İcra ve İflas Kanunu’nun 301. maddesine göre, konkordato projesinin hazırlanıp alacakların bildirilmesi ve tahkikinden sonra, komiser tarafından yapılacak ilanda yer alan alacaklının bir başka deyişle, konkordato projesine alacağı kaydedilen alacaklının alacağına borçlunun itiraz etmesi halinde bu alacak “çekişmeli alacak” vasfını kazanır.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/2431
Karar Numarası: 2022/3414
Karar Tarihi: 20.06.2022
İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, davalının Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/312 E. sayılı dosyasında konkordato başvurusunda bulunduğunu, 07.09.2020 tarihinde kankordatonun tasdikine karar verildiğini, müvekkilinin davalıdan 200.000,00 TL bedelli çek nedeniyle alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için Birecik İcra Müdürlüğü'nün 2019/68 E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takip çıkışının 225.088,88TL olduğunu, müvekkilinin alacağının konkordato davasındaki alacaklı listesine eklenmediğini, İİK’nın 308/b maddesi uyarınca itiraza uğrayan alacağın tespit ve ödenmesi için konkordato davasında verilen ara karar gereğince işbu davanın açıldığını ileri sürerek, davalının borçlu olduğunun tespiti ile alacağın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının başlattığı icra takibine itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu, çek ile ilgili olarak müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti için açılan Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/782 E. sayılı dosyasında davanın kabul edildiğini ve kararın kesinleştiğini, çekin dava dışı ... tarafından ibraz süresinden sonra davacıya devredildiğini, bu nedenle alacağın temliki hükümleri gereğince şahsi def'ilerin davacıya karşı da ileri sürülebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk ilk derece mahkemesince, davanın İİK 308/b maddesi gereğince konkordato davasında davalı tarafından itiraz edilen ve çekişmeli hale dönüşen miktarın konkordato nisabına dahil edilmesi talepli açılan alacak davası olduğu, davanın ticari nitelikli bir alacak davası olduğundan TTK’nın 5/A maddesi kapsamında arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, davacının dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacının yaptığı istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
1) Eldeki uyuşmazlık, İcra ve İflas Kanunu’nun 308/b. maddesinde düzenlenen ve anılan maddede “alacakları itiraza uğramış” kavramı ile ifade edilen konkordato talep eden borçlunun alacağa itiraz etmesi sonucu “çekişmeli alacak” haline gelen alacaklarla ilgili alacaklının yasada belirtildiği üzere tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde açması gereken alacak davasının, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A. maddesi kapsamında dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı ve dava şartı olan zorunlu arabuluculuğun dava açıldıktan sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 115/2. maddesi kapsamında mahkemece davacıya arabulucuya başvurmak için süre verilmesi suretiyle giderilip giderilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 301. maddesine göre, konkordato projesinin hazırlanıp alacakların bildirilmesi ve tahkikinden sonra, komiser tarafından yapılacak ilanda yer alan alacaklının bir başka deyişle, konkordato projesine alacağı kaydedilen alacaklının alacağına borçlunun itiraz etmesi halinde bu alacak “çekişmeli alacak” vasfını kazanır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 302/IV. bendi gereği mahkeme, çekişmeli alacağın hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına yaklaşık ispat ölçüsünde ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak karar verecektir. Bu şekilde inceleme yapan mahkemenin vereceği karar, maddi hukuk bakımından sonuç doğurmaz.
Çekişmeli alacağın oylamaya katılmasına ve katılacağı orana karar veren mahkeme, İİK’nın 308/b-II. bendi gereği tasdik kararında konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebileceği gibi çekişmeli alacağın oylamaya hiç katılmamasına da karar verebilir. Ancak ne yönde karar verilirse verilsin bu karar bağlayıcı olmayıp tasdik kararının ilanından itibaren İİK’nın 308/b-I. bendi gereği alacağı itiraza uğrayan alacaklı tasdik kararından itibaren bir ay içinde dava açmak zorundadır.
Külli bir tasfiye prosedürü olan konkordato, hem bu özelliği hem de tasdik halinde İİK’nın 308/c maddesi gereğinde konkordatoya katılsın katılmasın kural olarak konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan tüm alacaklar için mecburi olduğundan, 3.kişilerin de haklarını etkileyecek nitelikte kamusal bir karaktere sahiptir. Bu nedenle, hakimin tasdik koşulları bakımından resen inceleme ve araştırma yapması gerektiği gibi sürecin başarıya ulaşması bakımından yasada kısa ve kesin süreler öngörülmüştür.
Arabuluculuk, tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin yardımı ile bir araya gelen tarafların kendi iradelerine tabi başka bir deyişle üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hukuki uyuşmazlıkları birlikte müzakere ederek çözümü kendi menfaatlerine göre sağladıkları yine alternatif bir uyuşmazlık çözümü yöntemidir. Arabuluculukta yapılan anlaşma taraflar arasında sonuç doğurur. Nitekim; Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-1. maddesi uyarınca arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir. Anlaşma belgesi düzenlenmesi halinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır. Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırsa bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler ve bu şerhi içeren anlaşma ilam niteliğinde belge sayılarak ilamların icrasına ilişkin genel hükümlere göre yerine getirilir.
