üzerine hemen celse esnasında bir hükme varılarak dinlenen tanıkların alacak kalemleri hususunda beyanlarının alınmadığını, her ne kadar tanıkların ilgili alacak kalemleri bakımından dinlenilmesi istenilse de bu hususların zapta geçirilmediğini, adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiğini, davalının davacının 7 günlük yıllık izni olduğunu kabul ettiğini, buna göre devamsızlık yapılan günlerde davacının yıllık izin kullandığının kabul edilmiş sayılacağını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

 

C. Gerekçe

 

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 

Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin işveren tarafından devamsızlık sebebiyle feshinin haklı neden teşkil edip etmediği ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücretine ilişkindir.

 

2. İlgili Hukuk

 

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) ilgili hükümleri.

 

3. Değerlendirme

 

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıda yer alan (3) numaralı bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

 

2. 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde, “işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi” hâlinde, işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır.

 

3. Somut olayda, davacı iş sözleşmesinin işveren tarafından 26.07.2018 tarihinde feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı taraf ise davacının devamsızlık yaptığının tutulan tutanaklar doğrultusunda sabit olduğunu, iş sözleşmesinin de devamsızlık sebebi ile haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur. Dosyada yer alan 30.07.2018 tarihli ve 01650 sayılı "İş akdinin feshi ihtarı" başlıklı noter ihtarnamesinde "... 19.07.2018 tarihinde sabah işten 10.33 de hastaneye gitmek için izin almış ve şirketimizden ayrılmışsınız. Bunu takip eden 19.07.2018-20.07.2018-23.07.2018 tarihlerinde tanıklar huzurunda işyerine gelmediğiniz ekte sunulan belgeler ile tespit edilmiştir. Tarafınızdan herhangi bir rapor sunulmadığı gibi şirketimize herhangi bir mazeret ve izin talebinde de bulunmadığınız tespit edilmiştir. Ekte sunulan bordroya göre temmuz maaşınız ekte sunulan dekontla tarafınıza ödenmiştir ve işinize bugün itibariyle son verildiğini ihtaren bildiririm." yazılıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu işten ayrılış bildirgesine göre 26.07.2018 tarihinde yapılan bildirim ile davacının aynı tarihte çıkışının verildiği görülmektedir. Dosya içerisinde 19.07.2018, 20.07.2018 ve 23.07.2018 tarihlerine ilişkin devamsızlık tutanakları yer almakta ise de davalı tarafça tutanak tanıkları dinletilmemiştir. Diğer taraftan davalı taraf davacının 19.07.2018 tarihinde yaptığı devamsızlığı da feshe gerekçe göstermiştir. Ancak davalı vekilinin cevap dilekçesindeki beyanı aynen; "... davacı, sürekli olarak rapor almayı sürdürememiş, en son bu sefer şirketten 19.01.2018 tarihinde sadece o gün için izin almış, sonrasında bir daha da gelmemiştir. Müvekkil şirket ise akdi 30.07.2018 tarihi itibariyle noterden ihtar etmek suretiyle, davacının iş akdini haklı olarak sona erdirmiştir." şeklindedir. Görüldüğü üzere 19.07.2018 tarihinde o gün itibarıyla davacının izinli olduğu davalının cevap dilekçesindeki ikrarı ile sabittir. Kaldı ki davacının 2018 yılı Temmuz ayı bordrosunda da toplam 21 gün ücret tahakkukunun bulunduğu görülmektedir. Dosya kapsamına göre, 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde öngörülen devamsızlık şartlarının somut olay bakımından gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir. Davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

 

VI. KARAR

 

Açıklanan sebeplerle;

 

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

 

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

 

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

 

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

 

10.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 199 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor