Konkordato projesinin tasdiki için evvela projenin kanunun aradığı nisapla alacaklılar tarafından kabul edilmiş olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra davacı borçlu tarafından teklif edilen tutarın kaynaklarıyla orantılı olması ve olası bir iflas halinde alacaklıların eline geçecek tutarın konkordato projesinde vaat edilen tutardan az olması yani konkordatonun alacaklılar için iflasa nazaran daha avantajlı olması gerekir. Bu şartlarla birlikte tasdik harcının yatırılması, imtiyazlı alacakların ve mühlet içi borçların da ödenmesi veya teminata bağlanması diğer şartlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Somut olaya bakıldığında, konkordatonun tasdik edilmesi için aranan iki asıl unsurun dosyada muğlak kaldığı, mahkemece yeterince tartışılmadığı görülmektedir.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/2076
Karar Numarası: 2022/4779
Karar Tarihi: 17.10.2022
İLK DERECE
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki bir kısım ilgili kişiler T. ... Bankası, ... A.Ş:, ... Bankası, ... Bankası vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davacı şirketin kumaş çeşitlerinin ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, ancak zaman içinde ekonomik durumunun bozulduğunu ileri sürerek İİK’nın 286.maddesi kapsamında davanın kabulü ile 3 aylık geçici mühlet kararı ve sonrasında kesin mühlet kararı verilmesini ve konkordato projesinin tasdikini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince, davacının korkordato projesinin kanunun aradığı şartlara haiz olduğu gerekçesiyle tasdikine karar verilmiştir. Bu karara karşı bir kısım alacaklılar vekillerinin yaptığı istinaf başvurusunu inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesince, bir kısım alacaklıların istinaf istemlerinin esastan; bir kısım alacaklıların istinaf istemlerinin ise istinaf hakları bulunmadığından bahisle reddine karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 285. maddesi ve devamında, borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebileceği hükmü yer almıştır. Bu hüküm doğrultusunda amaç, borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklılara borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Ancak bu hüküm kaleme alınırken kanun koyucu bilinçli olarak konkordatonun tasdikini bazı şartlara bağlamış ve mahkemeye bu şartların varlığını resen değerlendirme görevi yüklemiştir.
Konkordato projesinin tasdiki için evvela projenin kanunun aradığı nisapla alacaklılar tarafından kabul edilmiş olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra davacı borçlu tarafından teklif edilen tutarın kaynaklarıyla orantılı olması ve olası bir iflas halinde alacaklıların eline geçecek tutarın konkordato projesinde vaat edilen tutardan az olması yani konkordatonun alacaklılar için iflasa nazaran daha avantajlı olması gerekir. Bu şartlarla birlikte tasdik harcının yatırılması, imtiyazlı alacakların ve mühlet içi borçların da ödenmesi veya teminata bağlanması diğer şartlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Somut olaya bakıldığında, konkordatonun tasdik edilmesi için aranan iki asıl unsurun dosyada muğlak kaldığı, mahkemece yeterince tartışılmadığı görülmektedir.
Alacaklılar toplantısı yapıldıktan sonra dosyaya ibraz edilen 30.03.2021 havale tarihli komiser raporuna göre, davacı borçlunun aktifleri pasiflerinin neredeyse iki katı değerinde olup şirket borca batık değildir. Ancak mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda davacı borçlunun özvarlığının -5.704.919,53TL tutarında olduğu, varlıklarının borçlarını karşılamadığı tespiti yapılmış, borçlunun bu duruma konkordato tedbirlerine rağmen geldiği anlaşılmıştır. Öncelikle malvarlığı borçlarının 2 katı tutarında olan bir şirketin projesinde olduğu şekilde teminat konkordatosu talep etmesi İİK 305/1-b maddesinde ifade edilen "teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması" hükmüne uygun düşmemektedir. Kaldı ki konkordato tedbirlerine rağmen aktifi fazla olan bir şirketin kısa sürede bu şekilde borca batık hale gelmesi ve bu hususun denetlenemiyor olması düşündürücüdür.
Bu nedenle mahkemece gerek kayyımlardan gerekse bilirkişi marifetiyle denetime elverişli rapor alınıp davacının gerçek durumu tesbit edilip raporlar arasındaki çelişkilerde giderilerek konkordatoya layık olup olmadığı değerlendirilmeli; malvarlığı ilk raporlarda belirlendiği üzere borçlarından önemli miktarda fazla ise tenzilat talebi değerlendirilerek İİK305/son maddesi de göz önünde bulundurulup bir karar verilmelidir.
Bu hususlar nazara alınarak kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45.Hukuk Dairesinin 02.03.2022 tarih ve 2021/1184 Esas, 2022/263 Karar sayılı kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, HMK 373/1 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine, gönderilmesine, 17.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.