YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İşçinin istifadan sonra aynı yerde çalışmaya devam etmesinin, istifa edilmediği anlamına geleceği ve işçinin kıdem tazminatına hak kazanacağı hk.

Karar Özeti

3. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde müvekkili davacının davalı nezdinde  2011 yılında işe başladığını, 2017 yılı Aralık ayına kadar aralıksız çalıştığını ileri sürmüştür. Davalı ise davacının 15.10.2012-15.10.2016 tarihleri arasındaki ilk dönem çalışmasının istifa ile sona erdiğini savunmuştur. Dosya kapsamında yer alan "TUTANAK" başlıklı, el yazısı ile yazılmış ve davacı imzasını içerir 15.10.2016 tarihli belgede "Çocuklarla anlaşamadımdan ideal meram okulundan ayrılmak istiyorum. Ordan alınmazsam işi bırakmayı düşünüyorum." ifadeleri yer almaktadır. Dosya kapsamında yer alan 15.10.2016 tarihli maktu şekilde düzenlenmiş ibranamede de, işten ayrılış nedeni istifa olarak belirtilmiştir. Davacı, 02.04.2019 tarihli celsedeki isticvap beyanında ilgili belgelere ilişkin olarak; 2013-2014 yıllarında servis şoförlüğü yaptığı okul ile ilgili bir sorun yaşadığını, bu soruna ilişkin davalının kendisini sağlama almak için söz konusu belgeyi imzalattığını, kendisine yazması gerekenlerin davalı tarafından söylendiğini ve kendisinin de belirtilen şekilde yazıp imzaladığını, 15.10.2016 tarihli ibranamedeki imzanın da tarafına ait olduğunu; ancak böyle bir evrak imzaladığını hatırlamadığını beyan etmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesince davacının ilk dönem çalışmasının geçerli istifa dilekçesi ile sona erdirildiği kabul edilmiş ise de 15.10.2016 tarihli "TUTANAK" başlıklı belge içeriği incelendiğinde davacının şartlı şekilde istifa etmeyi düşündüğünü belirttiği anlaşılmaktadır. Aynı tarihli matbu ibranamenin 6098 sayılı Kanun bağlamında geçersiz olduğu da açıktır. Bu hâlde 15.10.2016 tarihli Tutanaktaki beyan, davacının düşünce açıklamasından ibaret olup davacı asıl da o dönemde çalıştığı okul ile sorun yaşaması üzerine, böyle bir belgenin düzenlendiğini ifade etmiştir.  Davacının bu belgeye rağmen davalıya ait işyerinde çalışmasını sürdürdüğü dosya kapsamı ile sabit olup işçinin aynı döneme ilişkin olarak işverene yöneltilmiş bir başka fesih iradesi bulunmamaktadır. Açıklanan bu hususlar, davacının dava dilekçesindeki kesintisiz çalışma iddiası, 02.04.2019 tarihli celsedeki isticvabı, olayların seyri  ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, 15.10.2016 tarihinde sözleşmenin taraflarca feshedilmediği anlaşılmaktadır.

Karar

YARGITAY

 

9. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2022/10115

 

Karar Numarası: 2022/12580

 

Karar Tarihi: 17.10.2022

 

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince  davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

 

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

 

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

 

V. TEMYİZ

 

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

 

Bölge Adliye  Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

 

B. Temyiz Sebepleri

 

Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf başvurusunda belirttiği gerekçelere ek olarak aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin de hatalı olduğunu ileri sürerek ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

 

C. Gerekçe

 

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 

Uyuşmazlık, davacının çalışma süresi, fesih, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hesaplamalara esas gerçek ücret miktarı ile yargılama giderlerine ilişkindir.

 

2. İlgili Hukuk

 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri,  6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 420 nci maddesi, 4857 sayılı İş Kanun'un (4857 sayılı Kanun) ilgili hükümleri.

 

3. Değerlendirme

 

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıda yer alan (3) numaralı paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

 

2. Genel olarak fesih hakkı karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı sebeple iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin süreli fesih bildiriminin kanuni dayanağı ise aynı Kanun'un 17 nci maddesinde yer almaktadır. Bunun dışında Kanun'da işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim süresi tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi hâlinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir.

 

3. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde müvekkili davacının davalı nezdinde  2011 yılında işe başladığını, 2017 yılı Aralık ayına kadar aralıksız çalıştığını ileri sürmüştür. Davalı ise davacının 15.10.2012-15.10.2016 tarihleri arasındaki ilk dönem çalışmasının istifa ile sona erdiğini savunmuştur. Dosya kapsamında yer alan "TUTANAK" başlıklı, el yazısı ile yazılmış ve davacı imzasını içerir 15.10.2016 tarihli belgede "Çocuklarla anlaşamadımdan ideal meram okulundan ayrılmak istiyorum. Ordan alınmazsam işi bırakmayı düşünüyorum." ifadeleri yer almaktadır. Dosya kapsamında yer alan 15.10.2016 tarihli maktu şekilde düzenlenmiş ibranamede de, işten ayrılış nedeni istifa olarak belirtilmiştir. Davacı, 02.04.2019 tarihli celsedeki isticvap beyanında ilgili belgelere ilişkin olarak; 2013-2014 yıllarında servis şoförlüğü yaptığı okul ile ilgili bir sorun yaşadığını, bu soruna ilişkin davalının kendisini sağlama almak için söz konusu belgeyi imzalattığını, kendisine yazması gerekenlerin davalı tarafından söylendiğini ve kendisinin de belirtilen şekilde yazıp imzaladığını, 15.10.2016 tarihli ibranamedeki imzanın da tarafına ait olduğunu; ancak böyle bir evrak imzaladığını hatırlamadığını beyan etmiştir.

 

4. İlk Derece Mahkemesince davacının ilk dönem çalışmasının geçerli istifa dilekçesi ile sona erdirildiği kabul edilmiş ise de 15.10.2016 tarihli "TUTANAK" başlıklı belge içeriği incelendiğinde davacının şartlı şekilde istifa etmeyi düşündüğünü belirttiği anlaşılmaktadır. Aynı tarihli matbu ibranamenin 6098 sayılı Kanun bağlamında geçersiz olduğu da açıktır. Bu hâlde 15.10.2016 tarihli Tutanaktaki beyan, davacının düşünce açıklamasından ibaret olup davacı asıl da o dönemde çalıştığı okul ile sorun yaşaması üzerine, böyle bir belgenin düzenlendiğini ifade etmiştir.  Davacının bu belgeye rağmen davalıya ait işyerinde çalışmasını sürdürdüğü dosya kapsamı ile sabit olup işçinin aynı döneme ilişkin olarak işverene yöneltilmiş bir başka fesih iradesi bulunmamaktadır. Açıklanan bu hususlar, davacının dava dilekçesindeki kesintisiz çalışma iddiası, 02.04.2019 tarihli celsedeki isticvabı, olayların seyri  ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, 15.10.2016 tarihinde sözleşmenin taraflarca feshedilmediği anlaşılmaktadır.

 

5. Davacının 15.12.2012-14.12.2017 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde kesintisiz çalıştığı ve çalışmasının emeklilik nedeni ile kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erdiği kabul edilmeli, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının tüm çalışma süresi dikkate alınarak hesaplanmak suretiyle hüküm altına alınmalıdır. İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesince belirtilen yönler dikkate alınmadan karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

 

VI. KARAR

 

Açıklanan sebeple;

 

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

 

2. İlk Derece Mahkemesi kararının  BOZULMASINA, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 17.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 147 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor