Sözleşmede kesin vade bulunmadığından mahkemece davacının, davalı idareyi alacağın miktarını belirterek istemek suretiyle temerrüde düşürüp düşürmediği araştırılarak var ise saptanacak bu temerrüt tarihinden, temerrüt yoksa dava tarihinden faize hükmedilmesi gerekirken dayanağı gösterilmeyen bir tarihten faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/348
Karar Numarası: 2022/3576
Karar Tarihi: 23.06.2022
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsiline karar verilmesine ilişkin yüklenici tarafından açılmış alacak davası olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davacı vekili dava dilekçesinde taraflar arasındaki Ayvalık-Aliağa 14. Bölge hududu yolu, (km 100+920-122+760) toprak tesviye, sanat yapıları ve üst yapı işi ihalesine ilişkin sözleşme uyarınca yaptığı işin imalât bedellerinin 1.806.845,00 TL olduğunu, bu miktarın davalı idarece ataşmanlar baz alınarak kabul edilmesine rağmen ödenmediğini, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak bu bedelin tahsilini istemiştir.
Davacı yüklenici vekilinin, dava dilekçesine ek olarak sunduğu ve yüklenici tarafından düzenlenen 8 no.lu hakediş raporunun hakediş icmali sayfasında toprak işleri 3.517.242,70 TL, sanat yapıları işleri 1.513.919,39 TL olarak gösterilmiş, bu iki kalem işin toplamı 5.031.162,09 TL’ye 449.616,55 TL fiyat farkı tutarı eklenerek toplam tutar 5.480.778,64 TL bulunmuş, bu miktardan bir önceki hakediş toplam tutarı olan 3.949.553,88 TL mahsup edilerek 8 no.lu hakediş bedeli olarak 1.531.224,76 TL elde edilmiş, %18 KDV tutarı olarak 275.620,46 TL ilave edilerek 1.806.845,21 TL davacının tahakkuk eden alacak tutarı olarak hesaplanmıştır. Davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak istenen miktarda 1.806.845,21 TL’dir.
Mahkemece hükme esas alınan 23.03.2021 tarihli asıl ve 31.08.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda ise yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağı hesaplanırken sanat yapıları işleri tutarı 1.731.250,04 TL olarak hakediş hesabına dahil edilmiştir.
HMK’nın “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm, emredici hüküm niteliğinde olduğundan mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural, sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tarafıdan sanat yapıları tutarı olarak 1.513.919,39 TL talep edildiği halde, yüklenicinin alacak tutarı hesaplanırken, sanat yapıları tutarının davacı talebinden fazla olarak 1.731.250,04 TL olarak alınması taleple bağlılık ilkesine aykırı olmuştur.
Öte yandan 31.08.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda davacı alacağı fesih tarihi olan 2007 yılı itibariyle 1.657.972,82 TL olarak hesaplanmış, bu bedel TÜİK endekslerine göre dava tarihi olan Kasım 2012 yılına güncellenerek 2.403.069,41 TL elde edilmiştir. Mahkeme kararının gerekçesinden ek raporun hükme esas alındığı ve taleple bağlı kalınarak 1.806.845,00 TL’nin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
Sözleşme ve eklerinde hüküm bulunmaması ve yasal dayanağının olmaması nedeniyle fesih tarihi itibariyle hesaplanan iş bedeli alacağının endeks kullanılmak suretiyle dava tarihine güncellenmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan, mahkemece hüküm altına alınan alacağa 30.11.2007 tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarda temerrüt faizine hükmedilebilmesi için 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi hükmünce alacaklının usulüne uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş olması ya da borcun kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması gerekir.
Sözleşmede kesin vade bulunmadığından mahkemece davacının, davalı idareyi alacağın miktarını belirterek istemek suretiyle temerrüde düşürüp düşürmediği araştırılarak var ise saptanacak bu temerrüt tarihinden, temerrüt yoksa dava tarihinden faize hükmedilmesi gerekirken dayanağı gösterilmeyen bir tarihten faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu durumda mahkemece hükme esas raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan davacının iş bedeli alacağının miktarı konusunda iddia, savunma ve taraf delilleri ile özellikle davacının sonuç istemini oluşturan alacak kalemleri gözetilerek gerekçeli , mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli,taraf itirazlarını karşılayan ek rapor alınmalı,bilirkişilerce sözleşmesel ve yasal dayanağı bulunmadığından güncelleme yapılmaksızın iş bedeline ilişkin alacağın hesaplanması hususu gözetilmeli, mahkemece temerrüt tarihi araştırılıp saptanarak temerrüt tarihinden itibaren belirlenecek davacı alacağına faiz yürütülmeli ve talep aşımına yolaçmayacak şekilde dava sonuçlandırılmalıdır.
Bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, karara karşı 15 gün içerisinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 23.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.