Konkordatoyu talep eden; üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmiştir. Yargılamayı yapan mahkeme mühleti uzatma konusunda iradesini ortaya koymuştur. Konkordato sürecinde, olumsuz bir gelişme rapor edilmemiştir. Bu durumda sadece matematiksel hesaplarla kanunlar tarafından tanınan hakların kullanılmasına engel olmak, kanunların yorumunda aşırı şekilci olmaktan öteye geçmez.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/2870
Karar Numarası: 2022/3425
Karar Tarihi: 20.06.2022
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, döviz kurlarındaki artış ile işlerin maliyetinin arttığını ve ekonomik sıkıntı içine düştüğünü ileri sürerek, konkordatonun tasdikini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince, konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, davacı şirketin konkordato projesinin tasdikine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı bir kısım alacaklılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından, 1 yıllık kesin mühletin 03.05.2020 tarihinde dolduğu ve 7226 sayılı Yasa uyarınca yasal 86 günlük durma süresinin eklenmesi ile 28.07.2020 tarihinde sürenin bittiği ancak mahkemece süre bitiminden 9 gün sonraki 07.08.2020 tarihinden itibaren kesin mühletin 3 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği, artık mühletin sona erdiği, yargılama bakımından süre koşulunun ihlal edildiği ve mühletin sağladığı korumaların 28.07.2020 tarihi itibariyle kalktığı gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilip yeniden esas hakkında karar verilmesi ile konkordato tasdik talebinin usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Konkordato müessesi, vadesi geldiği halde borçlarını ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçluları hacizlerin veya iflasın ağır sonuçlarından korumak amacıyla getirilmiştir. Böylece borçlunun maddi hukuktan kaynaklanan borçları, mahkemenin gözetimi altında tasfiye edilecek bu vesileyle hem borçlunun mali durumu düzelecek hem de alacaklılar arasında eşitlik prensibi korunarak alacaklarına kavuşmaları sağlanacaktır. Kanun koyucu, bu müesseseyle aynı zamanda alacaklılara konkordatoyu kontrol etme ve projeye uyulmadığı takdirde fesih isteyerek süreci sona erdirme hakkı tanımıştır. Amaç, hem davacı talep sahibinin hem alacaklıların hem de kamunun menfaatini gözetmek ve korumaktır.
Somut olayda, mahkemece 03.05.2019 tarihinde davacı şirkete 1 yıl süre ile kesin mühlet verildiği dosyanın takibini sağlamak amacıyla açılan 16.07.2020 tarihinde yapılan duruşma sırasında kesin mühletin 9 günlük gecikme ile 07.08.2020 tarihinden itibaren 3 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK’nda geçici mühlet ve kesin mühlet süreleri ve mahkeme tarafından uzatılabilecek süreler ayrı ayrı belirtilmiştir. Bu sürelerin birbirlerini takip etmesi, süre sonunu takip eden günde veya öncesinde karar verilme mecburiyeti olduğuna ilişkin bir kanun hükmü yoktur. Mahkeme 297/3 fıkrasında olduğu gibi olumsuz karar verebilir. Ancak konkordato işlemlerine devam edileceğine ilişkin görüşü veya kararı bulunduğu takdirde (bu sürelerin kanunda belirlenen azami sürelerin içinde kalması koşulu ile) mühletlerin sağladığı faydanın ortadan kalktığını savunmak alacaklı ve borçluyu yok sayan kuralcı bir yaklaşımdır. Kanunun 304/2. maddesinde belirlenen ve hakime tanınan son 6 aylık süre de nazara alınarak yargılamanın tamamlanıp karar verilmesi durumunda, mühletler ve uzatmalar arasındaki boşluk gerekçesiyle konkordatonun usulden reddine karar verilmesi, hukuki güvenliği zedeler.
Konkordatoyu talep eden; üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmiştir. Yargılamayı yapan mahkeme mühleti uzatma konusunda iradesini ortaya koymuştur. Konkordato sürecinde, olumsuz bir gelişme rapor edilmemiştir. Bu durumda sadece matematiksel hesaplarla kanunlar tarafından tanınan hakların kullanılmasına engel olmak, kanunların yorumunda aşırı şekilci olmaktan öteye geçmez.
Açıklanan nedenlerle; istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince, işin esasına girilerek, tasdik şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, yanılgılı gerekçelerle istemin usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi kararı usul ve yasaya aykırı görüldüğünden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, esas hakkında istinaf incelemesi yapmak üzere dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.