Çekişmeli alacaklar hakkındaki açılacak dava, görevli ve yetkili mahkeme ile yargılama usulleri ve ispat hukuku kuralları bakımından genel hükümlere tabi olacaktır. Örneğin çekişmeli alacak olacak kira sözleşmesi ise kaynaklı uyuşmazlık Sulh Hukuk Mahkemesi’nde işçilik alacaklarına ilişkin uyuşmazlık İş Mahkemesinde, ticari olmayan bir alacağa dayalı uyuşmazlık ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, ticari nitelikte bir alacak ise Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülecektir. Kanun koyucu burada her uyuşmazlığın uzman mahkemelerde görülmesine ilişkin genel ilkeden ayrılmamıştır. Genel hükümlere tabi olma sadece bu konularda söz konusudur. Buna karşılık, aşağıda anlatılacağı üzere alacağın tahsili genel hükümlere tabi değildir.
Yukarıda değinildiği üzere tasdik edilen konkordato genel olarak bütün alacaklılar için mecburi ve bağlayıcı olduğundan çekişmeli alacağın mukadderatı da konkordato hükümlerine tabiidir. Bir başka deyişle çekişmeli alacak hakkında karar veren mahkeme, konkordato projesini göz önünde bulundurarak alacağın tasdik edilen vade, tenzilat ve diğer ödeme koşullarına göre tahsil edilmesi yönünde hüküm kuracaktır. Aksi halde hem ödemeler dengesi bozulur hem de alacaklılar arasında eşitsizlik yaratılmış olur. Bu nedenle, çekişmeli alacak davası ile konkordato prosedürü arasında sıkı bir ilişki olması ve korunan menfaat nedeniyle de doktrinde de zorunlu arabuculuğa tabi olmadığı sonucuna varılmıştır. (ERMENEK, İbrahim/AZAKLI ARSLAN, Betül “İcra ve İflas Hukuku Açısından Ticari Davalarda Arabulucuya Başvuru Zorunluluğu”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı:148,2020, s:152.)
Konkordato davasında hem davanın kabulü hem de davanın reddi alacaklıları etkileyecektir. Davanın kabulü halinde projede öngörülen ödemeler yönünden etki doğuracağı gibi reddi halinde ise dava açan çekişmeli alacaklılara ödenmek üzere bir miktar paranın bankaya bloke edilmesine karar verildiği hallerde bu para masaya iade edilecektir. Tarafların çekişmeli alacağın miktarı ve ödenmesi konusunda arabulucuda serbestçe anlaşmaları alacaklılar arasında eşitliği bozduğu gibi konkordato tasdik projesinden farklı ödeme koşulları kabul edilmesi de yasal düzenleme ile kabul edilen konkordatonun tüm alacaklılar için mecburi olduğu ilkesine aykırı olacaktır. Çekişmeli alacakların bu yönü itibariyle de zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı görüşü ileri sürülmüştür. (YAZICI, Çiğdem “Adi Konkordatoda Çekişmeli Alacaklar Hakkında Dava”, Bankacılar Dergisi, Sayı: 116, 2021, s:13)
Çekişmeli alacak hakkında hiç kaynak ayrılmamış veya konkordato mahkemesince yaklaşık ispat ölçüsünde yapılan incelemede daha az bir alacak belirlenerek kaynak ayrılmışsa çekişmeli alacaklıları ile borçlunun arabuluculuk sürecinde daha yüksek bir miktarda alacak belirlemeleri veya farklı koşullarda anlaşmaları konkordato hükümlerinin bütün alacaklılar için bağlayıcı ve zorunlu olması kuralını ihlal edeceğinden ve alacaklılar arasında eşitliği bozacağından kabul edilemez. Aksi takdirde, diğer alacaklılar bakımından İİK 308/f hükmü gereği konkordatonun feshi hakkı doğar. Dolayısıyla, böyle bir anlaşmanın sadece taraflarını bağlaması ve tarafları arasında sonuç doğurması gerekirken tüm alacaklıları etkileyecek sonuçlar doğurur.
Bununla birlikte, yine çekişmeli alacaklının arabulucuya başvuru için süre verilmeden davanın usulden reddi kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğu hususuna gelince; 6235 Sayılı HUAK’nın 18/A-2 bendine göre, “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmüne aykırıdır. Bu hüküm uyarınca “herhangi bir işlem yapılmadan” tabirinden kasıt arabulucuya başvuru için taraflara süre verilmeyeceği, başka hiçbir usuli işlem yapılmadan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğidir. Bu nedenle, yasanın çok açık hükmü karşısında zorunlu arabuluculukta arabulucuya başvuruya ilişkin dava şartı davadan önce gerçekleştirilmek zorunda olup HMK’nın 115/2.maddesi kapsamında tamamlanabilir bir dava şartı olarak görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, İİK’nın 308/b. maddesinde düzenlenen çekişmeli alacaklarla ilgili davanın açılmasından önce arabuluculuğa başvurulması zorunluluğu konkordato hukukunun kamusal karakteri, tüm alacaklıları ilgilendirmesi, tarafların iradeleri ile kendi aralarında yapacakları anlaşmanın konkordato alacaklıları arasında eşitsizlik yaratacak nitelikte olması, konkordatoda ödemeler dengesini bozacak olması nedeniyle yasal düzenlemelere uygun görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
2) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2021/1268 Esas, 2022/198 Karar sayılı ve 23.02.2022 günlü kararı kaldırılarak, ilk derece mahkemesi hükmünün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, HMK 373/1 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.